Gizemli Yolculuk Hikayesi -Mektup- 2. Kısım 11. Bölüm
Hasan, hastane odasında yattığı yerden arkadaşını görünce sevinçle yerinde doğrularak ayağa kalkmaya çalıştı, fakat bir türlü başarılı olamadı. Çünkü o anda başı dönmüş, bu sebeple de ayağa kalkmayı başaramamıştı. Dr. Burak, onun ayağa kalkmaya çalıştığını görünce koşarak yanına gitti ve onu tekrar yerine yatırarak:
– Yerinden öyle hızlı kalkma arkadaşım. O şekilde kalkmaya çalışırsan başın döner, ondan sonra yerinden kalkamazsın.
– Tamam, Burak, tavsiyene uyacağım, dedikten sonra kafasını çevirip arkadaşıyla beraber gelen kişiye baktı. Acaba, o kimdi? Yoksa yanlışlıkla mı gelmişti odasına, bu düşüncelerle tekrar dönüp arkadaşına, kendisiyle beraber gelen kişinin kim olduğunu sordu. Arkadaşı Dr. Burak, kendisine hitap edilen soru üzerine:
– Hatırlıyorsan eyer, biz atla beraber giderken at aniden durmuş ve seni üzerinden düşürmüştü.
– Evet, hatırlıyorum. Attan düşüp başımı ağaca çarpmıştım.
– Sen attan düştüğünü görünce, bende atımı durdurup attan indim ve koşarak senin yanına geldim ve senin çarpmadan dolayı bayıldığını gördüm. Doktorluğum müddetince düşmeden dolayı birçok bayılma vakası görmüş ve hiç birinde heyecanlanmamıştım. Fakat her nedense seni o şekilde görünce aşırı heyecanlandım ve ne yapacağımı şaşırdım. Ellerim ayaklarım sanki tutmaz oldu ve ayağa bir türlü kalkamadım. Öylece oturduğum yerden kalakaldım. Kendime ancak gece gelebildim, fakat o zaman da karanlık çömüş, göz gözü görmez olmuştu. Etrafta kuş cıvıltısından, cırcır böceklerinin ötüşünden başka bir şey duyulmuyordu.
– Eee, peki sonra ne oldu ve beni kim bu hastaneye yatırdı?
– Sabırlı ol, şimdi anlatacağım her şeyi, dedi ve sözlerine şöyle devam etti. O gece sabaha kadar senin başında bekledim. Sabaha karşı uykusuzluktan gözlerim kapandı ve uyumaya başladım. Uyku esnasında ailemle beraber kendimi ormanda piknik yaparken gördüm. Piknik yaparken mutlu ve mesut görünüyorduk, fakat bu mutluluk bir anda bozuluverdi, dedi ve başından geçen bütün hadiseleri anlatarak:
– İşte, az önce de bahsettiğim ve seni bu hastaneye yatırılmana sebep olan kişi, dedi ve Veli’yi tanıttı.
Dr. Burak, Veli’yi tanıtınca Hasan bir anda duraksadı ve aklına gördüğü rüya geldi. Ardından kendi kendine ‘Acaba, o olabilir mi? Ya oysa… Eğer oysa baba ile oğulu buluşturma vakti geldi.’ diye söylenmeye başladı. Bu arada kendi kendine söylenirken sesli bir şekilde söylenmiş, Dr. Burak ve Veli ağzından çıkan sözleri duymuştu. Dr. Burak, onun tekrar rahatsızlandığını zannederek koşup yanına geldi ve ona:
– Niçin kendi kendine konuşuyorsun? Yoksa yine başın mı ağrıyor?
– Hayır, başım ağrımıyor ve şu an seni ve yanındaki arkadaşını gördüğüm için çok mutluyum?
– Eee, bir yerin ağrımıyorsa, niçin sesli sesli söyleniyordun?
– Sana rüyamı anlatmıştım. Gördüğüm rüyamda bir baba ile oğulun kavuşmasına vesile olmuş, çok sevinmiştim. O gördüğüm rüyamda babasına kızıp terk eden ve sonunda da yaptığına pişman olup geri dönen o oğul, seninle birlikte gelen Veli’ye benziyor.
– Tamam, anladım. İnsan insana benzer, ama Veli’yi görüp kendi kendine söylenmen benim biraz tuhafıma gitti doğrusu.
– Eğer anlatacaklarımı dinlersen, o zaman bana hak verirsin ve neden öyle davrandığımı anlarsın, dedi ve Fatih Baba’yı görmek için gittiğinde adamın birinin onun hakkında anlattıklarını baştan aşağıya söyledi.
– Tamam, haklısın ama bunun konumuzla ne ilgisi var.
– Bak şimdi anlarsın, dedi ve Veli’yi yanına çağırarak babasının kim olduğunu ve başından geçen her şeyi anlatmasını istedi.
Veli, her ne kadar geçmişinde yaşadığı tatsız olayları unutmak istese de arkadaşının ricasını kırmamak için babasının kim olduğunu ve başından neler geçtiğini teker teker anlattı.
Hasan, Veli’nin başından geçenleri dinleyince onu babasıyla buluşturmanın vaktinin geldiğini anladı ve Dr. Burak’a dönerek:
ilginc bir hikaye hosuma gitti, devamini bekliyorum.
ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM DEVAMI GELECEK İNŞAALLAH