Dini Hikaye; “Tevafuklar” 24. Bölüm
Süreyya Hanım, annesinin kolundan tutarak oğlunun olduğu odaya geldi. Oğlu derin bir uykudaydı. Dışarıda olan bitenin farkında bile değildi. Anneannesinin varlığından, teyzesinin varlığından bile haberi yoktu. Kendisini bu hale sokan Koray’ın, Hülya’nın doğru yolu bulduğundan bile haberi yoktu. Kısacası dünyadan bi haberdi.
Büşra, hastalarla ilgilenip geri döndüğünde ablasının, annesiyle beraber yeğeninin yanında olduklarını gördü. Anneanesi torununun elini tutmuş ‘haydi kalk da gidelim’ der gibiydi. Onu o şekilde görünce gözünden bir damla yaş düştü. Yeğeninin iyileşip kendi aralarına dönmesi için, içinden Allah Teâlâ’ya dua etti. Arkasını dönüp gidecekti ki siyah bir başörtüsü takmış, feracesiyle her tarafını örtmüş bir bayanın kendisine doğru geldiğini gördü.
Siyah başörtülü bayan yanına gelince kendisine:
‘Hemşire hanım, -Faruk’un yattığı odayı göstererek- burada yatmakta olan hastanın annesi nerede?’
‘Ne yapacaksınız onu?’ dedi Büşra, onun neden ablasını sorduğunu anlamak için.
‘Kusura bakmayın, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Hülya, burada yatmakta olan Faruk’un yakın arkadaşlarındanım’
Büşra, yeğeninin ismini duyunca:
‘Ablam, içeride. Annemle beraber yeğenimin yanındalar’
Hülya, hemşirenin Süreyya Hanım’ın ablası olduğunu duyunca, kardeşinin olduğunu bilmediğinden şaşırdı. Onun şaşırdığını gören Büşra:
‘Adım Büşra, ablamın varlığından benimde yeni haberim oldu. Yıllar evvel annem evden onu kovmuş, o yüzden benimde onun varlığından yeni haberim oldu’
‘Hayat hikâyenizi Süreyya Hanım anlatmıştı. Demek ki birbirinize kavuşmak bugüne nasipmiş’ dedi Hülya, Süreyya Hanım’ın kardeşi ve annesine kavuştuğuna sevinerek.
‘Evet, öyle Hülya Hanım’ dedi Büşra, içi sevinç dolu bir şekilde. Ardından Hülya’ya, ‘Annem ve ablam birazdan çıkarlar. O zaman konuşursun ablamla’
Süreyya Hanım, annesiyle beraber oğlunun yattığı odadan çıkıp Hülya’yı tesettürlü bir şekilde görünce ilk önce şaşırsa da sonra sevinçle ona sarılarak:
‘Hülya, senin adına çok sevindim. Sana siyah başörtüsü ve ferace ne güzel de yakışmış’
Hülya, Süreyya Hanım’ın kendisini övmesi karşısında yüzü kızardı. Utancından başını yere eğdi.
Süreyya Hanım, onun utandığını görünce:
‘Kızım, utanmana hiç gerek yok. Tesettüre girmen çok iyi olmuş, ama bildiğim kadarıyla baban dine karşı. Bunu ona nasıl açıklayacaksın’
‘Süreyya Teyze, Rabbimin rızası babamın kızmasından daha önemli! O yüzden merak etme beni. Bir çaresine bakarım ben. Senden yalnızca bana dua etmeni istiyorum’
‘Kızım, senin ne kadar dirayetli olduğunu biliyorum, ama yine de kendine dikkat et. Ayrıca dualarım hep sizinle, inşallah oğlumda sizin gibi doğru yolu bulur’ dedi Hülya’nın başına bir şeyler gelmesinden çekinerek.
Aralarında bir müddet daha konuştuktan sonra Hülya, Süreyya Hanım’a:
‘Süreyya Teyze, Faruk nasıl?’
‘Gün geçtikçe durumu daha iyiye gidiyor. Allah Teâlâ’nın izniyle inşallah iyileşecek’
‘İnşallah teyze. Neyse ben artık gideyim. Zaten dünde eve gitmedim. Annem iyice merak etmiştir beni’
‘Tamam, kızım. Allah Teâlâ yolunu açık eylesin. Tesettüre girmen konusunu ailene anlatabilmeni Yüce Mevla’m muvaffak eylesin’
‘Âmin teyzecim’