Dini Hikaye; “Tevafuklar” 29. Bölüm
Dr. Mustafa, Kaya’ya içkiden uzak durması için defalarca nasihat ediyor, o ise babasını dinlemeyip her seferinde içkinin kucağına adeta balıklama atlıyordu. Babası onun bu haline üzülüyor, o ileten kurtulması için Allah Teâlâ’ya yalvarıyordu. Nasihatleri netice vermeyince son çare olarak onu içki ve uyuşturucu maddelerden kurtaran yer olarak bilinen Amatem’e yatırdı. Kaya, oradan çıktığında kurtulmuştu, ama yine nefsine ve şeytana uymuş içki içmeye devam etmişti.
Dr. Mustafa, onun tavırlarından, içki içmesinden girdiği işlerden kovulmasına artık tahammül edemez hale gelmişti. Onun o hali kendisini bayağı yıpratmış saçlarına ak düşmesine sebep olmuştu.
Oğlunun iflah olmayacağını anlayan Dr. Mustafa, artık tahammül edemedi ve içi kan ağlaya ağlaya Kaya’yı evden kovdu.
Kaya, evden kovulmanın verdiği üzüntüyle babasına dönüp:
‘Baba, sen beni bu evden kovuyorsun ama bir gün gelecek bu yaptıklarına pişman olacaksın. O çok sevdiğin evine dön de bak. O evi başına yıkacağım, diyerek tehditler savurdu ve koşarak oradan ayrıldı’
Dr. Mustafa, oğlunu istemeye istemeye evden kovduktan sonra onun arkasından:
‘Ya Rabbi! Oğluma doğru yolu göstermek için elimden gelen her şeyi yaptım, ama olmadı. Ya Rabbi! Ben ona doğru yolu gösteremedim, Sen (c.c.) ona doğru yolu gösterecek birilerini gönder’ dedi ve yaşlı gözlerle oğlunun arkasından bakakaldı.
Kaya, artık yapayalnızdı, evsizdi, nereye gidecek ne yapacaktı. Bunu bilemiyor, sokaklarda sürtünüyordu. Babasına karşı yaptıklarına pişmandı, ama çok geçti. Artık o eve dönemezdi. Birkaç gün sokaklarda sürtündükten sonra açlığa artık tahammül edemez hale geldi. Güçlüydü, kuvvetliydi, ama açlık onu yiyip bitiriyordu. O şekilde yürürken bir barın önünde durdu. Penceresine baktı, pencerede eleman aranıyor yazıyordu. Bir ümitle içeriye girdi ve iş başvurusu yaptı. Yaptığı başvuru hemen kabul edilmiş işe başlamıştı. İçeride çıkan birkaç kavgayı önlediği için patronun gözüne girmiş onun güvendiği adamlarından olmuştu. Onun patronu Hülya’nın babası ve Süreyya Hanım’ın baş düşmanın Sinan Bey’den başkası değildi.