Anan Yahşi, Baban Yahşi
Geçenlerde, bizim akıl doktorunu ziyarete gittim.
Laf arasında: Sana bir saçma söyleyeyim! dedi.
– Delinin biri öbürüne sormuş : “Neden anafor varda babafor yok?
Eve geldim.
Aklımda hep anaforla babafor ve babafingo ile anafingo!…
Bir de delilik bulaşıcı hastalıklarda değildir, derler.
İnanmayın!
İnsanın başına bir saçma musallat olmasın, bal gibi saçmalamaya başlıyor.
Zaten delirmek kolay, ama saçma bulmak zormuş.
Hamdolsun ben onun zorluğunu da çekmedim.
Önce nelerin anası var da babası yok, onu düşünmeye başladım.
– Anadolu var. Babadolu yok.
– Anneanne var. Babababa yok.
– Anavatan var. Babavatan yok.
– Anayurt var. Babayurt yok.
– Anadili var. Babadili yok.
Hadi, buna elbette olmaz diyeceksiniz. Ana caddeye ne buyrulur?
Ana cadde var da baba cadde yok!…
Ana yasa var, ama baba yasa yok.
Anam ağladı deriz de, babam ağladı demeyiz.
Çocuklarının yumurtalarını iç eden açık göz anne bile:
– Anneniz taş yesin! demişte, babanız taş yesin dememiş.
Meğer dünya “ana”lar dünyasıymış!…
Bu ne saltanat?
Faize yatırılan paraya bile ana para diyorlar.
“Anasından doğduğuna pişman!”, ”Anasından emdiği süt burnundan geldi! ”
– Görüyor musunuz. Hep ana, hep ana!…
Zaten haksızlık bu kadarla da bitmiyor.
Masallarda bile “dev anası”var, fakat “dev babası” yoktur.
Hıristiyanların bile “Meryem Anası” var, “Meryem babası” yok.
Düşündükçe insan çileden çıkıyor! Eeee…h!… Bu doktor bana zorla keçileri kaçırtacak!…
Kimin anası var, babası yok; onunla mı uğraşacağım?
Bir soğuk duş yapıp, biraz zihnimi toparladım. Aklımdan “ana” ları atmaya çalıştım.
Gel gelelim bu kez de “baba” lar hücuma geçti:
– Babaeski var. Anaeski yok.
Babacan var. Anacan yok.
Babayiğit var. Anayiğit yok.
Vapur iskelelerinin babası var, anası yok.
Bunlar aklıma geldikçe ferahladım. “Ana”lardan öç alıyordum. Kızan araplara “babası tuttu!” derler ama, ”anası tuttu” demezler.
Baba hindi kabarır ama, ana hindi kabarmaz. Artık “ana”lara karşı epeyce bir zafer kazanmıştım.
Şu doktora da bakın, selam veriyor!…
– Vay anam babam!…
– Nasılsın doktorcuğum?
– İyiyim. Sen nasılsın?… Ne var, ne oldu gene?
– “Öp babanın elini!…
– “Ne olduğunu ne bileyim ben? Hiç!… dedim.
– Ana baba sorunu!..
– Ne olmuş ana, babaya?
– Kimin anası var, babası yok; kiminde babası var, anası yok.
Doktor çok tuhaf bir adam. Benim acılarımı anlamamış gibi güldü,
– Aldırma! dedi. Senin anan da var, baban da var…
“Anasız, babasız değilsin. Anan baban olmasa da sana bir “analık”, birde “babalık” bulurduk. – Öyle! dedim. “anaç” da var,” babaç”da var!… Tabii!…
Hava ana var, ama Adem baba da var!
– Elbette!…
– Ana, baba hakkı her şeyden üstündür!…
– Hay hay!…
Uzatmayalım, bütün ev halkı doktorla ağız birliği edip:
– Rahatsızsın, biraz dinlenmen gerek!
Diye tutturdular.
Önce kabul etmedim. Gitmem, ben deli değilim, tımarhaneye gitmem!… diye bar bar bağırdım.
Ama çok yalvardılar.
“Anan yahşi, baban yahşi” diye zorla kandırdılar.
Geldik işte.
Hikayeler
Toplayan Bayram Gündoğdu