Dini Hikaye; “Tevafuklar” 68. Bölüm
Nurcan, Sinan Bey’in başına gelenleri duymuş rengi atmıştı. Çünkü annesi onun yanında tutsaktı. Ona ne olduğunu bilemiyordu. Birde bütün yaptıklarının ortaya çıkmasından dolayı endişeliydi. Ya çevirdiği entrikaları Süreyya Hanım öğrenirse o zaman ne olurdu.
Lütfü’de Sinan Bey’in başına gelenleri duymuş o da endişelenmişti. Çünkü o da yıllarca Sinan Bey’e hizmet etmişti ve sonunun ne olacağını bilemiyordu. Ya polise gidip teslim olacak ve bütün her şeyi itiraf edecek ya da yaptıklarının ortaya çıkmamasını umacaktı. Bu da şimdilik mümkün görünmüyordu.
Nurcan, malikânede huzursuz bir şekilde olacakları bekliyordu. Gelen haberler hiç de iç açıcı değildi. O yüzden Lütfü’yü aramaktan ve ondan akıl almaktan başka çaresi yoktu. Bu niyetle ona telefon açtı ve ne yapmalarını gerektiğini sordu. Lütfü’de ona:
‘Sen aramasaydın, ben seni arayacaktım’ dedikten sonra ona ‘Şimdi malikâneden kimseye sezdirmeden çık. Ardından sana vereceğim adrese gel. Orada her şeyi konuşuruz’ dedi ve adresi verdi.
Nurcan, verilen adrese gitmek için gizlice çıktı. Oradan taksiye binerek verilen adrese geldi ve kapıyı çaldı. Birkaç sefer daha vurduktan sonra tam gidecekti ki kapı açıldı. Kapıyı açan lütfü’ydü ama morali oldukça bozuktu. Onun moralinin bozukluğu gözden kaçırılmayacak şekildeydi.
Nurcan, onun moralinin bozuk olduğunu görünce ona:
‘Ne oldu? Moralin niye bozuk?’ diye bir soru sordu. Bu soru üzerine lütfü ona: ‘Geç içeriye, orada her şeyi anlatırım’ dedi ve Nurcan’ı içeriye aldı.
Aslında onu arayıp kendi evine davet etmesinde sebep başkaydı. Niyeti kendi yaptığı bütün pislikleri onun üstüne yıkıp ortalıktan kaybolmaktı. Bu yüzden de onu çağırmıştı.
Nurcan, başına geleceklerden habersiz adımını atıp içeriğe girdi. Ardından koltuklardan birine oturup Lütfü’nün gelmesini bekledi. Lütfü gelince ona:
‘Lütfü Bey, onca düşünmeme rağmen bir yola çıkaramadım. Sinan Bey, yakalandığına göre şimdi ne yapacağız’
Lütfü, onun konuşmalarını sinsince dinledikten sonra:
‘Evet, ne yapacağız’ dedi sinsice gülerek. Ardından belindeki silahı çıkarıp ona doğrulttu.
Silahın neden çekildiğini anlamayan Nurcan, ne oluyor dercesine Lütfü’nün yüzüne baktıktan sonra, korku içerisinde kendisini geriye doğru attı. Ardından koşarak evden çıkmaya çalıştı. Tam kapıyı açıp gidecekti ki Lütfü onu arkasından tutup geriye çekti. O yere düşünce elindeki silahı kafasına dayadı.
Nurcan, korku içerisindeydi. Kafasına silah dayanmıştı ve bunun sebebini bilemiyordu. Bunun sebebini ancak Lütfü söyleyebilirdi. Korku içerisinde olmasına rağmen, onun neden öyle davrandığını öğrenmek için ona:
‘Lütfü Bey, ben size ne yaptım ki böyle davranıyorsunuz?’
Bu soru üzerine Lütfü yine pis pis gülerek:
‘Senin annen o çatışma sırasında öldü, o öldüğüne göre kimsesizsin. Bu da benim işime geliyor. Yani bütün yaptığım pislikleri senin üzerine yıkıp ortalıktan kaybolacağım. Polislerde senin suçlu olduğunu zannedip benim peşimi bırakacaklar. Bende böylece rahat bir şekilde yaşayacağım’ dedi pis pis sırıtarak.
Nurcan, Lütfü’nün söyledikleri karşısında şoke olmuştu. Onun yanına ne umutla gelmişti, ne bulmuştu. Şimdi ölümle burun burunaydı. Ölmeden hiç olmazsa Lütfü’ye zarar verebilirim düşüncesiyle kafasındaki silahı yana çevirip boğuşmaya başladılar. Alt alta üst üste öylece bir müddet boğuştuktan sonra Lütfü silahını ateşleyip Nurcan’ı karnından vurdu. O yerde can çekişirken silahını alıp hızlıca evden uzaklaştı.
*************