Aşk HikayeleriDini HikayelerMurat Canpolat

Aşk Hikayesi; “Salih İle Büşra” 4. Bölüm

Aşk Hikayesi

Aşk Hikayesi; “Salih İle Büşra” 4. Bölüm

Salih, holdingde gelen evrakları kontrol ediyordu. Ama kafasını bir türlü toparlayamıyordu. Hangi evraka baksa rüyasında ve ayrıca çarşıda gördüğü kız aklına geliyordu. Ne oluyordu böyle kendisine, yoksa âşık mı oluyordu? Şimdiye kadar hiçbir kıza ilgi göstermemişti. Hoş, etrafında olan kızlar ona ilgi gösteriyordu ama o onlara ilgi göstermiyordu. Çünkü onlar kendisini elde etmeye çalışan yalaka tiplerdi. O yüzden de onlara ilgi göstermiyordu.

Sonunda holdingde işi bitmişti ama kendisi de bitmişti. O yüzden hizmetliden kendisine kahve yapmasını rica etti. Kahvesi yapılıp gelince onu keyifle içti. Ardından çantasını toplayıp holdingden çıktı. Özel şoförünü çağırıp aracına bindi. Şehrin içinde yol alırken rüyasında gördüğü kızı polis aracına bindirilirken gördü. Onu görür görmez şoföre aracını durdurmasını söyledi. Ardından araçtan inip polislerin yanına gitti ve neler olduğunu sordu. Kendisi ve ailesi tanınmış olduğu için polisler hemen onu tanıdılar. Tanır tanımaz ona:

‘Salih Bey, Selma Hanım’ı duymuşsunuzdur. Aracımıza bindirdiğimiz bu zanlı onun oğlu olan Tarık’ın kafasına sert bir cisimle vurup yaralamış. Onlarda şikâyetçi olunca bizde onu alıp götürüyoruz’ dedi güler yüzle.

Salih, Selma Hanım’ın ve oğlunun ismini duyunca yüzü ekşidi. Onların nasıl bir karakterde olduğunu bildiği için kıza acıdı. O yüzden de tam olarak neler olduğunu öğrenebilmek için onların arkasından karakola gitti.

Karakola geldiği zaman onu ilk kez yakından göreceği için kalbi heyecandan küt küt atıyordu. Bu yüzden de kalbini tutup ‘Onun kim olduğunu ve nasıl biri olduğunu daha bilmiyoruz. O yüzden sakin ol’ diyordu kendi kendine.

Karakoldan içeri girdiğinde heyecandan neredeyse düşecek gibi oldu. Bu yüzden de polis memurlarından biri ona:

‘Beyefendi iyi misiniz?’ dedi. Bu soru üzerine ‘Teşekkür ederim, ben iyiyim’ dedi ve komiserin nerede olduğunu sordu. Polis memuru bunun üzerine komiserin odasını gösterdi.

Salih, gösterilen yere doğru sert adımlarla gidiyor, karşısına kimin çıkacağını bilemiyordu. Ama ne olursa olsun kızı düştüğü durumdan kurtarmaya niyetliydi, işin ucunda para olsa bile.

Komiserin odasına gelince nazikçe iki üç defa vurdu. Ardından kapıyı açıp içeriye girdi. O sıra komiser önündeki evraklarıyla ilgileniyor, içeriye kimin girdiğine bakmıyordu.

Salih, odaya girdiğinde komiserin kendisine bakmadığını görünce kendisini belli etmek için öksürdü. Bu öksürük üzerine komiser kafasını kaldırdı ve Salih’i gördü ve her ikisi de gözlerine inanamadı.

Komiser, Salih’i görür görmez ona:

‘Salih Bey, sen ha!’ dedi şaşkın bir ifadeyle. Salih’te Komiseri görünce ona:

‘Yakup, bu sen misin?’ dedi o da şaşkın bir ifadeyle.

Komiser Yakup, üzerindeki şaşkınlığı attıktan sonra oturduğu koltuktan kalkıp Salih’in yanına gelip sarıldı, uzun süre görememenin verdiği hazla.

Birbirlerine sarılıp hasret giderdikten sonra Komiser Yakup, oturması için ona yer gösterdi. Ardından ona:

‘Salih Bey, seni buraya getiren neden nedir? Anlat bana da derdini bilelim’ dedi babacan bir tavırla.

Salih, yılların verdiği hasretle Komiser Yakup’un yüzüne baktıktan sonra ona:

‘Yakup, beni bırak da kendinden bahset. Şimdiye kadar nerelerdeydin ve neden telefon açmadın’ dedi sitemkâr bir ifadeyle.

Komiser Yakup, Salih’in sitemkâr dolu sözleri üzerine utançla başını yere eğdi. Bir müddet öylece durdu. Ne diyeceğini kafasında geçirdikten sonra başını kaldırdı. Daha sonra Salih’e:

‘Ne desen haklısın Salih Bey. Sizin benim üzerimde çok hakkınız var. O yüzden ne yapsam hakkınızı ödeyemem’ dedi hüzünlü bir ifadeyle. ‘Bugünlere gelmem hep sizin yardımınızla oldu. Siz olmasaydınız, anamla beraber yok olup giderdik. Tam ümidimizi kaybetmişken siz çıkageldiniz. Bize yardım ettiniz ve düştüğümüz sıkıntılardan kurtardınız. Yıllarca anneme ve bana baktınız. Benim okuyup komiser olmama yardımcı oldunuz’ dedikten sonra sözünü şöyle sürdürdü ‘Okuldan mezun olduktan sonra atamam doğuya yapıldı. Atamam yapılınca size söyleyecektim ama annem o ara hastalandı. Annemin hastalığıyla ilgilenirken sizi arayıp durumumuzu iletmek istedim ama olmadı. O ara siz iş gezisi için yurt dışına çıkmıştınız. Bu yüzden de size ulaşamadım’ dedi hüzünlü bir ifadeyle.

Salih, annesinin ismini duyunca gözleri yaşardı. Onun az ekmeğini yememişti. Bu yüzden gözleri yaşardı.

Gözyaşlarını elleriyle sildikten sonra Komiser Yakup’a:

‘Şahika teyze nasıl? Onu uzun süredir göremediğim için çok özledim’ dedi Salih, hasret dolu bir ifadeyle.

‘Allah Teâlâ’ya şükürler olsun, annem çok iyi. Kucağına torun verdikten sonra durumu bir kat daha iyileşti ve şu an çocuğumla ilgileniyor’ dedi Komiser Yakup, güler yüzlü bir ifadeyle.

Yazan – Murat CANPOLAT

Hikayenin Bölümleri

1 2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12 13  14 15 16  17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27

 

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu