Gizemli Yolculuk Hikayesi -Mektup- 2. Kısım 8. Bölüm
Dr. Burak, sorduğu sorudan dolayı Veli’nin ağlamasına sebep olduğu için içi pişmanlık ateşiyle kavruldu. Yaptığı hatayı telafi edebilmek için ayağa kalkarak Veli’yi kucakladı ve sırtını sıvazladı. Ardından onun gözlerinin içine bakarak:
– Sorduğum sorudan dolayı sizi üzdüysem özür dilerim.
– İçim şu an o kadar dolu ki, ne diyeceğimi bilemiyorum. O yüzden biraz dinlenmek istiyorum.
Veli, konuşmasını kesip sustuğu sıra yaralı halde yatan Hasan’ın kesik kesik iniltileri duyuluyor ve kendi kendine ‘Ne oldu bana, neresi burası’ diyordu. Dr. Burak, yaralı arkadaşının sesini duyar duymaz yerinden fırladığı gibi kalktı. Arkadaşının yanına gidip onu muayene edip korkulacak bir durum olmadığını görünce tekrar geri döndü. Geri dönerken aklında Veli’nin üzüntülü hali vardı. Kim bilir anlattığından başka daha neler çekmişti ki bu kadar üzüntülüydü ve bu yüzden de anlatmak istemiyordu.
Dr. Burak, kafasındaki düşünceler ilerken yerdeki eski püskü halıyı göremedi ve ucuna takılarak yere düştü. Düştüğü yerde sedir vardı ve ayakları demirdendi. Düştüğünde kafasını sedirin ayaklarının alt kısmına vurarak kafasını kırdı. O anda, şaşkınlık içerisinde Dr. Burak’ın yere düştüğünü gören Veli, onun yere düştüğünde kafasını vurup kırması üzerine ne yapacağını bilemedi. Elleri ayakları birbirine dolandı. Kendisi her durumda soğukkanlı davranırdı, ama bu sefer öyle olmadı. Çünkü kendisini kan tutuyordu. Bu yüzden de elleri ayakları birbirine dolandı ve yüzü sapsarı kesildi. Öylece kalakalmışken annesinin sesiyle kendine geldi. Annesi ona:
– Orada ne oluyor oğul. Bu gürültü de ne, diye sesleniyordu. Annesinin sesiyle toparlanan Veli, annesine ‘yok bir şey anne’ dedikten sonra vakit kaybetmeden dışarıya çıktı. Evde düşüp kafasını kıran misafirinin kanamasını durdurmak için koşarak köyün sağlık ocağına giderek doktordan yardım istedi. Doktor, ona telaş etmemesini söyleyip çantasına gerekli malzemeleri alarak beraber Veli’nin evine vardılar. Evde doktor, Dr. Burak Bey’in kafasına üç dikiş atıp Veli’ye dönerek:
– Arkadaşınızın korkulacak bir durumu yok, dedi ve kullanılması gereken ilaçları yazarak ona, şu ilaçları alın ve üç gün boyunca sabah akşam arkadaşınızın başına sürün, dedi.
Veli, doktorun elinden reçeteyi alarak baktı, baktı, baktı. Boynu büküktü, çünkü doktorun verdiği ilaçları alacak kadar bile olsa parası yoktu. Bu yüzden ne yapacağını bilemiyordu. Parası olsa bile annesinin tedavisi için kullanıyor, ondan sonra da hiç parası kalmıyordu. Dün yine öyle olmuş, sağdan soldan toplayabildiği paralarla annesine ilaç almış ve onun tedavisini görmüştü. Bundan dolayı hiç parası kalmamıştı. Parası olmadığı için eve gelen doktorun yüzüne üzgün ve acı bir ifadeyle bakarak:
– Dr. Bey, nasıl diyeceğimi bilemiyorum, ama halimizi görüyorsun. Beş kuruş paraya muhtaç durumdayız. Hem sizin muayene paranızı hem de yaralı yatan arkadaşımın ilaç parasını alacak gücüm yok. Bu yüzden ben nasıl alayım sizin verdiğiniz ilaçları?
– Haklısın, ama bu ilaçları alamazsanız arkadaşınız iyileşemez, dedi ve düşüncelere daldı. Kendisi, her ihtiyacını giderebilirken, muayene için geldiği evde yazdığı ilaçları alacak kadar bile olsa parası olmayan insanlar vardı. Onların halini görünce içinde var olan iyilik duygusu kabardı. Arkasını dönüp cebinden para çıkaracakken odanın bir başka köşesinde yaralı halde yatan Hasan’ı gördü ve kendi kendine ‘Demek, bu evde bir değil birden fazla yaralı var’ dedi ve Hasan’a doğru yöneldi. Yerde yaralı yatan Hasan’ı muayene ettikten sonra ona da kullanılması gereken ilaçları yazdıktan sonra cebinden bir miktar para çıkardı. Tebessüm ederek boynu bükük şekilde bekleyen Veli’ye döndü. Onu omzundan babacan bir tavırla tutup elindeki parayı avucuna sıkıştırarak:
– Bak oğlum. Benim de senin kadar bir oğlum var. Bir baba ailesinin tüm ihtiyaçlarını karşıladı mı, onun mutluluğuna değecek yoktur. Sen de benim oğlum sayılırsın. O yüzden bu parayı kabul et ve benim sana yazdığım ilaçları al. Geri kalan parayla da annenin ve senin ihtiyaçlarını giderirsin.
Veli, doktorun eline sıkıştırdığı para karşısında doktora ne diyeceğini bilemedi. Hüzün ve sevinci bir arada yaşıyor gibiydi. Sevincinden garip garip hareketler yaparak ayağa kalktı. Daha sonra hızlı adımlarla, doktorun yanına yürüyüp ayaklarına kapanarak onun ellerini ayaklarını öptü.
Doktor, onlara karşı yaptığı iyilikten dolayı sevinçliydi. Her ne kadar gözyaşlarını belli etmese de, içten içe sevinçten dolayı ağlıyordu. Veli’nin, elini ayaklarını öpmesi üzerine kendini daha fazla tutamadı ve gözünden iki damla yaş düştü. Gözünden düşen yaşı göstermemek geri dönerek sildi. Ardından, Veli’ye dönerek onu yerden kaldırdı. Onun yüzüne babacan bir tavırla bakarak omzuna üç defa dokunarak:
– Tamam, yavrum önemli değil. Kim olsa aynısını yapardı, dedi ve gözyaşları içerisinde evden çıkıp gitti.
Veli, doktorun ayrılmasından sonra ona minnetler içerisinde baktı ve onu verdiği ilaçları almak için evin kapısını usulca kapadı. Eczaneye giderek doktorun verdiği ilaçları alarak geri döndüğünde annesi uyanmış oğlunu çağırmaktaydı. Veli, içeriye girdiğinde canından çok sevdiği annesinin kendisini çağırdığını duyunca elindeki ilaç dolu poşeti yere bırakarak annesine koştu. Annesi, oğlunun ayak sesini duyunca yerinden doğrulmaya çalışarak:
– Oğlum, nerelerdesin? Yoksa sesimi mi duymadın?
– Dışarı çıkmıştım anne. Onun için duymadım.
– Tamam, oğlum anladım, dedi ve ağlayarak, ah oğlum! Ayaklarım tutup, gözlerim görseydi seni böyle perişan bir halde bırakır mıydım hiç. Üstelik benim yüzümden dışarıya bile çok az çıkmak zorunda kalıyorsun.
– Sana bakmak benim için büyük bir mutluluk anne. Onun için kendini bu kadar zorlama, dedi ve annesinin ihtiyaçlarını giderip ilacını verdi. Ardından annesini doğrulduğu yerden yatağına yatırıp ellerini tuttu. Ellerinden şefkatle öpüp cebinden çıkardığı mendille annesinin gözyaşlarını sildi. Yorganı üzerine çekip uyuması için yatağının ucunda bekledi.
Annesinin başucunda bekleyip onun uyumasını sağlayan Veli, usulca kalktı. Annesini uyandırmamak için parmaklarının ucuna basa basa yürüyüp yer bıraktığı ilaç dolu poşeti aldı. İçinden aldığı ilaçları doktorun gösterdiği şekilde Dr. Burak’ın başına sürdü. Onun bakımını yaptıktan sonra ilaç poşetini tekrar eline aldı ve Hasan’a doğru yöneldi. Onun başındaki sargıları çıkarıp onunda bakımını yaparak temiz sargı sardı.
Hikayenin 1. Kısım Bölümlerini Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 1. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 2. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 4. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 5. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 6. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 7. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 8. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 9. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 10. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 11. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 12. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 13. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 14. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 15. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 16. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 17. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 18. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 19. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Kısım 20. Bölümünü Okumak İçin TIKLAYINIZ