“Uzay Oyunları” Hikayesi 10. Bölüm
Artık yarışmanın zamanı gelip çatmıştı. Yarışmacılar her bir rakibinin yarışmadan çekilmesi için birbirlerini sinirlendirmeye çalışıyorlardı. Zira yarışmada sinirlerine hâkim olamayıp kavga edenler yarışmadan diskalifiye ediliyorlardı.
İlk yarışma araba yarışıydı. Bu yarışmada on yarışmacı vardı. Bu yarışma normal araba yarışı değil de elektronik arabalarla ve uzaktan kumandalarla yapılacaktı.
Bütün yarışçılar hazırlanmış yarışmanın başlama saatini bekliyorlardı. Başlama saatlerini ve oyunları yönetecek olan, iki gezegenden bağımsız başka bir gezegende yaşayan ve bu oyunları yazan kişiler yönetecekti.
Başlama düdüğünü çalacak olan kişi bastonunu yere vura vura geliyordu. Bu oyunun başlama düdüğüydü. Bu takırtıları duyan bütün oyuncular hızla oyuna başladı.
Oyunun ilk çeyreğine gelinmişti. Oyunun birinci olarak götüren Sirius B oyuncularıydı. Uzay oyunları sakinleri ise ortalardaydı.
Yarışmanın son çeyreğine geldiğinde Sirius B gezegeni oyuncuları birinciliklerini sürdürüyorlardı. Uzay oyunları sakinleri ise hemen onların arkasındaydı.
Yarışmanın son anları çekişmeli geçiyordu. Uzay oyunları sakinleri neredeyse birinci duruma gelmek üzereydiler. Bu arada oyunları sabote etmek isteyenler çıkıyor, bazı oyuncuların saf dışı kalmalarına sebep oluyorlardı.
Oyunun bitmesine bir saat kalmıştı. Sirius B gezegeni oyuncuları ve Uzay Oyunları sakinlerinden başka bir kimse kalmamıştı.
Sirius B gezegeni oyuncuları rakibini saf dışı bırakmak için yaptığı her hamleyi Uzay Oyunları sakinleri savuşturuyor oyundan kopmamak için her şeyi yapıyorlardı.
Nihayet ilk oyun bitti. Ama kimin kazandığı belli değildi. Çünkü oyunu aynı anda bitirmişlerdi. Kimin birinci olarak bitirdiğini ancak kameralar belirleyebilirdi.
Yarışmacıların dinlenip kendilerine gelmeleri için kameraların izlenmesi ertesi güne bırakıldı.
*******
Yam, sürgün bölgesine geldiği ilk günden beri taş kırıyordu. Sadece o değil oradaki bütün mahkûmlar onunla beraber taş kırıyorlardı. O dâhil herkesin elleri yara bere içerisindeydi. Bundan dolayı ellerine bez bağlamışlardı.
On dakika dinlenme molaları vardı. Bu dinlenme molalarında mahkûmlar birbirleriyle kaynaşmaya çalışıyordu ama yine de kavga gürültü eksik olmuyordu. Bu arada başlarında bekleyen gardiyanlar onlara öyle acımasız davranıyorlardı ki bunlara dayanamayıp ölenler oluyordu. Ölmeseler bile sonunda idam edilip yaşadığı hayatları son buluyordu.
Kuvan Bölgesine sürülen Yam, başına gelecekleri biliyordu. O yüzden tez zamanda bir çare bulmalıydı. Düşündü, düşündü sonunda diğer mahkûmları örgütleyip oradan kaçmakta buldu. Bunun için ilk önce beraber kaldığı koğuş arkadaşına meramını anlattı. Koğuş arkadaşı Dam, onu dinledikten sonra ilk başta kabul etmedi. Ama sonradan onun haklı olduğuna kanaat getirdi.
Ona katılmakta ne zarar görebilirdi ki. Ona katılsa veya katılmasa bile ölecekti. Çünkü kendisi oranın havasından dolayı kanser hastalığına yakalanmıştı. Ayrıca yakında idam edilecekti. Bu yüzdem Yam’ın isteğini kabul etti.
Dam ve Yam, birlikte karar aldıktan sonra diğer mahkûmları da kendilerine çekmek için her şeyi denediler ve sonunda onları da ikna etmeyi başardılar.
İsyan edip oradan kaçacakları gün uzay oyunlarının yapılacağı son gününe denk geliyordu.
Kaçma planlarını iyi yapmalıydılar. Eğer kaçma planları başarılı olmazsa bu onlar için çok daha zor günlerin geleceğinin habercisi olabilirdi. O yüzden planlarının başarılı olması için günlerce çalıştılar.