Dini Hikaye; “Tevafuklar” 54. Bölüm
Hikaye; Çetin, Sinan Bey’in ailesini yakaladıktan sonra Süreyya Hanım’ın avukatının ofisini aramaya başladı. Kısa bir aramadan sonra buldu, ama akşam olup onun ofisinden çıkmasını bekledi. Avukat ofisinden çıkınca onu izlemeye başladı. Avukatı evinin önüne kadar izledi. O tam evine girecekken kolundan tutup belindeki silahı göstererek:
‘Eğer sesini çıkarırsan buracıkta seni öldürürüm’ dedi tehdit edercesine.
Avukat, kendisini tehdit eden adamı tanımadığından dolayı ona:
‘Siz de kimsiniz ve benden ne istiyorsunuz?’ dedi korkarcasına.
Çetin, sert bir ifade takınarak:
‘Benimle geleceksin’ dedi ve silahını tekrar gösterdi.
‘Neden gelecek mişim?’ dedi avukat karşısındaki adamın niyetini öğrenmek için.
‘Eğer gelmezsen bütün aileni gözünün önünde öldürürüm, hem de gözümü kırpmadan’ dedi Çetin, niyetinin ciddi olduğunu anlatmak için.
Avukat, tehdit karşısında ayaklarının ferlerinin kesildiğini hissetti. Ardından başı döndü ve yere yığıldı. Gözlerini açtığında ise elleri ve ayakları bağlanmış bir şekilde bir odadaydı.
Avukatın kendine geldiğini gören Çetin, içeri girerek ona:
‘Benim isteğime itiraz etmeseydin, şimdi bunlar başına gelmezdi’ dedi tehdit edercesine.
Avukat kapana kısıldığından çaresizce:
‘Benden ne istiyorsunuz?’ dedi titrek bir sesle
O anda Sinan Bey, içeri girerek:
‘Avukat, nihayet elimdesin’ dedi kahkayla gülerek.
Avukat, kafasını kaldırarak Sinan Bey’e baktı. Onu görünce tiksintiyle baktı. Ardından ona:
‘Yine mi sen? Artık bıkmadın mı Süreyya Hanım’ın peşinden koşmaktan. Onun servetini ele geçirmekle eline ne geçecek. Diyelim ki onun servetini ele geçirdin. Sonra ne olacak. Daha çok servet ve ihtişam… Peki, bunların senin yanına kalacağını mı sanıyorsun. Öldükten sonra servetini o tarafa götürebileceğini sanıyorsan o başka. Ama böyle bir şey olmayacağına göre niçin bu ihtiras’ dedi bir gerçeği yüzüne vururcasına.
Sinan Bey, avukatın sözlerine sinirlenerek ona hızlıca bir tokat attı ve cebinden bir kâğıt çıkararak ona uzattı. Avukat kendisine uzatılan mektubu alıp okuduktan sonra:
‘Pislikler ailemden ne istiyorsunuz?’ dedi bağıra bağıra.
Sinan Bey, yere eğilerek avukatın karşısına oturdu. Belinden silahını çıkarıp avukatın önüne koydu. Ardından ona:
‘Eğer istediğimizi yapmazsan ailen dâhil seninle iş yapan herkesi öldürürüz’ dedi.
Avukat, onların ne kadar cani olduklarını bildiğinden çaresiz isteklerini kabul etti.
Avukatla Sinan Bey konuşurken o sırada Kaya onlara kulak misafiri olmuştu. Duyduklarını içi titreyerek dinledikten sonra hemen harekete geçti. Derhal Selman Hoca’nın tanıştırdığı Komiser Murat’ın yanına giderek olanları anlattı.
Komiser Murat, olanları dinledikten sonra ekiplerine emir verdikten sonra hemen harekete geçtiler. Avukatın evinin yakınlarına gelerek durdular. Ardından polis aracından teker teker inerek evi kuşattılar. Avukatın ailesini tutanlara ‘teslim olun’ diyerek beklediler. İçeriden olumsuz cevap gelince silahlarını çekerek eve girdiler ve içeridekileri etkisiz hale getirdiler.
Avukatın ailesi tutsaklıktan kurtulunca geri dönerek rutin işlerine devam ettiler.
Avukat, ailesinin kurtarıldığından haberi olamadan verilen görevi yerine getirmek için Sinan Bey’in malikânesinden çıktı. O çıkarken Kaya’da malikaneye doğru yaklaşmaktaydı.
Kaya, onu gördüğü zaman ne için gittiğini anlamıştı, ama artık çok geçti. Çünkü bir süreliğine izin almıştı ve süresi bitmek üzereydi.
Kaya, içeriye girdikten sonra neler olduğunu anlayabilmek için araştırma yaptı ve avukatın ailesini kurtarmak için verilen görevi yerine getirmek için yola çıktığını öğrendi.
Çetin, onu görünce yine yüzü asıldı ve nereye gittiğini sordu. Bu soru üzerine Kaya:
‘Çetin, sen benden ne istiyorsun bir türlü anlayamadım. Dışarıya çıktım, çünkü annemi ve babamı özlemiştim. Onları görüp hasret giderdikten sonra geri geldim. Buna rağmen sen hala benden şüpheleniyorsun’ dedi bağıra bağıra.
Çetin, Kaya’nın sözlerinden sonra yüzüne dik dik baktı ve bir şey demeden geri döndü.
Çetin’i atlatan Kaya, Sinan Bey’in yanına giderek ona göründü ve odam da yapacak işlerim var diyerek yanından ayrıldı. Odasına geçerek malikâneden görünmeden nasıl çıkacağını hesapladı. Gece olmadan çıkamayacağına göre mecburen gece olmasını bekleyecekti.
Artık gece olmuş dışarıya çıkmak için hesaplar yapıyordu. Hazırlığını yapıp maskesini kafasına taktı. Siyah deri ceketini üzerine giyerek dışarıya çıktı. Birkaç adım attıktan sonra ensesinde bir soğukluk hissetti. Geri dönünce Çetin’le göz göze geldi.
Çetin, zafer kazanmış bir ifadeyle Kaya’ya bakarak:
‘Nihayet yakaladım seni. Çıkar maskeni de senin kim olduğunu öğrenelim’ dedi sırıtkan bir ifadeyle.
Kaya, maskesini çıkarmadan ona doğru iyice yaklaştı. Birkaç el hareketiyle silahı Çetin’den aldı ve bir yumrukla onu yere devirdi. O yere düşünce cebinden çıkardığı eterle bayılttı. Daha sonra onu sürükleyerek odalardan birine götürdü. Ayılıp peşinden gelmemesi için onu bir güzel bağladı. İşi bitince hızlıca malikâneden dışarıya çıktı. Süreyya Hanım’ın kâğıdı imzalaması umuduyla arabasına atlayarak yola çıktı. Süreyya Hanım’ın konağına gelince arabasını eyleyerek dışarıya çıktı ve gizlendi. Onun gelmesinden yarım saat sonra avukat da geldi ve konağa girdi. O içeri girince o da malikânenin demirlerine tırmanarak balkondan içeriye girdi. Kimseye sezdirmeden aşağıya indi. Tam avukatın verdiği kâğıdı imzalayacakken kendini açık etti.
Süreyya Hanım, onu görünce evde hırsız var zannederek kâğıdı imzalamaktan vazgeçerek avazı çıktığı kadar bağırdı. Onun bağırmasına hizmetçiler toplanarak Kaya’yı yakaladılar.
Avukat, olan biteni şaşkınlıkla izliyor, ortalıkta neler döndüğünü anlayamıyordu. Bütün şaşkınlığına rağmen bir taraftan da kâğıdı imzalatmaya çalışıyordu.
Süreyya Hanım, onun bu tutumu karşısında sinirlenerek:
‘Evime hırsız girmiş, sen hala imza diyorsun. Hele şu hırsızı polise teslim edelim. O zaman imza işini konuşuruz’ dedi ve avukatı susturdu.
Avukat susunca hizmetçiler polisi aradı. Polisler aramadan yarım saat sonra geldiler. Onların içinde Komiser Murat da vardı.
Komiser Murat, içeriye girince Kaya’yı ve avukatı görünce neler olduğunu anladı. Kaya, avukatı durdurmak için içeriye girmişti.
Süreyya Hanım, Komiser Murat’ın hırsızı tutuklamadığını görünce sinirlenerek:
‘Siz buraya evime giren hırsızı tutuklamak için gelmediniz mi?’
Komiser Murat, Süreyya Hanım’ın sakinleşmesini söyleyerek her şeyi açıkladı. Bütün gerçekler ortaya çıkınca hem avukat hem de Süreyya Hanım sevinmişti. Demek ki can düşmanının sonunu getirecek biri çıkmıştı.
Süreyya Hanım, can düşmanını bitirecek kişiyi maskeli olduğu için tanıyamamıştı. O yüzden maskesini çıkarmasını istedi. Maskeli adam yüzündeki maskeyi çıkarınca Süreyya Hanım şaşakaldı. Bu Dr. Mustafa Bey’in aylardır aradığı büyük oğlu Kaya’ydı.
Kaya, maskesini çıkardıktan sonra gerçekler ortaya çıkınca bir süre daha gizliliğinin korunması için Süreyya Hanım’a rica etti. Bu istek üzerine Süreyya Hanım:
‘Oğlum, bunu benden isteme. Baban seni evden kovduktan sonra pişman oldu, ama iş işten geçmiş sen evden çıkıp gitmişsin. Baban, zararın neresinden dönülürse kardır deyip aylardır seni aramak için işini gücünü bıraktı. O yüzden ne olur bunu benden isteme’
‘Süreyya Teyze, bütün olan biten her şeyi biliyorum, ama bu gizliliğimin bir sebebi var’ dedi Kaya.
‘Neymiş o sebep’ dedi Süreyya Hanım, merak ederek.
‘Hem kızını ondan korumak ve de bütün pisliklerini ortaya çıkarmak’ dedi Kaya, neden ortaya çıkmak istemediğini anlatırcasına.
‘Oğlum, sen bu işe nasıl bulaştın’ dedi Süreyya Hanım, merak ederek.
‘Tevafuk teyze, tevafuk. Babamın yanından ayrıldıktan sonra ele güne muhtaç olmamak için kendime iş arıyordum, gerisi zaten geldi. Onun ne kadar dalavere çevirdiğini, insanları zehirlediğini öğrenince kendimi bu işe adadım ve sonuna kadar devam edeceğim’ dedi Kaya.
‘Oğlum, ya sana bir şey olursa’ dedi Süreyya Hanım, onun başına bir şey gelmesinden korkarak.
‘Korkma teyze. Allah Teâlâ, yanımda olduktan sonra ben her işin altından kalkarım’ dedi Kaya, kendinden emin bir şekilde.
‘Oğlum, sen Allah Teâlâ’ya sığındıktan sonra gerisi zaten gelir’ dedi Süreyya Hanım
Kaya, Süreyya Hanım’a iltifatına teşekkür ederek:
‘Süreyya Teyze, senden bir ricam olacak’
‘Buyur evladım’ dedi Süreyya Hanım, onun ne söyleyeceğini merak ederek.
‘Bu iş bitene kadar kimliğimi babam dâhil, kimseye açıklama’ dedi Kaya, ağzındaki baklayı çıkartarak
‘Peki evladım. Sen nasıl istersen!’ dedi Süreyya Hanım.
Süreyya Hanım, Kaya ile konuşurken o sırada Komiser Murat, avukatı sorguluyordu. Sorgu bitince Komiser Murat telefon açıp ekiplere haber verdi. Alınan haber üzerine ekipler avukatın ailesinin tutulduğu yere baskın yapıp onları kurtardılar. Ardından kurtardıklarını Komiser Murat’a haber verdiler.
Komiser olan biteni Süreyya Hanım’a aktarınca avukat, araya girmeye kendini mecbur hisseti. Çünkü söz konusu olan ailesiydi. Bu yüzden Komiser Murat’a:
‘Komiser Bey, siz diyorsunuz ki ailem kurtarıldı. Peki, buna nasıl inanabilirim’
Komiser Murat, gülümseyerek:
‘İsterseniz, annenize telefon açabilirsiniz’ dedi onu ikna edebilmek için.
Avukat, komiser Murat’ın sözü üzerine cebinden çıkardığı cep telefonuyla annesini aradı ve her şeyi öğrendi. Konuşması bitince telefonunu cebine koyarak:
‘Size nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyorum. Siz olmasaydınız hayatım mahvolmuştu’ dedi avukat, teşekkür ederek.
Komiser Murat, eliyle Kaya’yı işaret ederek:
‘Bana değil, asıl ona teşekkür et. O olmasaydı ne sizin ailenizin rehin tutulduğundan nede sizin kaçırıldığınızdan ve şantaj yapıldığından haberimiz olabilirdi’
Avukat aldığı cevap üzerine Kaya’nın ellerine sarılıp öpmeye çalışınca Kaya geri çekilerek:
‘Avukat bey, ellerimi öpmeye bırakın da bir an evvel annenizin yanına dönün. Zira o şimdi merak içerisindedir’
Avukat, memnuniyet içerisinde oradan ayrılınca Kaya’da izin alarak Sinan Bey’in malikânesine doğru yola çıktı. Daha fazla gecikmemek için arabasını öyle hızlı sürüyordu ki az kalsın kaza yapacaktı.