Dini HikayelerMurat Canpolat

Dini Hikaye; “Tevafuklar” 63. Bölüm

Dini Hikaye

Dini Hikaye; “Tevafuklar” 63. Bölüm

Hülya ve ailesi hapis tutuldukları yerden kurtulduktan sonra Pınar Hanım, Sinan Bey’den kurtulmak için eski kocasının yanına gitmeye karar verdi. Bu maksatla değişik yerlerden giderek her hangi bir izlenmeye karşı tedbir alıyordu. Sonunda eski kocasının olduğu mahalleye geldi. Bu mahallede çok güzel anıları olmuştu. O günler aklına gelince gözlerinden yaş boşandı.

Hülya, annesinin ağladığını görünce cebinden mendil çıkarıp gözlerini sildi. Bunun üzerine Pınar Hanım, kızına teşekkür ederek ona:

‘Hadi kızım, duracak vakit değil. Babanın bulunduğu yer biraz daha ileride’ dedi Pınar Hanım, ilerileri göstererek.

Onlar biraz daha ilerledikten sonra Pınar Hanım, karşılarına çıkan camiyi göstererek:

‘Kızım, baban bu caminin imamıydı. Umarım yine buradadır’ dedikten sonra gözleriyle etrafı araştırmaya başladı. Bunları yaparken de kalbi heyecandan küt küt atıyordu.

O etrafı araştırırken cami dağılmış, cami cemaati dışarıya çıkıyordu. Cemaat dışarıya çıktıktan sonra imam da dışarıya çıkınca Pınar Hanım, kalbinde sızı oluştu. Onu terk edip nefsine uyduğu için onun yüzüne nasıl bakacaktı. Ama biliyordu ki o iyi yürekli, merhametli biriydi. Kendisine yapılan haksızlığı affederdi. Bu ailesinden gelse bile.

Hülya, annesinin susup hüzünlendiğini görünce ona:

‘Ne oldu anne? Niçin hüzünlendin?’

Annesi, bu soruyu sanki hiç duymamış gibiydi. O sadece eski kocasına bakıyor, onun kendisini affetmesini umuyordu.

Hülya, annesinin konuşmayıp bir noktaya baktığını görünce o da o noktaya baktı ve hocayı gördü. Onu görür görmez kalbinde öyle bir şefkat, öyle bir sevgi koptu ki içinden koşup boynuna sarılmak ve yılların hasretini giderircesine öpüp koklamak geldi, ama bunu yapamadı. Çünkü onun babası olup olmadığını bilemiyordu. Birde onun nasıl biri olduğunu bilemiyordu. Bu yüzden içindeki duygularını bastırdı ve annesinin ne diyeceğini bekledi.

Pınar Hanım, kızına bakıp onun duygularını anlayınca:

‘Kızım, senin duygularını anlıyorum, ama biraz sakin ol. Biliyorum, baban çok iyi bir insan. Fakat ondan yıllarca uzak kaldığımız için onun ne diyeceğini bilemiyorum. O yüzden sakin ol’ dedi Pınar Hanım, kızını sakinleştirmek için. O bunları söylüyordu ama asıl sakinleşmesi geren kendisiydi. Çünkü eski kocasını yıllar sonra görmenin verdiği heyecanla neredeyse ayakta duramayacak gibiydi.

Onlar aralarında konuşurken caminin hocası çıkmış ilerliyordu. Birkaç adım atıp ilerlemişti ki bir adam onun arkasından seslenerek:

‘Selman Hocam, bir dakika bekler misiniz? Size bir maruzatım var’ dedi laubali bir şekilde.

Selman hoca, adamın seslenmesi üzerine arkasına döndü. Döndüğü anda seslenen kişiyi gördü. Bu adam mahallenin belalısı Selim’di. Selim, hocanın söylediklerinden dolayı ona bileniyor, nereye gidiyorsa karşısına çıkıp tehdit ediyordu. Hoca, mahalleye gelmiş geleli onu kimse takmıyor, haraç vermiyordu. Bu yüzden de ondan hoşlanmıyor, her yerde karşısına çıkıyordu.

Selman Hoca, Selim’i görünce irkilse de ondan korkmadı. Çünkü biliyordu ki her şey Allah Teâlâ’dandı. O (c.c.) dilemese kimseden kimseye ne yarar gelirdi ne zarar. O yüzden ondan korkmuyordu.

Selim, hocanın korkmadığını görünce cebindeki bıçağı çıkarıp sallamaya başladı. Bir taraftan bıçağı sallıyor bir taraftan da hocanın üzerine geliyordu.

Selman Hoca, Selim’in üzerine geldiğini görünce yerinden kımıldamadan ona:

‘Benden ne istiyorsun?’ dedi adamın niyetini öğrenmek için

Bu soru üzerine Selim, laubali bir şekilde gülerek:

‘Bu mahalleden çekip gitmeni istiyorum’ dedi adam pis pis sırıtarak.

Selman Hoca, durduğu yerde sabit kalarak:

‘Demek, bu mahalleden gitmemi istiyorsun’ dedi karşısındaki kişiye korkmadığını belli edercesine.

Selim, hocanın yanına iyice yaklaştıktan sonra bıçağı ağzıyla yalayarak:

‘Ha şunu bileydin’ deyince Selman Hoca, eliyle göğsüne dokunarak:

‘Bu mahalleden gitmem demek, senin gibilere mahalleyi teslim etmem demek olur. Bu takdirde de mahalleliye zulme devam edersiniz. İşte buna benim gönlüm elvermez o yüzden hiçbir yere gitmiyorum’ dedi ve arkasını döndü.

Selman Hoca, Selim’le konuşup arkasını döndüğü anda Pınar Hanım’ı gördü. O, kendisine hem hüzün hem sevgiyle bakıyordu.

Pınar Hanım, Selman Hoca’nın adamla konuşup geri döndüğünü görünce ne yapacağını bilemedi. O yanlarına gelip konuşsa ne diyecekti. O yüzden ona karşı mahcuptu.

O, kendisine doğru geliyordu, ama kızgın gibiydi. Bu yüzden de kendisini affedilmeme duygusu kapladı. Onun birkaç adım attıktan sonra yere düştüğünü gördü. Onun neden yere düştüğünü anlayamadan arkasındaki adamın elindeki bıçağı gördü. Bıçak kanlar içerisindeydi.  O elindeki bıçağı hocaya saplamış, bu yüzden de o birkaç adım attıktan sonra yere düşmüştü.

Pınar Hanım, Selman Hoca’nın bıçaklanıp yere düştüğünü görünce ağzından cılız bir şekilde ‘Selman’ diye bir söz çıktı ve yere yığıldı.

Hülya, babasının olup olmadığını daha bilemediği hocanın bıçaklanıp yere yığılmasından hemen sonra annesinin yere yığıldığını görünce:

‘Ne olur yardım edin?’ diye etrafa bağırıp çağırdı. Onun bağırması üzerine halk etrafına toplanıp ambulansı çağırdılar. Ambulans gelince her ikisini de alıp götürdüler.

Onlar hastaneye doğru giderken Hülya’da taksiye atlayıp onların gittiği hastaneye doğru yol aldı.

Yazan – Murat CANPOLAT

HİKAYENİN BÜTÜN BÖLÜMLERİ 
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu