Dini Hikaye; “Tevafuklar” 16. Bölüm
Nurcan, Sinan Bey’in yanından ayrıldıktan sonra Lütfü onun odasına geldi. Orada bulunan koltukların birine oturarak Sinan Bey’in işlerinin bitmesini bekledi.
Sinan Bey, önündeki işleri bittikten sonra gözlüklerini çıkarıp masaya bıraktı. Ardından ayağa kalktı. Odasında sinirle dolandıktan sonra Lütfü’ye döndü. Parmağını defalarca salladıktan sonra ona:
‘Bana bak Lütfü, Nurcan’ı tekrar Süreyya’nın yanına yerleştirmezsen ölümlerden ölüm beğen’
Lütfü, Sinan Bey’in söylediğini yapmakta tereddüt etmediğini bildiğinden başını ‘evet’ dercesine başını salladı ve odadan dışarıya çıktı. Çıkar çıkmaz havaya tekme savurdu. Ardından kendi kendine ‘Sen ne kadar pislik bir adamsın. Onca insanın kanını emdiğin yetmedi mi? Şimdi de kalkmış benden ne istiyorsun. Ama dur, elbette seninde sonunu getirecek birileri elbette çıkacak. İşte o zaman bakalım ne yapacaksın’ dedi ve malikâneden çıkarak Faruk’un yattığı hastaneye gitti.
Hastaneye vardıktan sonra doğruca Faruk’un yattığı odaya vardı. Orada Faruk’un nasıl olduğunu kontrol ettikten sonra Süreyya Hanım’ın Hülya ile konuştuğunu gördü. Onu görünce kendi kendine ‘O burada ne arıyor?’ dedi ve ona görünmemek için gitmesini bekledi. O gidince Süreyya Hanım’ın yanına vararak:
‘Geçmiş olsun Süreyya Hanım. Faruk’un başına gelenleri duydum ve bundan dolayı üzüldüm’ dedi ve asıl meramını anlatmak için boğazını temizledi. Ardından ‘Süreyya Hanım, dün Nurcan benim yanıma geldi. Üzgün olduğunu ve neden böyle bir şey yaptığını anlamadığını söyledi. Ardından ağlamaya başladı. Onun ağlayışı o kadar içime dokundu ki ne yapacağımı bilemedim. Ağlaması bitince annesinin hasta olduğunu ve ondan başka bakacak kimsesi olmadığı için zor durumda kaldığını bu yüzden de iş aradığını ve bulamadığını söyledi’ dedi yapmacık bir ifadeyle.
Süreyya Hanım, sözün nereye geleceğini bildiğinden Lütfü’yü susturdu ve Nurcan’ı artık görmek istemediğini söyledi.
Lütfü, Süreyya Hanım’ı dinledikten sonra yapmacık ifadelerine devam ederek.
‘Süreyya Hanım, bilirsiniz ben sizin yakın dostunuzum. Eşinizle birçok iş yaptık ve başarılı olduk. Ayrıca onunla uzaktan akrabalığımız bile var’ deyince Süreyya Hanım yine onu susturdu ve oradan ayrıldı.
Onun ayrılmasıyla emeline ulaşamayan Lütfü, bu seferde şansını Fatma aracılığıyla denemek istedi. Zira Fatma, Süreyya Hanım’ın sevdiği ve bütün dertlerini anlattığı bir kimseydi. O yüzden kendini acındıracak bir şekilde Fatma’nın yanına oturdu. Tedirgin olduğunu belli edercesine hal ve hareketlerde bulundu. Ardından Fatma’ya:
‘Fatma, biliyorum sen çok merhametli ve affedicisin. Sana yapılanlara karşı sabırlısın. Biliyorum, Nurcan sana çok kötülük yaptı. Hatta onun yaptıklarından dolayı Süreyya Hanım onu evden kovdu. O kovulunca annesine bakacak kimsesi olmadığı için ortada kaldı ve şu an ne yapacağını bilemez bir şekilde iş arıyor. Ama ne yazık ki gittiği yerlerden hep eli boş geliyor’ deyince Fatma merak içerisinde ona:
‘Siz, bunları nereden biliyorsunuz? Yoksa onu gördünüz mü?’
Lütfü, Fatma’nın söylediklerinden sonra yapmacık tavırlarının işe yaradığını sezinleyerek ona:
‘Evet, gördüm. Süreyya Hanım’a dediğim gibi dün benim yanıma geldi ve onunla biraz dertleştik. Yaptıklarına o kadar pişman ki, iki gözüm iki çeşme ağlıyor. Senden özür dilemeye yüzü olmadığı için benim yanıma geldi ve aracı olmamı istedi. Bende onun isteğini kıramadım ve onunla beraber buraya geldim. O şimdi senden özür dilemek için servisin önünde bekliyor. Müsaade edersen onu buraya getireyim ve senden özür dilesin. Ayrıca Süreyya Hanım’a rica etsen de onu tekrar işe alsa. Zira o senin isteğini geri çevirmez’
Lütfü’nün yapmacık tavırlarından dolayı kalbi yumuşayan Fatma ‘Olur gelsin. Yalnız benim başımdaki örtüye bir daha karışmasın’ deyiverdi.
Lütfü, aldığı cevap üzerine hemen ayağa kalkıp servisin önünde bekleyen Nurcan’ın yanına vardı ve olan biteni anlattı. Anlatılanları dinleyen Nurcan:
‘Ondan asla özür dilemem’ deyince Lütfü Nurcan’ın kolunu tutup sıktıktan sonra ‘Kız sen canına mı susadın. Sinan Bey’in isteklerini yapmadığın takdirde neler olacağını benden daha iyi bilirsin. O yüzden şimdi git ve Fatma’dan özür dile. Ondan sonra tekrar Süreyya Hanım’ın yanında çalışmak için ona rica et’
Lütfü’nün sözlerini oflaya puflaya dinleyen Nurcan, yüzüne sahte bir gülümseme takınarak Fatma’nın yanına vardı.
Fatma, onu görünce onunla yaşadığı kötü anlar aklına geldi. Bir an için nefsine yenik düşer gibi oldu ama çabuk toparlandı.
Nurcan, Fatma’nın yanına varınca yüzünü sahte bir üzüntü kapladı. Bu durum karşısında hiçbir şeyin farkında olmayan Fatma, onun pişmanlığından dolayı öyle davrandığını zannetti.
Nurcan, kafası yere eğik bir şekilde ne diyeceğini düşündükten sonra Fatma’ya:
‘Fatma, sana yaptıklarımdan dolayı özür dilerim. Sana yaptıklarım affedilmeyecek cinstendi ama biliyorum ki sen merhametlisin. Bundan dolayı senden çok çok özür dilerim’ dedi ve kafasını kaldırdı. Ardından ona ‘Eğer beni affettiysen Süreyya Hanım’a rica ette beni tekrar işe alsın. Zira bu işe annemden dolayı çok ihtiyacım var’
Fatma, anne lafını duyunca yelkenini suya indirdi. Çünkü kendileri de aynı durumdaydı ve annesine bakmak zorundaydı. Bu yüzden Nurcan’a affettiğini söyledi ve Süreyya Hanım geldiğinde işe alması için rica edeceğini söyledi ve koltuklardan birine oturması için yer gösterdi.