Dini Hikaye; “Tevafuklar” 50. Bölüm
Çetin, Kaya ile konuştuktan sonra Sinan Bey’in yanına gittiler. Sinan Bey bunları görünce:
“Çetin, Kaya’yı ve adamlarından birkaç kişiyi al ve malikânenin her tarafına tuzaklar yerleştir. Tuzakları yerleştirdikten sonra onların nerede olduğunu belli edecek bir harita çıkar. Ondan sonra bana haber ver”
“Peki, Efendim” dedi Çetin, Kaya’yı ve yanına birkaç adam alarak malikânenin her tarafına tuzaklar yerleştirdiler. Tuzakları yerleştirip onlarında nerede olduğunu haritalandırdıktan sonra Sinan Bey’in yanına vararak:
“Emriniz yerine getirildi efendim. İstediğiniz gibi tuzakların yerini de haritalandırdım” dedi Çetin, emrin yerine getirilmesinin verdiği hazla.
Sinan Bey, bu haber üzerine sırıtarak:
“Güzel, desenize başımıza bela olan maskeli adamın sonu geldi” dedi sırıtarak.
Kaya, Sinan Bey’in bu söyleyişine içten kahkaha atarak ona:
“Evet, efendim o maskeli adamın sonu geldi. Zannedersem her birimize mektup göndermiş. Hatta beni ölümle tehdit ettiğini yazmış. Onu bulmanız benim açımdan çok daha iyi olacak. Çünkü hayatım söz konusu” dedi.
Sinan Bey, ona dönmeden:
“Evlat merak etme. Onu bulursak senden önce onu biz öldürürüz” dedi
Kaya, öldürme lafını duyunca tiksinerek kendi kendine: “Sizin işiniz gücünüz sadece öldürmek. Bir gün olsa insanları yaşatmayı denemediniz. O yüzden de sonunuz hep hüsranla bitiyor”
Sinan Bey, geri dönerek Kaya’ya bakınca onun düşünceler içerisinde olduğunu gördü. Onu o şekilde görünce:
“Evlat, ne düşünüyorsun öyle?” deyince Kaya, uzaklara dalmaktan sıyrılarak:
“Hiç efendim, sadece ölümden bahsedince tuhaf oldum”
“Evlat, bizim gibilerin ömründe hep ölmek ve öldürmek vardır. Sende yavaş yavaş alışırsın bu duruma” dedi Sinan Bey, daha önce de bu işlerle uğraştığını ima ederek.
“Evet, haklısınız. Bir gün gelir alışırız bu duruma. Öyle bir gün gelir ki öldürme içgüdüsü olan her kimse, bir başkası tarafından öldürülür ve bu böyle devam eder gider. İnsanlar birbirleriyle barışık olmadıkça zulüm her tarafı kaplar ve dünya yaşanmaz hale gelir” dedi Kaya yumruklarını sıkırak.
Bu sözler Sinan Bey’in hiç hoşuna gitmedi. Çünkü o insanlara zulmetmekten hoşlanıyordu. İnsanlara sıkıntı vermek onda meslek haline gelmişti. Bu yüzden de bu sözler hiç hoşuna gitmedi.
Sinan Bey, bu sözlerin hoşuna gitmediğini belli edercesine yüzünü buruşturarak: