Dini Hikaye; “Tevafuklar” 5. Bölüm
Faruk, arkadaşlarıyla içmeye devam ediyor Nurcan’da onun nereye gittiğini Sinan Bey’e rapor ediyordu. Bu rapor sonucunda Faruk neredeyse ellerinin içindeydi. Nurcan sayesinde Faruk’u istediği anda kaçırabilir, Süreyya Hanım’ın daha da çok acı çekmesini sağlayabilirdi, ama iş yine Nurcan’a bağlıydı. Çünkü Faruk’un Nurcan’a karşı tamamen güven duyması gerekiyordu. Böylece o güven sayesinde Faruk’u kaçırabilir ve böylece Süreyya Hanım’a darbeyi vurmuş olurdu. Sinan Beyin, o yüzden Nurcan’ın güven kazanmasını beklemekten başka çaresi yoktu.
Sinan Bey, Faruk’u sürekli gözaltında tutarken o sırada Nurcan’da Faruk Bey’i elde etmenin yolunu arıyordu. Aradaki tek engel Fatma’ydı. Onu evden kovdurmadıkça bu emelini gerçekleştiremeyecekti. Bu yüzden her yolu deniyordu ama değil evden kovdurmak gözden düşürmeyi bile başaramıyordu. Bu da onu daha çok strese sokuyor ve huzursuzluğa sebep oluyordu.
Yine böyle bir günde Fatma’ya yapacağı kötülüğü düşünürken onu havuzun kenarında olan çiçekleri sularken gördü. O anda içinden onu havuza itip boğmak geldi. Bu maksatla arkasından gizlice yaklaştı. Ona iyice yaklaştığı anda Faruk, onu gördü ve niyetini anladı.
Faruk, aslında Fatma’yı içten içe severdi. Onun güzel huyları, merhameti ve sabrından dolayı takdir ederdi. Fakat başörtüsünden dolayı ondan uzaklaşmıştı. Nurcan’ı ise cazibesinden dolayı severdi. Ama o inatçı, kendini beğenmiş, kibirli biriydi. Bu yüzden tercihini Fatma’dan yana kullandı ve onu Nurcan’ı durdurmaya karar verdi. Bu yüzden hızlıca aşağıya inip Nurcan’a doğru koştu ve Fatma görmeden, kolundan tutup kendine çevirdi ve ders verme amacıyla elinin tersiyle vurdu. Aslında kadınlara el kaldırmayı sevmezdi. Ama sinirlenince kendini tutamıyordu.
Nurcan’a elinin tersiyle vurduktan sonra Nurcan’a:
‘Ne yaptığını sanıyorsun sen. Yoksa Fatma’yı öldürmeyi mi düşünüyorsun’ deyince Nurcan, hem yaptığı planın suya düşmesinden hem de Faruk’a mahcup düşmesinden dolayı ne diyeceğini bilemedi. Bu yüzden ona:
‘Ben, ben efendim özür dilerim, dedi ve ağlayarak malikâneye girdi’ o sırada olan bitenin farkında olmayan Fatma çiçekleri sulamaya devam ediyordu.
Süreyya Hanım, Nurcan’ın yaptıklarını Faruk’tan duymuştu. Bu durum karşısında onu kovması gerekiyordu, ama o bunu yapmadı ve malikânede çalışmasına izin verdi.
Nurcan’ın Fatma’yı havuza atmaya niyetlenmesinden sonra birkaç gün sonra Süreyya Hanım dertleşmek için Fatma’ya seslendi, ama o geleceğine Nurcan gelince sinirlenerek:
‘Ben sana seslenmediğim halde niçin sen geldin’ dedikten sonra eliyle işaret edip ‘Bana çabuk Fatma’yı çağır’ dedi.
Nurcan, terslenmenin verdiği huzursuzlukla Fatma’yı aradı ve onu Faruk Bey’in elbiselerini temizlerken buldu. Kendisi Faruk Bey’in elbiselerine bile dokunamazken, onun elbiseleri temizlemesini görmesi karşısında kıskançlık damarı kabardı. Bu yüzden hızla gidip Fatma’nın elindeki elbiseyi çekti. O çekme hızıyla beraber elbise yırtıldı.
Elbise yırtılınca Fatma, artık dayanamadı ve onu iterek yere düşürdü. Ardından onun saçından tutup dövmeye başladı. O üstte Nurcan altta kavga ederlerken o bağırış çağırışları her tarafı sarmış diğer hizmetçilerde oraya toplanmıştı.
Hizmetçilerden biri olanlara daha fazla dayanamayıp Süreyya Hanım’a haber verdi. Süreyya Hanım bu haberi alır almaz hızlıca yukarı çıkarak ikisini de ayırdı. Ardından her ikisine de:
– Niçin birbirlerinizle geçinemeyip kavga ediyorsunuz, dedi ve Fatma’ya dönerek: ‘Fatma, sen hep sabırlı davranır, böyle şeylere karışmazdın. Şimdi ise Nurcan’la kavga ediyorsun. Söyle bana senin sabrını taşıran ne oldu’
Fatma, kendisine yöneltilen soru üzerine kafasını yere eğip özür diledikten sonra elindeki yırtık elbiseyi gösterip neler olduğunu anlattı. Sözleri bitince Nurcan’a dönerek:
‘Senin yaptıkların artık dağları aştı. Eğer bir daha böyle bir şeye karışırsan gözyaşlarına bakmam kapıya koyarım’ demesi üzerine Nurcan:
‘Ama efendim, siz hep Fatma’yı savunuyorsunuz. Onun suçu yok da hep ben mi suçluyum’ dedi burnundan soluyarak.
Süreyya Hanım, Nurcan’ın sözleri üzerine sinirle elini kaldırıp vuracakken Fatma, elini havada tutarak:
‘Yapmayın efendim, buna değmez. Çünkü siz böyle üstüne gittikçe o daha çok azacaktır. Bu da hem onun için hem bizim için hiç iyi olmayacaktır’ dedi, nasihat edercesine.
O, söylediği sözlerden sonra Süreyya Hanım elini yere indirerek Nurcan’a:
‘Evet, hep Fatma’yı savunuyorum, ama dön bir bak kendine niçin onu savunuyorum’ dedi ve Fatma’ya dönerek:
‘Fatma, aşağı gel seninle konuşacaklarım var’ dedi ve aşağıya indi. O indikten hemen sonra Fatma’da onun peşine aşağıya indi. Onlar aşağıya inince Nurcan, yine kendi başına kaldı yaptığıyla beraber. Aslında Fatma’nın sözleri onun kendine gelmesi için yeterliydi, ama içindeki kin duygusu ve çekememezlik kendisini öyle kaplamıştı ki adeta kör ve sağır olmuş gibiydi.