Korku Hikayesi “Gözle Görülmeyenler”
Korku Hikayesi: O sıra çocuktuk ve Bursa’nın Osmangazi ilçesinde oturuyorduk. Ramazan bayramıydı. Kardeşimle evde bir korku filmi izliyorduk. Film yabancıydı ve klasik ABD yapımı ruh musallatı ile ilgiliydi. Kardeşimle gerilmişken “şimdi bunlar başımıza gelse ne gülerdik” deme gafletinde bulundum. Neticede çocukluk pek gülünecek bir durum değildi. Onu dememden iki ya da üç dakika geçti birden ışıklar yanıp sönmeye başladı. “noluyor” diye bağrıştık birbirimizle. Televizyon ise karıncalanmıştı. Bir dakika bu durum devam etti etmedi ışıklar yandı ve ekran kendine geldi o anda zil çaldı. Kapıyı ailemiz geldi diye hemen açtık ama gelen kişi bayram ziyaretine gelen akrabamızdı.
Geldiklerinde anne babamızın ziyarete gittiğini söyledik. Ayıp olmasın diye bir süre içeri girdiler. Onlara yaşadıklarımızdan bahsettik. Onlarda korkmayın bir şey yoktur dediler. Ailemiz de olmadığı için çok beklemeden çıktılar. Kardeşimle eğer bir daha böyle bir şey olursa anında dışarı kaçacağımıza dair sözleştik. Bunu der demez aynı şekilde ışıklar yanıp sönmeye televizyonda karıncalanmaya başladı. Biz yalın ayak dışarı koştuk.
Acele ile dışarı çıktığımız için evin anahtarı içeride kaldı ve yedek anahtar da yoktu. Babamıza durumu izah edemeyeceğimiz için komşumuzun bahçesinden bizim evin arka bahçesine ordan da arızalı olan pencereyi yumruk ile açıp eve girmeyi düşündük. Kardeşim istemedi. Oldukça korkmuştuk ama ben babamında korkusuyla mecburen bunu yapmak için komşumuzun ziline basmıştım. Tabii onlara hiçbir şey söylemedim.
Arka bahçeye indim. Pencereye bir yumruk attım. Pencereden adım atar atmaz gözlerim açık olmasına rağmen kör denecek şekilde ilerledim. Çünkü etraf zifiri karanlıktı. Işıklar kapalı vaziyetteydi. İçimden sizden korkmuyorum diye diye kapıyı ellerimi önüme atıp buldum. Anahtarla birlikte çıkıp ailemizi bekledik. Onlar gelmeden kısa süre önce de ışıklar gelmişti.
O günden sonra bende bir değişim oldu. Bununla ilgisi olup olmadığını bilmiyorum ama başta korkunç şeylerdi. İlk olarak komşum aynı zamanda arkadaşımın erkek kardeşi dünyaya gelmişti. Bir yılı aşkı görmemiştim ki sokakta bebek arabasını görünce ilerleyip bakmak istedim. Onun gözlerine bakar bakmaz öleceğini hissettim. Bu benim aniden düşünebileceğim veya aklıma gelecek bir şey değildi. Neticede ufacık bir bebek. Bu bir söz değildi. Anlık bir his gibiydi. O yüzden de çok üstünde durmadım. Fakat bir hafta geçti geçmedi o çocuk annesi mutfakta iken emekleyerek evinden çıkıp merdivene ilerlemiş ve merdivenlerden düşüp kötü bir şekilde vefat etmişti. Bu beni çok etkiledi. Suçlu muydum? Yaşadıklarımın anlamı neydi? Hiç kimseye bunu anlatamazdım. Kardeşime bile.
Bir gün yine çalıştığım dergideydim. Şirketimizin büyük iki tane akvaryumu vardı. Ben burada hem çay getir götürü yapıp hemde akvaryumlara bakıyordum. Harçlıklarım okul harcamalarına gidiyordu. O gün de sıradandı. Fakat akvaryumu temizlerken son derece sağlam şekilde yüzen hiçbir hastalığı olmayan bir balığı ertesi gün ters yüzer şekilde gördüm. Anlık kesit gibiydi. Korktum ama işime devam ettim. Hala olaylara rastlantı gözüyle bakıyordum. Ertesi gün işe giderken yine de tedirgindim. Olamazdı gidecek ve her şeyi bıraktığım gibi bulacaktım. Kapıdan girer girmez ilk işim akvaryuma bakmaktı ama maalesef o balığı ters şekilde gördüm. Balık ölmüştü.
Olan biteni anlamlandıramıyordum. Kimseye bir şey söylemeyi de tercih etmedim. Sadece ölümler değil artık bu öngörü o kadar sıradanlaşmaya başlamıştı ki hayatımda yolda geçerken bank görünce otur arkadaşın geçecek tarzında öngörü gelip oraya oturup gerçekten arkadaşımın geçtiğini görünce selam verip muhabbet eder hale geldim veya bir sokağa girdiğimde karşıdan şu şu arkadaşın gelecek hissi gelip o arkadaşın girdiğini görünce artık şaşırmıyorum. Bunun gibi hatırladığım hatırlamadığım birçok şey yaşıyordum.
Sonunda anneme bunu anlatma gereği duydum. Olan biten neydi? Bunun bir adı var mıydı? Annem beni dinleyip başına gelenler bazı özel insanlara ait dedi ama eğer istemiyorsan bunu başkalarına anlat. Anlattıkça bu özelliklerimin kaybolacağını söyledi. Bende sınıfta yakın bulduklarıma anlatmaya başladım. Hepsi dalga geçiyordu. Onlar gülerken hoca sınıfta laptopun şarjını prize doğru uzatacaktı. Bende sesli şekilde bakın hocaya elektrik çarpacak diye seslendim. Hocaya hafif şekilde elektrik çarptı. Herkesin suratına baktığımda şaşkınlığı görebiliyordum. Bu benim son sayılabilecek öngörümdü. Çünkü o günden sonra hemen hemen hiç olay yaşamadım ve hepsi bitti.
Ahmet Bey
korku hikayesi, korku hikayesi sitesi, korku hikayeleri, korku hikayesi arşivi, korku hikayesi okuma,musallat, cin, 3 harliler, 3 harfliler nedir, Evde cin olduğunu nasıl anlarız, Cinler, Koruyucu cin nedir, En tehlikeli cin isimleri, Dişi cin isimleri, İlk cin kimdir, Türk korku hikayeleri kısa, Korku hikayeleri kısa, Yaşanmış Korku Hikayeleri, Korku hikayesi uzun, YAŞANMIŞ korku hikayeleri 18, Gerçek korku hikayeleri oku, Türk korku hikayeleri uzun, Dünyanın en kısa korku hikayesi,
yazıyı forumlarda paylaşabilir miyim?