Aşk Hikayesi; “Salih İle Büşra” 38. Bölüm
Bünyamin Bey, kızını birkaç gündür iş yerinde göremiyordu. En iyisi eve gittiğinde sormalıydı, işyerine gelmeme sebebini. O niyetle eve geldi, fakat kızı orada da yoktu.
Nereye gitmiş olabilirdi bu kız. Şimdiye kadar böyle habersiz bir yere gittiği görülmemişti. Onun nerede olduğunu Berna Hanım bile bilmiyordu.
‘Berna, nerede bu kız? Haber vermeden bir yere gitmezdi. Yoksa başına bir şey mi geldi?’ dedi Bünyamin Bey, endişeli bir şekilde.
‘Deme öyle bey, neredeyse çıkar gelir’ dedi Berna Hanım, onu endişelendirmemek için.
‘Öyle diyorsun da kaç gündür işe bile gelmiyor’ dedi Bünyamin Bey.
‘Bey, yoksa Salih’in yanında olmasın? Bildiğim kadarıyla Türkan’ın müvekkili hapishanede yaralanmış’ dedi Berna Hanım.
Olanları bilmediği için şaşıran Bünyamin Bey şaşkınlıkla:
‘Ne olmuş ona?’ diye sorunca Berna Hanım:
‘Onu, içeride sürekli rahatsız eden birileri varmış. O bir gece vakti lavaboya gittiği zaman onu rahatsız edenler takip etmiş ve orada sıkıştırıp şişlemişler. İşte ondan dolayı hastanede yatıyormuş. Türkan’da büyük bir ihtimalle şimdi oradadır. O yüzden merak etme’
Aldığı haber üzerine içi cız eden Bünyamin Bey, Salih’e telefon açtı ve hangi hastanede olduklarını öğrendi. Ardından arabasına atlayıp onun tarif ettiği hastaneye geldi.
O hastaneye geldiği sıralarda onu takip eden birileri vardı. Onu takip eden Tarık’ın internette konuştuğu gizemli kızdı.
Acaba onun amacı neydi? Niçin onları takip ediyordu? Bu soruların cevabı ileride belli olacaktı.
Gizemli kızdan başka biri daha vardı. O Salih’in peşindeydi. Salih nereye gidiyorsa o da onun peşinden gidiyordu. Onun maksadı Salih’in bir sevdiği olup olmadığıydı. Eğer öyle bir şey varsa onu doğduğuna pişman edecekti. Bu Ceylan’dan başkası olamazdı.
İlk önce Ceylan girdi hastaneye, onun ardından gizemli kız. Gizemli kız, bir gözüyle Ceylan’ı takip ediyor öbür gözüyle de Bünyamin Bey’i takip ediyordu.
Ceylan, Salih’i gözünden kaçırmak istemiyordu, onun nereye gittiğini öğrenebilmek için. Onun hastaneye girdiğini görünce iyice meraklandı ve o da peşinden hastaneye girdi. O ameliyathanenin önüne gelip durunca o da durdu, ona sezdirmeden. Ayrıca polislerde vardı ameliyathanenin önünde.
Salih, ameliyathanenin önüne geldiğinde Büşra ameliyattan çıkmış, yoğun bakıma götürülüyordu. Türkan, da onlara eşlik ediyordu. Polislerde onların arkasındaydı.
Ceylan, sedyeyle götürülen kızı görünce ‘Bu da kim? Eğer Salih, beni bunun için terk ettiyse, onu doğduğuna pişman edeceğim. O kim oluyor ki benim gibi güzel biriyle âşık atıyor’ diyordu kendi kendine. Arkasında bir çift gözün onu gözlediğinin farkına varmadan.
Büşra, yoğun bakıma alındıktan üç gün sonra kendine gelebildi.
Türkan, doktorla konuştuktan sonra yoğun bakım odasına girdi. Ardından Büşra’nın yanına oturdu. Onun elini tuttuktan sonra:
‘Büşracım, kendini nasıl hissediyorsun?’ dedi güler yüzle.
‘Çok şükür iyiyim, üzerime atılan iftiradan da kurtulursan çok daha iyi olacağım’ dedi Büşra, boğuk bir sesle.
‘Allah Teâlâ’nın izniyle ondan da kurtulacağız. Yeter ki sen biraz daha sabret’ dedi Türkan, onu rahatlatmak için.
‘Şimdiye kadar sabretmediğimi mi sanıyorsun’ dedi Büşra, sitem dolu bir sözle.
‘Özür dilerim yanlış anlaşıldığım için’ dedi Türkan, yüzü düşmüş bir şekilde.
‘Tamam, tamam. Hemen alınma öyle. Biraz daha burada durursan doktor seni zorla çıkarmak zorunda kalacak’ dedi Büşra, güler yüzlü bir şekilde.
Türkan, Büşra’nın uyarısı üzerine ‘Yine görüşeceğiz’ dedi güler yüzle. Ardından oturduğu yerden ayağa kalktı. El sallayıp yoğun bakım odasından çıktı.
O yoğun bakım odasından çıktığında Salih onu bekliyordu. Onun çıktığını görür görmez:
‘O nasıl?’ dedi, Türkan’ın gözlerinin içine bakarak:
Türkan, onun aşkla bakan gözleri karşısında gülümsedi. İçinden ‘Ah! Bana da böyle aşkla bakan biri karşıma çıksa ne olur’ dedi. Ardından ona:
‘Merak etme Salih abi, o çok iyi. Yalnız biraz mutsuz görünüyor’ dedi.
‘Büyük bir ihtimalle üzerine atılan iftiradan dolayı olmalı’ dedi Salih.
‘Evet, haklısın’ dedikten sonra ‘Umarım ikinci duruşmadan önce onu oradan çıkaracak bir delil bulabiliriz’ dedi Türkan iç geçirerek.
‘Ben ümitliyim bu konuda. Bak göreceksin o duruşma gelmeden istediğimiz delil kendiliğinden ortaya çıkacak’ dedi Salih, ümitle.
Onların konuşmalarını uzaktan dinleyen Ceylan:
‘Demek, o kız bir suçluymuş ha! Bunu Çiğdem Hanım, duyduğunda ne diyeceksin Salih Efendi’ dedi kendi kendine. Daha sonra arkasını dönüp oradan uzaklaştı.