Dini Hikaye; “Tevafuklar” 75. Bölüm
Hülya, bir taraftan babasına olan üzüntüsü bir taraftan da sevdiği insana kavuşacakken onun baba bildiği kişi tarafından kaçırıldığını öğrenmesi sinirlerini yıpratmış bu yüzden de ayrı bir odada yatıyordu. Hemşireler ona sakinleştirici iğne yapıyor bu şekilde daha fazla kendisini yıpratmamasını sağlıyorlardı.
Hülya, kendisine yapılan sakinleştirici iğnenin etkisi geçmeye başladığı anda birden ayağa fırlayıp hemşirenin koluna yapıştı ve ona:
‘Ne olur beni ona götürün? Onu görmeden yatağıma yatmam’ deyip hemşirenin kolunu iyice sıkmaya başladı.
Hemşire kolu acıyınca bağırıp yardım istedi. Bu yardım çağrısı karşısında başta hasta bakıcılar olmak üzere annesi, Emine Hanım, Süreyya Hanım içeri girip onu sakinleştirmeye çalıştılar. Bütün çabalara rağmen sakinleşmeyince hemşire tekrar iğne yapmak zorunda kaldı. Yapılan iğne sonucunda yavaş yavaş kendinden geçip uyudu. O uyurken Komiser Murat, onun odasına giriyordu. Hikaye
Komiser Murat, Hülya’nın yanına oturup onu izlemeye başladı. Onu izledikçe de vefat eden eşiyle olan aralarındaki sevgiyi hatırladı. Onu hatırladıkça da gözlerinden akan damla Hülya’nın yüzüne düştü.
Hülya, yüzüne düşen gözyaşından sonra irkilerek uyandı ve karşısında Komiser Murat’ı gördü. Onun gözlerindeki yaşı görünce korku içerisinde ona:
‘Murat Bey, yoksa Kaya’ya bir şey mi oldu? Lütfen söyleyin bu gözyaşınız onun için mi? Eğer ona bir şey olduysa bende yaşayamam’ dedi. Bu durum onun psikolojisini iyece bozuk olduğunu gösteriyordu.
Komiser Murat, yanlış anlaşıldığını görünce duruma müdahale etmek için gülümseyerek: Hikaye
‘Hayır, hayır ona bir şey olmadı. Hatta onu Sinan’ın elinden kurtardık ve onu hastaneye yetiştirdik’ dedi. Onu rahatlatıp psikolojisinin düzelmesi için.
Hülya, duyduğu söz üzerine sevincinden ne yapacağını şaşırdı. Yattığı yataktan öyle bir fırlayıp Komiser Murat’ın üzerine atladı ki neredeyse ikisi de yere kapaklanacaktı.
Odanın dışında gürültüyü duyan Pınar Hanım ve hemşireler, içerideki gürültünün nereden geldiğini anlamak için içeri girdiklerinde Hülya halen daha Komiser Murat’ın üzerindeydi.
Pınar Hanım, onları o şekilde görünce ne olduğunu bilmediği için hiddetle:
‘Murat Bey, ne oluyor burada? Kızımın senin üzerinde ne işi var? Çabuk bu durumu açıklayın yoksa…’ dedi kızgın bir ifadeyle.
Komiser Murat, aniden içeriye giren Pınar Hanım ve hemşireleri görünce öylece kalakaldı ve ne diyeceğini bilemedi.
Pınar Hanım, sorduğu soru karşısında cevap alamayınca sinirleri iyice tepesine çıkarak: Hikaye
‘Murat Bey, kızımı derhal yere bırak ve bu durumu açıkla. Eğer açıklayacak bir durum bulamazsan hastaneyi başına yıkarım’ dedi, gözlerinden kan fışkırırcasına.
Komiser Murat, Pınar Hanım’ın iyice sinirlendiğini görünce Hülya’yı yere bırakarak:
‘Pınar Hanım, önce sakin olun ve beni dinleyin. Durum bildiğiniz gibi değil’ değil, dedi Komiser Murat, yanlış anlaşıldıklarını anlatmak için.
Pınar Hanım, yatışacak gibi değildi. Öyle kızmıştı ki adeta burnundan soluyordu. Sinirleri yatışmayınca Komiser Murat’ın yanına giderek ona şiddetli bir tokat attı ve ardından: Hikaye
‘Be hey adam kızımın hastalıklı halinden mi yararlanmak istiyorsun?’ dedi, ağzından çıkan lafı bilmeyerek.
Bu son sözü üzerine Komiser Murat’ta hiddetlenerek:
‘Pınar Hanım haddinizi aşıyorsunuz. Ben buraya kızınıza Kaya’nın kurtarılıp bu hastaneye getirildiği haber veriyordum. Siz kalkmış bana neler diyorsunuz. Sizin o dediklerinizi yapmaktan Allah Teâlâ’ya sığınırım’ dedi, o da sinirlenerek.
Annesinin ve Komiser Murat’ın birbirlerine karşı atışmalarını içi sızlayarak izleyen Hülya, annesinin son sözleri karşısında ağlayarak odadan dışarıya çıktı.
Komiser Murat, Hülya’nın ağlayarak dışarıya çıktığını görünce Pınar Hanım’a dönerek: Hikaye
‘Pınar Hanım, yaptığınızı beğendiniz mi? Bakın sizin sözleriniz yüzünden kızınız ağlayarak dışarıya çıkmak zorunda kaldı’ dedi kızgın bir ifadeyle.
Pınar Hanım, yaptığı densizliğin farkına varır varmaz o da dışarıya çıkıp kızını aramaya başladı. Aramaları sonunda onu kadınlar tuvaletinde ağlarken buldu.
Hülya, annesinin yanına gelip başını okşadığını görünce eliyle geriye ittikten sonra annesine:
‘Beni rahat bırak anne. Senin başımı okşamana ihtiyacım yok’ dedi ağlayarak
Pınar Hanım, kızının sitem dolu sözleri karşısında içi burkuldu ve yutkunarak kızına:
‘Kızım ne desen haklısın, ama sende beni anla. Sizi o şekilde görünce sinirlerim tepeme çıktı’ dedi şefkatli bir şekilde.
‘Anne, benim o şekilde davranmam elbette ki yanlıştı. Murat Bey’in Kaya’nın sağ salim kurtarıldığını söyleyince sevincimden ne yapacağımı şaşırdım ve kendimi birden Murat Bey’in kucağında buldum’ dedi Hülya, hıçkıra hıçkıra konuşarak.
‘Kızım, benimde yaptığım yanlıştı. Bilip bilmeden zanna kapıldım. Bir insan işin aslını bilmeden zanna kapılmamalı. Zanna kapılanların sonu ancak benim gibi olur’ dedi Pınar Hanım, öfke ile kalkmanın neticesi olarak. Hikaye
‘Anne, sakın bir daha öfkelenme. Öfkelenmenin sonunu sende gördün’ dedi Hülya, annesine.
‘Haklısın kızım. Atalarımız boşuna söylememiş, öfkeyle kalkan zararla oturur’ dedi Pınar Hanım, öfkeyle kalkmanın ne kadar zararlı olduğunu anlatmak için.
Onlar konuşurken Murat Bey’de Süreyya Hanım’la konuşuyordu. Murat Bey, Süreyya Hanım’a:
‘Süreyya Hanım, size bir şey söyleyeceğim ama bu sizi üzebilir’ demesi üzerine Süreyya Hanım:
‘Komiser Bey, ne demek istediğinizi çabuk söyleyin de beni merak içerisinde bırakmayın’
Komiser Murat, başını kaldırmadan:
‘Süreyya Hanım, bu anlatacaklarım sizin yanınızda çalışan Nurcan ve sizin aile dostunuz Lütfü hakkında’
Lütfü’nün adını duyan Süreyya Hanım, iyice merak ederek: Hikaye
‘Nurcan’ı anladım da Lütfü Bey’in ne alakası var’
‘Süreyya Hanım, hem de çok alakası var’ dedikten sonra başını kaldırarak ‘Sizin aile dostumuz dediğin Lütfü, Sinan Bey’in en has adamlarından’ dediğinde Süreyya Hanım, şaşırarak:
‘Murat Bey, sizin ne dediğinizden haberiniz var mı? Lütfü Bey, bizim en yakın aile dostumuz’
‘Süreyya Hanım’ dedi ve sustu.
Onun sustuğunu gören Süreyya Hanım: Hikaye
‘Murat Bey, ne susuyorsunuz, anlatsanıza her şeyi’
Komiser Murat, Süreyya Hanım’ı daha fazla bekletmemek için:
‘Süreyya Hanım, Lütfü karakola gelip her şeyi itiraf etmiş. Hatta hizmetçiniz Nurcan bile Sinan’la işbirliği yapıyormuş. O Sinan’ın yakalandığını duyunca ne yapacağını bilememiş ve Lütfü’ye telefon açmış. O da evine davet etmiş. Aslında Lütfü’nün niyeti başkaymış. Bütün pisliklerini Nurcan’ın üstüne atıp ortadan kaybolmakmış. Nurcan, onun evine gittikten sonra yaptıklarını üzerine atmak istemiş ama o kabul etmeyince evinde arbede çıkmış. Bu arbedenin sonunda da Nurcan’ı vurup kaçmış’
Duydukları karşısında ne yapacağını bilemeyen Süreyya Hanım, Komiser Murat’a:
‘Peki, şimdi o nerede ve Nurcan’a ne oldu?’ diye soru sordu. Bu soru üzerine Murat Bey:
‘Nurcan bu hastanede ve durumu şimdilik iyi, Lütfü’ye gelince karakolda sorgusu bittikten sonra savcılığa sevk edildi. O şimdi oradadır. Hikaye
*************