Dini Hikaye; “Tevafuklar” 9. Bölüm
Faruk, annesiyle sık sık tartışıyor bu tartışmalar sırasında Fatma onları yatıştırıyordu. Nurcan ise Faruk’u kendisine çekmek için çabalıyor, Sinan Bey’den gelecek haberi bekliyordu. Bu arada ona nasıl bir tuzak kuracaklarını görüşmek için sık sık Sinan Bey’in yanına gidip geliyordu. Yine böyle gidiş gelişlerinde ne zaman tuzak kuracakları belirlendi. O gün geldiğinde onu okula giderken takip edip yakalayacaklardı. Ardından onu bir yere hapsedip eroine alışana kadar iğneyle vücuduna zerk edeceklerdi. Böylece Süreyya Hanım’a en büyük darbeyi vuracaklardı. Ama onların bu planını Faruk’un trafik kazası geçirmesiyle sonlanacaktı.
*******
Faruk, kendisine kurulan tuzaktan habersiz yine annesiyle tartışıyordu. Bu seferki tartışmaları o kadar elem vericiydi ki, Fatma’nın bile aralarına girmesi işe yaramamıştı.
Faruk, bu tartışmanın sonunda ağlayarak dışarıya çıkıp bir müddet öylece dolanıp durdu. Annesiyle atıştığı için kalbi sızlıyor, nefsi ise iyi ki yaptın diyordu. Nefsi ile mücadelesinden sonra geri döndü. O geri dönerken o sırada Nurcan, Fatma’nın başörtüsünü çıkarması için çekiştiriyor, o çıkarmak istemeyince de tırnaklarıyla yüzünü gözünü çiziyor, üstünü başını yırtıyordu. Onların bağırış çağırışını duyan Süreyya Hanım, hızlıca yanlarına gelerek her ikisine de niçin kavga ettiklerini sordu. Fatma bu soru üzerine her şeyi anlatınca Süreyya Hanım’ın kan beynine sıçradı. Bu yüzden Nurcan’a:
‘Senin yaptıkların artık dağları aştı. O yüzden pılını pırtını topla ve defolup git bu malikâneden’ dedi ve kolundan tuttuğu gibi yere fırlattı.
Nurcan, hem malikâneden kovulmuş hem de gururu ayaklar altına alınmıştı. Bu yüzden kendisini daha da küçültürcesine Süreyya Hanım’ın eline ayağına kapanıp özür dilediyse de Süreyya Hanım, onun özrünü kabul etmedi ve derhal neyi varsa toplayıp oradan ayrılmasını istedi.
Nurcan, ağlaya ağlaya nesi varsa toplayıp tam dışarıya çıkacakken Faruk kapıyı açıp içeriye girdi ve onu eşyalarını toplamış bir şekilde gördü. Onu o şekilde görünce ne oluyor dercesine baktı.
Nurcan, Faruk’u kendisine bağlamanın fırsatını yakalamanın zamanı geldiğini anlamıştı. Bu yüzden de kendini ona acındıracak şekilde bir şeyler anlattı. Hâlbuki bu anlattıklarının hiçbiri gerçek değildi. Hatta Fatma’nın durup dururken kendisine saldırdığını, annesinin onu görmesine rağmen müdahale etmediğini, kendisinin suçsuz olduğu halde kovulduğu yalanını ortaya attı. Aslında onun niyeti malikânede kalmak ve Faruk Bey’i tuzağa düşürene kadar elinde tutmaktı. Ayrıca bu görevi yapmadan geri dönerse annesinin ve kendisinin başına gelecekleri biliyordu. Bu yüzden de Faruk’a bu yalanı uydurmuştu.
Faruk, Nurcan’ın yalanlarından sonra onun yalan söylediğini bildiği halde nefsine iyice yenik düştü. Çünkü Nurcan yalanlarını sıralarken yalandan ağlıyor, bir taraftan da kadınlığını kullanmaya çalışıyordu. Bu yüzden de nefsine yenik düşmüş, yalanlarına göz yummuştu.
Nurcan, kadınlığını kullanıp Faruk’u ağına düşürdükten sonra neler olacağını görmek için bekledi. Faruk ise Nurcan’ın düşüncelerinden habersiz annesinin yanına gidip, onun evde kalmasını, eğer evde kalmazsa evi terk edeceğini söyledi. Annesi ise onun bu sözleri karşısında hiç geri adım atmadı. Çünkü biliyordu ki oğlu evi terk ederse her şeyden mahrum kalacaktı. Bu durum ise oğlunun işine gelmezdi. O yüzden oğluna:
‘Oğul, sen ne dersen de. Onun artık burada kalma imkânı yok. O yüzden çekil yoldan’ dedi ve Nurcan’a kapıyı gösterdi.
Nurcan, artık malikânede kalma imkânı olmadığını anlamıştı. Bu yüzden de hüzünlü bir şekilde Faruk Bey’in yüzüne bakarak evden çıktı. Ardından telefondan taksi çağırdı ve ona binmeden evvel bir daha malikâneye baktı ve kendi kendine:
‘Ah keşke Faruk Bey’i elde edebilseydim, şimdi karşımda gördüğüm bu malikâne benim olacaktı’ dedikten sonra ‘Şimdi gidiyorum ama benden asla kurtuluşunuz olmayacak ve her seferinde karşınıza çıkacağım. Çünkü bu benim görevim ve bu görevi öleceğimi bilsem bile terk etmeyeceğim, dedikten sonra taksiye binip oradan uzaklaştı.
Nurcan, malikâneden kovulduktan sonra korka korka Sinan Bey’in yanına vardı ve olan biteni olduğu gibi anlattı. Sinan Bey, aldığı bu haber üzerine öyle küplere bindi ki orada ne varsa kırıp döktü. Ardından Nurcan’a öyle bir tokat vurdu ki Nurcan’ın dudağı patladı.
Sinan Bey, Nurcan’ın dudağını patlattıktan sonra sağ kolu olan Çetin’i çağırdı. Çetin, gelince ona:
– Al şunu götür karşımdan. Ha bu arada annesini al buraya getir. Ondan sonra ne yapacağımı karar veririm.