Dini Hikaye; “Tevafuklar”33. Bölüm
Pınar Hanım, Sinan Bey’le evlenmeden önce ilk kocasıyla mutlu bir evliliği vardı, ama gözü hep yükseklerdeydi. Onu ilk gördüğünde âşık olmuş her dediğini yapar hale gelmişti. Kendisi biraz para düşkünü olduğundan onun sözüne kanmıştı. Bu yüzden kocasıyla arası açılmış onunla boşanmak zorunda kalmıştı.
Pınar Hanım, ilk kocasıyla boşandıktan sonra, Sinan Bey’le evlenmiş istediği bol paraya kavuşmuştu. Onunla evlendikten sonra kocasının dine karşı olduğunu görmüş, buna rağmen para hırsı yüzünden ondan ayrılmamıştı. Üstelik onun zoruyla namaz kılmayı terk etmiş, içki içmeye de başlamıştı. Kocasıyla balolara gidiyor, kızlı erkekli eğleniyorlardı. Evlendikten sonra bol parası olmuş, ama mutlu olamamıştı. Demek ki para kendisine mutluluk getirmiyordu. Evlenmeden önce etrafında zengin insanlarla evlenen kızları görmüş, onların mutlu, huzurlu olduğunu görmüş onlara imrenmişti. Bu yüzden kimine para mutluluk getiriyor, kimine getirmiyordu. Paranın mutluluk getirmediği kimselerden biri de kendisiydi.
Pınar Hanım, Sinan Bey’in kızına karşı yaptığı zulmü gördükçe geçmişi kurcalamaya başladı. Kurcaladıkça hatasını anladı. Kızının anlattıkları da aklına gelince artık daha fazla dayanamadı. Babasının kızını hapsettiği yere giderek onu dışarı çıkardı. Onu mutfağa götürerek bir güzel karnını doyurdu. O mutfakta karnını doyururken babası gelip onu mutfakta görünce:
‘Onun burada ne işi var? Dedi ve sinirli bir şekilde karısına dönerek ‘Yoksa onu sen mi çıkardın?’ deyince Pınar Hanım:
‘Evet, onu ben çıkardım’ dedi parmağıyla Sinan Bey’e dokunarak.
Sinan Bey, sinirlerine hâkim olmak için sustu, ama daha fazla dayanamayarak:
‘Onu neden çıkardın’ dedi sert bir tavırla.
‘Senin yaptığın zulümlere artık daha fazla tahammül edemediğim için’ dedi Pınar Hanım.
‘Demek öyle ha, benim sevmediğim şeyleri yapan kızına destek çıkarsın. O zaman aynısını sana da yaparım’ dedi ve karısının üzerine yürüyerek onu da dövmeye başladı. O sırada bağırtı seslerini duyan evin dadısı araya girerek onları ayırdı. Ardından Sinan Bey’e dönerek:
‘Niçin böyle yapıyorsunuz Sinan Bey. Onlar sizin karınız ve kızınız’ dedi üzülerek.
‘Ne olacak Allah, dedikleri için’ dedi Sinan Bey, dişlerini gıcırdatarak.
Dadı, Allah (c.c.) lafzını duyunca içinde kıpırtılar uyanarak ona şöyle cevap verdi.
‘Onlar sırf Allah dediği için bu zulümler reva görülür mü? Hem sende Allah Teâlâ’nın kulu değil misin? Allah Teâlâ’nın kulu olduğun halde, onlar sırf Allah dediği için bu zulmü reva görüyorsun. Artık yeter, senin bu yaptıklarına bende tahammül edemiyorum’ dedi ve sinirine hâkim olamayarak bağırdı çağırdı.
Sinan Bey, dadının da Allah dediğini duyunca sinirleri iyice gerildi. Tam elini kaldırıp dadıya vuracaktı ki vazgeçti. Elini yere indirerek Çetin’i çağırdı. O gelince:
– ‘Çetin, al şunları götür gözüm görmesin’
deyince Çetin, hem merak ve hem de endişeyle:
– ‘Nereye götüreyim efendim’
dedi ama aslında nereye götüreceğini adı gibi biliyordu. Bu yüzden endişeliydi.
– ‘Bizim ahıra’
dedi Sinan Bey, pis pis gülerek.
– ‘Ama efendim orası…’
– Çetin’in ama efendim orası…
demesi üzerine kızarak:
– ‘Çetin, ben ne diyorsam onu yap, sözümü ikiletme’
– ‘Tamam, efendim hemen götürüyorum onları’
Çetin’in ama orası dediği yer mazlum insanlara işkence edip paralarını aldıkları yerdi. Üstelik orada birkaç tane de mazlum kişiler vardı.
Çetin, Sinan Bey’in karısını, kızını ve dadısını kollarından tuttuğu gibi sürükleyerek Sinan Bey’in ahır dediği yere götürdü. Bu ahırın önünde iki tane de nöbetçi vardı. Nöbetçilere kapıyı aç demesi üzerine nöbetçiler kapıyı açtılar. Çetin, sürükledikleri kişilerin yalvarmalarına aldırış etmeden onları ahıra atıp kapısını kilitledi.
Çetin onları sürükleyip götürürken Sinan Bey, onları izliyor arkalarından gülüyordu. Onları izleyen bir başkası daha vardı, Kaya.
Kaya, onları sadece izlemekle yetinmiş elinden hiçbir şey gelmemişti. Tek yaptığı onları videoya almaktı. Elinden sadece bu geliyordu. Birde onların Sinan denen alçağın elinden kurtulması için Allah Teâlâ’ya dua ediyordu. Bu da ona güç kuvvet veriyordu.
Çetin, onları ahıra hapsedip geri döndükten sonra Sinan Bey’e:
– ‘Emriniz yerine getirildi efendim’
Sinan Bey, bu söze sevinerek:
– ‘İyi, biraz kalsınlar da akılları başlarına gelsin’
Çetin, yine itiraz ederek:
– ‘Onları oraya kapatmasına kapattık ama bu seferde aileniz ne yaptığınızı öğrenecek’
– ‘Öğrensinler, öğrensinler. Zaten onlar benim ailem değil’
– ‘Nasıl yani efendim, anlayamadım’
Sinan Bey, Çetin’in omzuna dokunarak:
– ‘Boş ver Çetin. Senin anlayamayacağın şeyler var. O yüzden burnundan büyük işlere karışma’
– ‘Peki, efendim. Siz nasıl isterseniz?’ dedi boynunu bükerek.