Dehşet ÖyküleriKorku Hikayeleri

ALFRED HITCHCOCK’UN KORKU HİKAYELERİNDEN “ÇATIDAKİ SES”

Sonra kayboldular.

Merasim esnasında bir rezalet çıkarmaktan beni bir tek düşünce alıkoymuştu.

«Balayı seyahatinden nasıl olsa dönecekler, diyordum. O zaman evlerine sık sık davet edileceğim.»

Bu alçakça bir düşünce ve bekleyişti ama, sıcak bir taş altında uyuklayan yılan gibi bu ümide sarılarak kendimi avutmuştum.

Balayı seyahatinden tayin edilen zamandan çok önce döndüler. Hunter derhal bana telefon etti. Ertesi gün kulübüne, öğle yemeğini beraber yemeğe çağırdı.

Randevuya gidip, onu masa başında oturur görünce sırtına bir bıçak saplayıp ondan hemen kurtuluversem ne iyi olacak diye düşünmekten kendimi alamadım.

Ama karşı karşıya oturup bir iki kelime konuştuktan sonra karısı ile aralarının iyi olmadığını anladım.

Hunter’in yüzünü kaplayan dehşet ifadesini anlatabilmemin imkanı yok. Bu ifade, hasta hane koridorlarında, ölüm halinde olanların ameliyatını ızdırapla bekleyen zavallıların yüzleri ile kıyas edilebilir.

Ona hiç açmayacağımı sanıyordum ama yanılmışım, çok acıdım. Hunter on yaş birden ihtiyarlamış ve çökmüştü. Saf ve iyi yüzü vaktinden evvel koparılıp bir köşeye atılan meyvalar gibi buruşmuştu.

Derhal karısının hasta olup olmadığını sordum. Aceleyle onun iyi, hatta çok iyi olduğu cevabını verdi. Ama hareketleri ve yüzü bu cevabı aksiliyor du. Evlerine birlikte giderken onu hasta bulacağım endişesi ile doluydum. Kapıyı karısı açtı. Şaşırdım. Öylesine canlı, sıhhatli ve güzeldi ki, parıltılar saçıyordu adeta!…

Enerjisi, dolgun vücudu ve güzelliği dünyanın bütün aşıklarının ihtirasını dindirecek bir güce sahip denebilirdi… Derhal gebe olduğunu anladım. Bir çocuğu olacaktı. Bu tabii olay bazı kadınları hasta eder ve sarsardı ama bazılarımda böylesine kuvvetli ve lâtif bir hale getirirdi.

Kadının ruhu kötüydü. Bunu hissediyordum. Buna rağmen, güzelliğine lakayt kalmanın imkânı yoktu.

Ona hayran ve onu arzu ederek, karşısına oturdum. Yan gözle Hunter’e baktım. Gayri ihtiyari gülümsedim. Bu budala, eli altında bulunan bu ateş parçasının hakiki değerini anlamıyor ve onu hasta zannediyordu. Onunla konuşurken sesi ve hareketleri tatlılık doluyordu. Otururken iskemlesinin arkasına yastıklar koyuyor, ayaklarının altına daha rahat olması için küçük
tabureler sürüyordu.

…..

Hunter’in bakışları kederli, şefkatliydi. Karısının doğum sancıları başlamış gibi şimdiden oda ızdırap çekiyordu.

Fakat bu dikkatli şefkat genç kadını sinirlendirmekteydi. Onu hor görerek açık bir şekilde alay ederek hakaret ediyordu ki, bir erkek olmak dolayısı ile bu benim bile gururumu zedeliyordu.

Hunter alçak sesle sevgi dolu sözler mırıldanırken o gururla başını çeviriyordu. Pırıl pırıl parlayan siyah saçları eşsiz bir güzellikle başını süslüyordu.

Omuzu üzerinde taşıdığı maymun ise Hunter’in her yaklaşığında kızgın homurtular çıkarıyor, sivri dişlerini meydana çıkararak onu ısıracak gibi davranışlarda bulunuyordu.

Ya ben?… Ben maymundan daha mı farklıydım sanki? Zavallı Hunter’e karşı ben daha mı iyi hisler besliyordum?

Ama, bununla beraber, geçmişe ait hatıralarımı karıştırdığımda, o zaman hissettiklerim için kendimi ayıplamıyorum artık. Şüphe yok ki ben o günlerde korkunç bir hastalığa tutulmuştum. Bir deli olmuştum. Bir delinin ateşine sahiptim. Deliler en acınacak zavallılar değil midirler? Ne yaptıklarını bilebilirlermiki?… Zaten o zamana ait hatıralarım gittikçe bulanık bir sis perdesi altında gizleniyor. Bir hastanın belli belirsiz hatırlayışları gibi gölgeler arasında kayboluyor…

Eski dostumun evine haftada iki kere gitmeye başladım. Bu ziyaretler eski bir dostu yoklamak perdesi altında saklanan gizli bir tuzaktı. Aslında karısını cezbetmeye çalışıyordum.

Önceki sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10Sonraki sayfa

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu