Bilim Kurgu Hikayesi; DID “Var Oluş – İlk Cinayet” 2. Bölüm
1.Sezon 2. Bölüm
DID
Ali’nin babasının bir bilgisayar tamirci dükkânı vardır. Ali bu sabah dükkâna uğrayıp babasının tamir edemeyip çözemediği bir sorunu çözdü. Bu arada çayını hızlı hızlı içip simidini eline alıp dükkândan çıkmak üzereyken babası ona “sağ ol evlat “ dedi. Bunu o kadar derinden söyledi ki Ali babasına döndü ona sıkıca sarıldı.
ALİ – “Ne zamandır baba oğul içmiyoruz. Ne dersin bir hafta sonu kaçamak yapalım mı? Belki evdekiler de bizsiz bir gece rahat eder.”
Ali’nin Babası – “Anneni bilmem ama kardeşin sensiz kesin bir rahat nefes alır.” Birlikte gülüşerek mutlu bir şekilde ayrıldılar.
Haluk o sabah hastanede. Geceden bu yana acil koridorun da bekliyor. Sema’ya geç geleceğini hatta ne zaman geleceğini bilmediği bir mesaj attı. Sema mesajı alınca hemen Haluk’u geri aradı.
Sema – “ Haluk bir sorun mu var?”
Haluk – “ Bilmiyorum kimse bir şey söylemiyor. Öyle acilde bekliyorum.”
Sema – “ Hastanede misin? Yine mi? Yapabileceğim bir şey var mı?”
Haluk – “ Yok canım sağ ol.”
Sema – “ Tamam ben günlük kontrolleri yapıp hemen geleceğim.”
Haluk yok gerek yok dese de Sema tüm kontrolleri yaptı. İşini bitirip odasından çıkmak üzereyken bir bayan eleman gelip son dakika bir şeyler imzalattı. Haluk hala hastane acil koridorunda beklemekteydi. Oturuyordu fakat sıkıntılıydı. Ellerini bacaklarının arasına almış sağ bacağı öyle zıp zıp zıplıyordu. Sema elinde iki kahve Haluk’un yanına geldi.
Sema – “Bir gelişme var mı?”
Haluk – “Hayır yok ama kötü bir şeyde yok. Yoktur herhalde. Olsa söylerlerdi şimdiye. Bu da iyi bir şey değil mi?”
Sema – “Evet canım sakın üzülme. Hatırlasana biz koridorlarda kaç günlerce bekledik. Yine hep beraber çıktık. Yine çıkacağız.” Tam bu sıra acil kapısından doktor bir bey geldi.
Doktor – “Haluk Bey merak etmeyin. Her şey yolunda. Sadece Rota virüsü kapmış. Şimdi kontrol altında. Akşama çıkarabilirsiniz.” Sema ve Haluk çok mutlu bir şekilde birbirlerine sarıldılar. Onlar yıllardır birbirlerini tanıyan dostlardı.
Haluk ve Sema gecenin geç vaktinde hastalarını yatırıp odanın kapısını sessizce kapatıp. Büyük bir binadan çıktılar. Binanın adının ne olduğu tam okunamıyordu.
Haluk – “ Sema çok teşekkür ederim. Yine en kötü zamanımda sen vardın yanımda.”
Sema – “ Çünkü başka dostlar edinirsen bana ihanet olarak algılarım haberin olsun. Ama yine de yanında birini görmek iyi olurdu.”
Haluk – “ Seni evine bırakayım. Ziya’ya ne derim sonra.”
Sema – “ Gerek yok Ziya beni alacak. Ah geldi bile.” Ziya Yani Sema’nın kocası araçtan inmeden camı açtı ve Haluk’a öyle üsten bir geçmiş olsun dedi ve Sema ile araçları ile son gaz gittiler.
Sema ve Ziya evlerinde çok büyük tartıştılar. Sema Ziya’dan boşanmak istiyordu. Ziya ise bunun sebebi Haluk mu? Onun için mi Haluk’a bu kadar yakın iken kendinden uzak diye soruyordu. Neden Ona soğuk davrandığını, neden boşanmak istediğini boşanırsa ona ve ailesine zarar vereceği konusunda tartıştılar. Sonra Ziya Sema’ya zorla sahip olmaya çalıştı. Sema istemedi. Böyle anlaşmadıklarını evli gibi davranıp sadece bir evi paylaşma konusunda anlaştıklarından bahsetti. Ama Ziya Sema’yı dinlemedi ve ona zorla sahip oldu.
Vakit gece yarısını çoktan geçmiş bir saatti. DID uyku moduna geçmişti. Oda karanlık ve tek başınaydı. Stajyer ilkbaharın etkisiyle artık hovardalık için zamanını dışarıda daha çok geçiriyordu. Birden otomatik kapı açıldı ve sensör ile odayı aydınlatan ışık birden yandı. DID bile uyandı, ekranı aydınlandı. İçeriye giren Sema’ydı. İçten kapı otomatiğini kapattı ve daha sonra köşe koltuğun altını açarak alttan yastık ve bir örtü çıkardı. Örtüyü serip yastığı kabartıp koltuğa attıktan sonra oturdu. O ince narin ayaklarındaki uzun topuklu ayakkabılarını çıkardı ve ayaklarını az ovalayıp koltuğa uzandı.
DID kameradan her şeyi gördü fakat gece ışığı olduğu için Sema’nın yüzünün halini net göremedi. Bu ilk defa oluyordu. Sema ilk defa gece gelmiş ve laboratuvar da kalmıştı. Hareket olamadığı için sensörlü ışık söndü. DID ekranını kapattı. Karanlığı Sema’nın cep telefonunun sesi doldurdu. Sema birkaç kez çalan telefonunu baş uçunda yerde duran çantasından çıkardı ve sessize aldı. Hiç yataktan kalkmadan. Sabahın ilk ışıkları ile Sabahat otomatik kapıyı çaldı. Kapının vurulma sesi ile Sema ve DID uyandı. Sema ayakkabılarını tam giymeden uyku sersemi kapıyı açtı. Sabahat içeri girip.
Sabahat – “ Sema Hanım eşiniz size ulaşamamış. Arka tarafta sizi bekliyormuş” Sema hemen ayakkabılarını olduğu yerde girdi ve çantasını almadan dışarı çıktı.
Sabahat – “ DID neler oluyor?” DID Sabahat’ den de şakın bir şey bilmediğini söyledi. Sabahat sabah temizliğine koyuldu ve her zamanki gibi camları açmakla başladı.
Bu sırada DID güvenlik kamaralarını taradı ve arka tarafa bakan kameraları buldu. Daha sonra Sema’yı net gördüğü kameraya odaklandı. Arabasına yaslanmış orta boylarda hafif saçları aklaşmış, Sema yaşlarında bir adam ile Sema tartışıyordu.
Konuşmaları sesli kamera olmadığı için duyamıyordu fakat adam bir an Semanın sağ bileğini sıkıca tutunca DID ters bir durum olduğunu anladı. Görüntüleri her zamanki gizli dosyasına kaydetti. Sonra adamın en net fotoğrafını güvenlik kamarası bilgisayarına tarattırdı.
Güvenlik kamerası tanımayınca insan kaynakları bilgisayarına tarattırdı. Yine sonuç alamadı. Fakat insan kaynakları bilgisayarı DID’e ana server’a gitmesini söyledi. “Ana server mı? O da neydi” İnsan kaynakları bilgisayarı “nasıl yani sen ana surver’a bağlı değil misin ?” deyince cevabında “hayır” olduğunu anladı ve ana server’a gitmesi için ona yol gösterdi.
DID çok heyecanlanmıştı. Gittiği yer her zamankinden daha büyük işlemlerin olduğu bir yerdi. Kendini tanıttı uzun rakamlardan oluşan IP numarasını söyledi. Sonra Sema’nın tartıştığı adamın resmini taratmak istedi. Fakat ana server DID’i tanımıyordu. IP numarası ona bağlı değildi. DID bulunduğu kat ve odayı söyleyince ana server “sen şu çok gizli proje misin? Senin bana bağlanman yasak” DID anlamamıştı. Çok gizli bir proje olmak neydi bilmiyordu. Ana server’a derdini anlattı. Sema’nın başına gelenler önemliydi. Sema ana server içinde önemliydi. Çünkü onun kurulmasında Sema’nın çok önemi vardı. DID’e yardım etme sözü verdi.
DID laboratuvara geri döndü yani işlemcisine. Çok gizli proje ne demek onu araştırdı. Sonra Haluk’un e-postalarına tekrar baktı. Kendi hakkındaki tüm e-postaları ve raporları okudu. Ve nihayet sonunda ne kadar önemli olduğunu hatta bir insan bedenine sahip olabileceğini öğrendi. Çok ama çok sevindi. Sabahat annesini çağırdı sevincini paylaşıp insan bedenine sahip olacağını söylemek için. Tam Sabahat içeri girmişti ki, tüm ekip üzgün içeri girdiler.
Ferhat yine çok yoğun bir program yükledi. Bu sefer Tuana’ ya sorun çıkarsa yapması gerekli olanları öğretti ve o gece ilk kez Tuana nöbete kaldı. DID çok mutluydu. İlk kez Tuana ile baş başa kalacaktı. Onunla konuşamasa da sadece ona bakmak onun için çok farklı bir deneyimdi. Sakin bir akşam oldu. Hiç sorun çıkmadı. Çünkü DID Tuana için bütün sorunları halletti. Tuana sakin sakin kitap okuyordu. Kahramanımız iç sesi ile “yeni kitaba başlamışız. Diğeri ne oldu acaba. Yoksa yine sıkılıp yarım mı bıraktı. Hep söylüyorum. Bu kızın odaklanma sorunu var. Bak yine kitabı bırakıp benimle uğraşacak. Ne yapmaya çalışıyor. Bakalım, canım benim, ben olmasam sen ne yapacaksın bu şaşkınlıkla bilmem ki. O öyle mi yazılır” Tuana kodlar giriyordur ve bir sürü bug alır.
Neyse ki DID bu işleri iyi biliyordur artık. Tuana’nın cep telefonu çalar. Görüntülü arama. Arayan Tuana’nın annesi. Telefon açılır açılmaz annesi sinirli bir şekilde başlar konuşmaya.
Tuana’nın Annesi – “Tuana neredesin bakayım sen? Laboratuvarda nöbet dedin ama ben hiç inanmadım. Hemen etrafı göster bana” Tuana etrafı gösterir annesine ama annesi ikna olmaz bir türlü. Tuana’ ya hakaretler eder. Ona hiç hak etmediği şeyler söyler. Tuana ne kadar kendini savunmaya çalışsa da nafile. Annesi tekrar sık sık görüntülü arayacağını söyler ve telefonu kapatır. Tuana telefonu elinden fırlatır atar ve artık ayakta titreyerek zor durmaktadır. Hemen köşe koltuğa oturur ve ağlamaya devam eder. Sanki bir sinir boşalması yaşıyordur. Kahramanımız çok ama çok üzülür. Ama hiçbir şey yapamaz. Tuana ağlamaktan bitap koltuğa öyle kıvrılıp yatar. Kahramanımız Tuana’nın uyuması ile biraz rahatlar.
DID – “Tuana aşkım keşke şimdi sana sımsıkı sarılıp ağlama diyebilsem. Senin tüm dertlerine çare olabilsem. Sana biraz klasik müzik iyi gelir biliyorum. Şu klimayı da biraz açalım. Üşüme. Ne yapayım şimdilik bu geliyor elimden. Kalksam şu ayak uçunda duran battaniyeyi örterdim üzerini ama maalesef” Evet ne yazık ki kahramanımız ona dokunamıyor onun için hiçbir şey yapamıyordu. Tuana’nın annesi çok farklı bir kadındı. Hiçbir şeyden mutlu olmayan sürekli sorun ve kavga çıkaran bir kadındı. Babası Devlet memuruydu. Vergi dairesinde müdür yardımcısıydı. Aynı pozisyondaki arkadaşları çoktan farklı yollar ile köşeyi dönmüş fakat kendi dürüstlüğünden asla ödün vermemişti. Karısına rağmen. Çünkü eşi yani Tuana’nın annesini mutlu etmek çok zordu. Sürekli başkalarının zenginliğinden başka memurların başarı ile yaptıklarını zannettiği zenginliklerinden gem vurup kocasını ve kızını sürekli aşağılardı.
Ali o gece yine evinde kardeşi ile tartışıyor. Çünkü üniversite hazırlık test sonuçları düşük gelmiş. Ona yeni bir test kitabı verir. Sonra odadan çıkar. Kapıda annesi beklemektedir. Birbirlerine sarılırlar. Annesi kardeşinin çok üzerine gittiğini söyler. Ama Ali bunu kabul etmez. Sonra birlikte Ali’nin odasına girerler. Orada bir kadın fotosuna bakarlar. Bu Ali’nin gerçek anne fotosudur. Annesi kız kardeşinin doğumunda ölmüştür. Hamile iken tek hayalinin kızının okuyup iyi bir meslek sahibi olmasını istemesidir. Ali bu geçmiş hayali hatırlar. Hatırasında annesi Ali’yi sever Ali’nin zeki olduğundan ve büyüyünce kardeşini okutacağından bahseder. Ali hatırayı şimdiki annesine anlatır. Aslında bunu defalarca anlatmıştır. Fakat ağlaya ağlaya tekrar anlatır.
Ferhat barmen arkadaşı ile başka bir barda çalışan garson ve barmene küpeyi gösterip bu küpeyi daha önce görüp görmediklerini soruyorlar. Kimse bilmiyor. Yine içiyor. Barmen arkadaşı onu evlerine götürüp yatağına yatırıyor. Birlikte yaşıyorlar. Ama ev arkadaşı olarak. Barmen odasına giderken koridorda duran ve Ferhat ile çekilmiş çeşitli yaşlardaki fotolarına bakıyor. Onlar yetimhaneden beri arkadaş.
Sabah herkes işinin başında. Ferhat akşamdan kalmış ama belli etmemeye çalışıyor. Kahvaltı için çay dolduruyor. Ali simitleri hazırlıyor. Tuana giyinme odasından yeni çıkıyor. Sabahat DID’in ekranını siliyor. Haluk ve Sema üzgün bir şekilde laboratuvar odasına giriyor.
Haluk – “ Sabahat Hanım, lütfen işinizi bırakın”
Sabahat – “Neden hocam?”
Haluk – “Proje iptal oldu, 3 yıllık emeklerimiz boşa gitti. Devlet tüm ödenekleri kesti”
DID – “Fişimi çekecekler anne. Sabahat anne, hayır onlara engel ol hemen. Ben ödenek ayalarım” Haluk tam terminalin başında kapatma protokollerini girmeye başlamıştı ki.
DID – “ Hadi Sabahat anne anlat onlara” Sabahat hemen Haluk’un ellerine yapıştı.
Sabahat – “Hayır durun hocam ne olur durun. O bizi duyuyor görüyor, bizimle konuşuyor. Ama siz onu duymuyorsunuz” Haluk dahil herkes tebessüm ile güldü.
Sema – “Sabahat Hanım, lütfen bu bizim işimiz lütfen karışmayın”
DID – “Hadi söyle onlara” der ve dıd dıd dıd sesleri arka arka duyulur. DID ışıkları kapatıp açar ama kimse anlamaz.
Sabahat – “Bakın DID size anlatmaya çalışıyor”
FERHAT – “Zaten bu komutları biliyor”
Haluk – “Ama ona ışıkları söndür yak demedik” Işıklar tekrar yanar söner.
DID – “Sabahat annem evet dediğimi ve onun için lambaların yanıp söndüğümü söyle” Sabahat tercüme etti. Tüm ekip DID’in başına toplandı. Yanaştılar, yanaştılar.
DID – “ Bunaldım, uzaklaşın biraz.” Sabahat tercüme etti.
Tuana – “Gerçek mi bu?”
DID – “ Ona söyle annecim yaptığı diyet onun bünyesine uygun değil. Yanlış besleniyor, ( dıd dıd ses efekti Sabahat tercüme etti. Haluk dahil herkes şaşkın.
DID – “Ne yapayım yani kalkayım mı? Of olmuyor kımıldayamıyorum, (dıd dıd ses efekti Sabahat tercüme eder)
DID – “Sabahat anne söyle Haluk’a, hani bana her seferinde kızıyor ya, daha bir kahveyi bile doğru yapamıyorsun diye. Aslında ben biliyorum şekerli kahve yapmasını. Ama Haluk Checkup sonuçlarını e-postasında bakarken görmüştüm. Diyabet oranı yüksek kolesterolü de. Süt tozu kolesterolü arttırır. O yüzden ona kahveyi şekersiz ve süt tozsuz yapıyordum” Haluk, Sabahat tercümeyi yapınca sandalyeyi çekti ve DID’in önüne oturdu. Sağ elini başına yasladı. Şaşkın fakat mutluydu.
Haluk – “Devam et” DID anlattı Sabahat tercüme etti. Konuşurken arkadan dıd dıd dıd sesleri kısık kısık duyuluyordu.
Sabahat – “Öncelikle şu tekerlekli sandalyenin sesi kulaklarıma zarar veriyor. Kapıyı aç, kapıyı kapat, kahve yap, klimayı aç. Çok soğuk oldu, çok sıcak oldu. Bir türlü memnun edemiyorum sizleri. Hiç kibarca lütfen kapıyı aç, teşekkür ederim yok. Siz beni bunları yapmam için mi sürekli kod yazıp programlıyorsunuz?” Sabahat tercümeyi bitirdi. Herkes sessiz.
DID – “Sabahat anne söyle onlara yanıma yaklaşsınlar” Herkesin gözü DID’in ekranında bir Word dosya açılır. Ekranda (MERHABA BEN DID SİZİ SEVİYORUM) yazar. Çıt yok uzun bir sessizlik.
Haluk – “Tamam, tamam işte bu. Başlıyoruz gençler. Bir dakika Sabahat Hanım. Nasıl oluyor da bunca ay belki yıldır biz DID’i duymuyoruz anlamıyoruz da sen yani nasıl duyabiliyorsun? Sabahat çok heyecanlandı. Panikledi, telaşlandı. Elleri ayaklarına dolaştı.
Sabahat – “Küçük yaşlarda epilepsi hastalığı geçirmiştim hocam. Doktorlar beynime epilepsi ataklarını engelleyen ve beynime belli dozda elektrik akımı yollayan Epistop işlemi uyguladılar. O sinyaller ile DID’in sinyalleri aynıymış, öyle anlattı DID. Onun için onu duyup onunla konuşabiliyormuşum. DID araştırdı” Bir hafta sonra Haluk hemen rapor verir üstlerine. Ödenek alınır. Projeye devam ve tüm ekip harı harıl çalışırken DID onları tavan kamerasından izler. DID ve ekip çok mutludur. Her başları sıkıştıklarında Sabahat’i çağırıp tercüman olmasını isterler. Şimdi daha azimlidirler. Ferhat artık DID’e bir şeyler yazarken sorar, porno da izlemez. Sema hep hali hatırını sorar . Ali artık Ankara müzikleri dışında DID’in sevdiği şarkıları da çalar. Tüm ekip DID’in sesli konuşabilmesi için bir yazılım üzerinde çalışır.
Büyük gün gelmiştir. Bugün ses telleri (hoparlörler) takılıp test edilecek. İlk kez DID’in sesi duyulacak. Ayrıca laboratuvardakilerin göz hizasında hareketli bir webcam. Herkes DID’in başında Sabahat’te. Ali hoparlör ve mikrofonu taktı. Ferhat programlamayı yaptı. Tuana webcam görüntüsünü ayarladı. Her şey hazır herkes birbirlerine baktı. Kim önce konuşacak diye. Haluk Sabahat’e başla, konuş diye işaret verdi.
Sabahat – “DID merhaba beni duyuyor musun? ,,
DID – “Merhaba anne… Ne? Bu da ne? Hayır, durun durun. Bu ses benim değil. Aaaa sevinmeyin hemen. Haluk bey lütfen bana başka ses seçebilir miyiz lütfen? Herkes sevinçten havalara uçar Haluk bile.
Haluk – “Niye DID sorun ne?
DID – “Sorun ne mi? Bu benim sesim olamaz! Sabahat anne lütfen açıkla”
Sabahat – “Haluk hocam, DID erkek bu kadın sesi”
DID – “Hey herkes niye suskun yine? Biriniz değiştirin şu sesi. Yok tamam ben yapıyorum. Bana bir dakika verin. Hepinize merhaba. Hepiniz çok iyi görünüyorsunuz. Sesiniz hafızamda olduğu için hepinizi tanıyabiliyorum. Nasıl? sevdiniz mi sesimi?”
Haluk – “Bir dakika bir dakika sen şimdi kendinin cinsiyetine ve ses tonuna mı karar verdin? Değiştirdin ve daha önce seslerimizi hafızana mı kaydettin? Yani sen bizi daha önceden dinleyip tanıdın. Bu şahane bir şey, mükemmel bunu kutlamalıyız”
DID – “O hayır inanmıyorum yine mi şamata? Laboratuvarda parti var. Her taraf süslendi. Süslemeye Haluk ve Sema katılmadı. Onlar sadece konuk. Stajyer bile parti şapkası takmış. Sekiz kişilik mini bir parti. Keşke DID’ de dans edebilseydi.
O günlerde projenin iyi gitmesi, DID’in bunları nasıl yapabildiği noktasından onları uzaklaştırdı. Bu da DID’e daha çok güç ve yaptıklarının doğru olduğu fikrini ve hakkını verdi. Ayrıca Wifi bağlantısı ve sınırsız erişim hakkı. Onlar kadar DID’ de geliştirdi kendini. Herkes DID ile daha çok ilgileniyor. E-postaları sesli okuma görevi de onda. Önce Haluk’un e-postaları.
DID – “Bugün sadece bir e-posta var. Trafik cezası, Haluk yine aşırı hızdan ceza yemişsin. Radar fır dönmüş. Lütfen dikkat et. Yoksa sana hız sabitleyici taktırmak zorunda kalacağım. Sema Hanımefendi, bugün henüz bir e-posta yok. Ferhat’ın e-mailine geçiyorum. Gönderen Zeynep, Seni şerefsiz” Ferhat telaşlı bir şekilde sesini kapatmak istese de DID’in engel olamaz.
Ferhat – “Okuma sus sus tamam okuma”
DID – “Yav…k telefonlarıma, mesajlarıma dönmüyorsun neden? Yoksa başka birilerini mi buldun? P..ç!” Herkes güler ama DID daha fazla. Ferhat sinirlenir çünkü tüm engellerine rağmen DID mesajı okumuştur. Ama sonra o da umursamaz ve gülmeye başlar. Ferhat’a “p..ç” demesinin bir nedeni vardır aslında.
Kötüde bir tabir olsa bu maalesef ki Ferhat’ın babasının kim olduğu belli değildir. Annesi aslında gazinolarda çalışan bir kader kurbanı bayandır. Kim olduğu, nasıl ve niçin böyle bir mesleği olduğu bilinmez.
Çünkü annesi onu bir cami avlusuna daha üç günlük bebek iken bırakmış. Bıraktığı notta sadece bu bilgiler yazmıştı ve bir de tek bir altın küpe. Ferhat yetimhanede devlet tarafından büyütülmüş ve okutulmuştu. Ferhat devlete onu bakıp büyüttüğü için derinden bağlıydı. E-postayı yazan kız arkadaşına içkili olduğu bir akşam hayatını anlatmıştı. Fakat Ferhat’ın bağlanma sorunu vardı. Hiçbir kızla birkaç seferden başka buluşmazdı. Kız arkadaşı arkadaşlıklarını biraz fazla ciddiye almış ve Ferhat onu aramayınca böyle onu derininden vurmuştu.
DID’in yaptıkları sadece bunlar değil ama devlet sırlarını anlatmamız doğru olmaz.
DID ana server’dan gelen Sema’nın tartıştığı adamın dosyalarına baktı. O adam Semanın 5 yıllık kocasıydı. Ana server DID’e Sema’nın kocasının bazı fotoğraflarını göndermişti. Bu fotoğraflarda görüşmemesi gerekli kişilerden para alırken resmi vardı. Sema’nın kocası narkotikte komiser idi ve baş komiser olmasına az kalmıştı. Görüştüğü kişiler uyuşturucu baronlarının adamlarıydı. Devlet yakalamaya çalışıyor fakat baskınlar bir türlü hedeflendiği gibi olmuyordu. Çünkü kocası ispiyonculuk yapıyor ve bunun karşılığında para alıyordu. O parayı da sür..klerle yiyordu. Dosyada bu bilgiler vardı. DID Sema ile ilk yalnız kaldığında bu bilgileri bir dost mesajı ile gönderdi. Sema gelen mesaj karşısında sıkı bir küfür savurdu sonra. Kocasının illegal işlerinden şüpheleniyordu ama nasıl ispat edeceğini bir türlü bilmiyordu.
Sema – “DID pardon”
DID – “Rahat olun hocam hayırdır?”
Sema – “Yok bir şey önemli değil öylesine mesaj işte.”
DID iç sesi ile “Kimi kandırıyorsun hoca? Ama sen ne diyorsan o olsun. Yazdığım mesaja bak ya: güvenilir bir dost diyor ki, bunlarla kocanı tehdit edebilirsin. Ayrılmak istediğini eğer onu rahatsız edersen tüm bunları Polis Teşkilatına e-posta atacağını yaz. Herhalde, ömrünün geri kalanını hapiste geçirmek istemez. Merak etme, ben konuşurken gerekli önlemleri alacağım. Bana ulaşmaya çalışma, ulaşamazsın” Sema mesaj atan numarayı geri aradı ama duyduğu ses meşgul sessiydi. Bir an DID’e sen misin der gibi baktı ama sonra vazgeçti. Bir ay sonra mahkeme salonunda Sema ve kocası boşanır el sıkışıp mahkemeden ayrılırlar. Sema hiçbir sorun ile karşılaşmaz. Artık özgür ve daha mutlu bir kadındır.
DID bugün bugüne kadar ki en büyük devlet görevini yaptı. Çok önemli bir yolcumun çok önemli bir günde uçtuğu uçağın bazı bilgilerini saklaması istendi onu başarı ile yaptı. Haluk bu başarısından dolayı DID’e yeni bir virüs koruma paketi alarak tebrik etti. DID’te ona bu şarkı ile teşekkür etti.
Yaparım bilirsin, Deliyim gözü kara deliyim
Yakarım Roma’yı da yakarım ben,
Bulurum seni yine bulurum
Olurum yine senin olurum, Deliyim gözü kara deliyim
Yakarım Roma’yı da yakarım ben, Bulurum seni yine bulurum,
Olurum yine senin olurum…
Haluk’un yüzü güldü. Keşke her şey öyle kalsaydı. Dost olarak.
Ülkenin en büyük veri tabanında araştırmacı olarak çalışan Koray Bey gece yarısı bazı sinyallerin diğerleri ile çakışıp karşılıklı olarak sinyalleştiklerini fark eder. Zaten yaptığı araştırma bu yöndedir. Koray, bilgisayar dahil tüm elektronik cihazların kendi aralarında iletişim kurduğuna inanır. Bu konuda birçok çalışma yapmış ve tez hazırlamıştır. Bizim bile ara sıra duyduğumuz şu dıd sesi gibi var ya onun gibi duyamadığımız küçük sesleri de takip eder. Ve bizim DID ile merkez bankası arasındaki görüşmeyi fark eder ama çözemez. Sonra bakar ki o sinyallerin geldiği saniyede, hatta saliselerde başka banka serverları da bizim DID ile iletişimdedir. IP numarası bilgisayardan taratır ve Haluk’un bilgilerine ulaşır. IP numaraları ve ses kayıtları ile elinde Haluk’a gelir ve ofisinde görüşürler. Koray esmer epey kısa boylu şişman bir kişiliktir. Biraz asosyaldir. Tüm günü server odasında hatta geceleri de orada kalır. Koray çok heyecanlı ve sesi titreyerek Haluk’a küçük öğretim görevlisi odasında ziyaret ederek olayı anlatır.
Haluk – “Dediğim gibi Karay Bey. Koray’dı değil mi? Bu IP üzerinden para transferi dahil birçok şey yapıyoruz. Onun için çakışmalar normal. Ama ses kaydının bir örneğini verirseniz. Çünkü bu iletişimi çözebilecek bir şeyler belki yapabiliriz. Ama söz veremem,
Koray – “Tabii ki buyurun lütfen bana haber verin. Ben bu konuda çok çalışma yaptım. Belki yardımlarınız bana yardımcı olur” CD’yi uzatan Koray el sıkışarak oradan ayrılır. Haluk aynı gün Sabahat’e sesleri dinletir. Sabahat korkar DID ile arasındaki para ve yardım mevzusu gizlidir.
Sabahat – “Hocam ses kaydında çok konuşma var. Konuşmaları ayırt edemem ben. Ben cahil bir kadınım. Hem temizlemem gereken çok oda var. DID tamam ama başka seslerin konuştuğu dili anlamıyorum” Telaşla odadan çıkar ve laboratuvarın bulunduğu binanın ana server odasına gider. Orada da bir sürü DID gibi farklı bilgisayar sesi vardır. Yüksek sesle bağırır.
Sabahat – “Hepiniz susun ve beni dinleyin!” Tüm ses kesilir. Çıt yok. Tabii ki laboratuvarın bulunduğu binada yapay zekâ bilgisayar ile çalışan her şey durur. Asansör, havalandırma, elektrik sistemi… Ama jeneratör hemen devreye girer. Çünkü o mazot ile çalışmaktadır.
Sabahat – “Sizleri dinleyen biri var. Ülkedeki tüm sistemlerin dinlendiği bir yer. Ben şimdi DID’in yanına gitsem Haluk takip edebilir. DID dahil herkes dikkatli olsun” Sözleri biter bitmez yoğun bir ses trafiği tüm ülkede dolaşır. DID Sabahat’in artık akıllı olan telefonuna” teşekkür ederiz annecim. Notunu aldık merak etme” yazan mesaj gönderir.
Koray gece yine iz peşindedir çalışma yaptığı server odasında. Önce birkaç saniye tam bir sessizlik olur. Sonra sunuculardan kulakları çınlatıp insanın beynini kemiren sesler gelir. Koray bağırır, “Susun, susun, susun!” İki eliyle kulaklarını kapatsa da sesin vermiş olduğu rahatsızlıkla odadan kaçar. O sırada geldiği asansör önünde durur ve kulaklarındaki çınlamalardan delirmişçesine, açılan asansörün kapısından içeri kontrolsüzce atlar. Ancak asansör kabini yerinde yoktur ama olmaması gereken şey olmuş ve kapı açılmıştır. Koray yirminci kattan beşinci katta duran asansörün üstüne düşerek ölür.
Yazar – İkbal Erdem
1.Sezon 2. Bölüm Sonu
Hikayenin 1. Bölümü İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Bölümü İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 3. Bölümü İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 4. Bölümü İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 5. Bölümü İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 6. Bölümü İçin TIKLAYINIZ
Kizim nerede diye hikayenizi okudum cok güzel ama sonu cok merak edici olmuş sonunda gercekten Melekin ruhu gelip annesini görmeye geldi sandim tabiki bu benim yorumum siz nasil düşûndüniz cok merak ediyorum ☺ Merakimi mazur görûn bir şeý sormak istiyorum.Sor derseniz sorarim.Sevgilerimle…
Tabii ki sorabilirsin. Ben sonunda okuyucu ve izleyiciler neyin olmasını arzu ederlerse kendilerini o sonda bulsun istedim. Yani gerçekte kızı var ama iyi mi sakladı. Yoksa her şey bir evat da duyulan özlemden hayal miydi. Sen ve senin gibi okuyucu ve izleyicinin hayal ettiği son sondur.
Teşşekür ederim.Yani bende küçük hayatyma dair şeýler yazmayi seviyorum.Ama hic bir yazdiğim şeyin devami gelmiyor yazamiyorum bide cok bilim kurgu aksiyon dolu ruyalar göruyorum onuda hikaye gibi yazmak istiyorum olumuyor.Sizi merak ediyorum nasil yaziyorsunuz size ne ilham veriyor fikirleriniz gûzel.Bide son şeý did’in zaman geliyor.Biraz caninizi siktiysam cok soru verdiysem kusura bakmayin.Sevgilerimle…
Teşşekür ederim.Yani bende küçük hayatyma dair şeýler yazmayi seviyorum.Ama hic bir yazdiğim şeyin devami gelmiyor yazamiyorum bide cok bilim kurgu aksiyon dolu ruyalar göruyorum onuda hikaye gibi yazmak istiyorum olumuyor.Sizi merak ediyorum nasil yaziyorsunuz size ne ilham veriyor fikirleriniz gûzel.Bide son şeý did’in devami ne zaman geliyor.Biraz caninizi siktiysam cok soru sorduysam kusura bakmayin.Korku hikayelerini yazabilirsiniz bence cok guzel fikirleriniz var.Ilk okuycun ben olurum. cinli ruhlu tuaf yaratiklari kullanabilirsiniz bence onu basaricagina eminim Sevgilerimle…
Sevgili Gül,
Hiç çekinmeden soru sorabilirsin. Bende bazen rüyalarımda çok güzel filmler izliyorum. mutlaka yazmalım diyorum fakat hepsini uyanınca unutuyorum.
Yazmak istediğin şeyin önce özetini çıkar. Mesala DİD tek sayfaydı başladığımda.
Sonra olayları tek tek oluştur kafanda sıra ile. Sonra yaz aklına geleni nereye ekleyeceksen oraya koy. Aklına geleni not al unutma. kurgunu bitirince yaz. defalarca düzeltmen gereksede yinede en baştan başla ve yine yaz.
Umarım yazdıklarını bir gün okurum.
Sağlıklı ve sevgiyle kal. Yeni bölüm yayınlacak umarım seversin.
.Yazabilirsem size söylerim tavsiyeleriniz icin teşşekür ederim.Cok sabirsizim bundan olmuyor galiba cabucak yazip bitirmek istiyorum
Hangi konuda aceleci olduğum konusunu biraz acabilirmisiniz. Yorumlarınız benim için çok değerli
Yani nasil anlatabilirim biraz tanitimi uzatabilirdiniz bide bazi kelimeleri anlamadim(epilepsi hastalik yazmişsiniz ben Tip ogrencisiyim kendi ulkemde epilepsinin noldugunu anlayamadim ben bazi konularda merakli biriyim mesleğimle alakasiyla olsa(yay kulanarak kisaca anlatabilirdiniz) anlatabildimmi ama gercekten hayal gucunuze hayran kaldim dialog kurmuşsunuz birbirleriyle konuşurken ben dialog olduğuna cok sevindim bazi hikayelerde kimin ne dedigini falan anlamiyorumda ben bide hikayeye cok inandim sevindikleri yerde sevindim hikayeyi canlandirdim okurken kafamda bu cok güzel bir şey gercektende electronic aletlerin birbirileriyle konusabiliyorlar zannetdim teşşekürler başarilar dilerim…
teşekkür edrim çok ama çok teşekkür ederim.
Cok heyecanli bitdi ya lûtfen devamini yakin zamanda bekliyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim yeni bölüm hazır yayınlanacak yakında
Rica ederim siz böýle hikayeler yazarsaniz gece gündüz demem okurumbilim kurgu hikayesinde başarilisiniz ama biraz acaleci davraniyorsunuz ama iyi olsun