Hikayenin Adı “KİMDİ BUNLAR?” 1. Bölüm
Bir yaz sabahı geceden kalma tan yerinin ağarmaya yüz tuttuğu güneşin göz kırpmak için sabırsızlandığı bir günün sabahından güneşten önce uyanıp ayvanımızın çıkrığında su çekmek için dışarıya çıktığımda karşımda beyaz gelinlik giymiş bir kız! Ayvan’ın içinde bulunan üzerine minderlerin ve yastıkların bulunduğu ağaçtan çakma makatın üzerinde otururken görüp şaşırdığım “Sende kimsin” diyerek korku ve heyecanla seslenip cevap beklediğim ama kızın sadece gözlerime bakıp “tanrı misafiri kabul ederimsiniz” demesiyle karışık bir zamana gireceğimin habercisi olan ilk gündü.
Şaşkınlığımı üzerimden atması pek zaman almasa da merakımın tavan yaptığı sabahın bu saatinde gelinlik giymiş bir kızın kapımda oturmasına bir anlam veremediğim gibi amacının ne olduğunu anlamaya çalışarak geçirdiğim o kısacık beyin fırtınamda- açmısın-diyerek ikinci kelimemi söylemiştim. ‘Sanki onu bekliyormuşum da gelince kahvaltı hazırlarım beraber yeriz’ gibi. Kız Kafasını sallayarak evet dedi hiç bir şey söylemeden evde kahvaltı olarak sunulabilecek zengin sayılabilecek sofra hazırlayıp ayvanda bulunan masanın üzerini düzdüm, son olarak sıcak süt getirdiğimde kızcağız çoktan yemeye başlamıştı bile sanki kıtlıktan çıkmış üç günün aç’ı gibi tıkınıyordu. Yavaş ol boğulacaksın diyerek ilk cümlemi de kurdum da söylemiştim bende birkaç lokma yedikten sonra tütünümü sarmak için tabakama yeltendim bir dal sararak emziğime yerleştirip çakmakla yakıp derin bir nefes alarak kızın yüzüne doğru üfleyerek
– eeeeee
– Ne eee si !diyerek tatlı bir tebessüm etti.
-Hayırdır halin kaçak geline benziyor düğününden mi kaçtın
– Yooo kaçtım
– Kimden
-Evlenmek istemediğim birinden
-nereye gidiyorsun
-sana geldim
-banamı neden
-yardım edersin belki
-nasıl bir yardım
Cevap vermiyordu bende sıkıştırmak istemiyordum açıkçası hoşuma gitmişti birinin yardım için bana gelmesi gururumu okşamıştı da! hakikaten kimdi bu kız ya şöyle hafızamı yokladım kimin kızı olabilir. Daha önce bizim köyde onu görmemiştim zira benim evim köyden biraz uzaktaydı bu arada güneş ortalığı aydınlatmış benim gözüm ufukta köyden birilerinin gelip kızı götüreceğinden emin ama endişeli bir bekleyiş sarmıştı beni. Hala ağzından bir kelime alamıyordum birden aklıma geldi;
-adın ne senin
-perihan
-benimki Ahmet
-Kimin kızısın
-peri padişahının
-dalga geçme ciddiden kimlerdensin
-dedim ya benim babam peri padişahı
Şok geçiriyordum bu kız ya deli yada benimle dalga geçiyor ama bir anlık inanasım geliyordu baya bir zaman sonra
-hadi hazırlan bizimkiler akşama gelir
-sizinkiler senin burda olduğunu biliyorlar mı?
-elbette biliyorlar
Sadece güldüm bu kız beni ne sanıyordu dalga geçilecek birisi miydim ütopik konuşup etkilemeye çalışıyor fazla bir kelimede söylediği yok derken akşam karanlığı çökmüş, gökte ay ve yıldızlar olabildiğince parlak ve ortalığı loş bir ışık huzmesiyle aydınlatmıştı. Belli bir zaman sonra köyden davul ve zurna sesleri geliyordu kendi kendime acaba düğün mü vardı köyde, benim niye haberim yoktu, köyde beni tanımayan yoktu biraz içerlenmiştim. Kafamı kuzeybatı yönüne çevirdiğimde bir topluluk sureti evime doğru yaklaşıyordu. “Hayır ola kim bunlar,” diye bakındım ama seçemiyordum. Pek gelenim gidenim olmazdı şimdi bir sürü insan evime doğru ilerleyerek yaklaşıyorlardı kız birden ayağa kalkıp esas duruşa geçmiş gibi beklemeye başladı ben sadece izliyordum ama aklımda deli sorular kim bunlar ya hem kızlarını bana yolluyorlar hem de kalabalık olarak sanki evime baskın yaparcasına yaklaşıyorlar, korkmadım değil ama sonunda olacağa varır diyerek beklemeye başladım. Alayın önünde bulunan kişi kapıdan beş metre uzakta durup kızı el işareti ile çağırdı. Kız hiçbir şey söylemeden ona doğru hareket ederek elinden tutup dönüp yürümeye başladılar. Bir teşekkür ederler diye bekledim ama arkasına bile bakmadan karanlığın içinde kayboldular.
Ahmet Turan Yücekaya
hikaye, hikaye, hikaye oku, hikaye yaz, hikaye arşivi, hikaye arşivleri, öykü, seçme hikayeler, duygusal hikayeler, korku hikayeleri, Ahmet Turan Yücekaya hikayeleri,