Dehşet ÖyküleriKorku Hikayeleri

ALFRED HITCHCOCK’UN KORKU HİKAYELERİNDEN “ÇATIDAKİ SES”

Birden bire şaşkına döndüm. Güzel bir esere bakarken, akla gelmeyen bir çirkinliğe rastlayanların şaşkınlığı ile sarsıldım.

Elbisesinin açık yakası ile saçlarının toplandığı kısımda, büyük bir dikkatle pudralanmış olmasına rağmen traş edilmiş kıllar fark etmiştim. Burası bir erkek cildi gibi hafif mavimtırak olmuştu. Bu çok hafif rengi ancak benimki gibi kıskanç ve titiz bir aşık bakışı fark edebilirdi. Onda bu küçük çirkinliği keşfetmekte şaşırmıştım ama, biraz da memnundum.

Acı bir düşmanlıkla bu uzun boylu kızı izlerken bana işkenceler veren güzelliğinin saklanacak çirkinlikleri olduğunu bilmenin rahatlığını duyuyordum.

Ama sofra başında sandalyesini çektiğim zaman mahcup bir çekingenlikle elbisesini çektiğini, bacaklarını saklamaya çalıştığını görünce her şeyi unutarak kalbim şefkatle doldu.

O akşamki yemeğe ait çok az şey hatırlıyorum. Fazla içmiş ve sarhoş olmuştum her halde. Konuşmaların hiç biri aklımda kalmadı. Sadece sofra başında oturan bir kaç yüz gözümün Önünde.

Belli belirsiz bir şekilde, kadınların hepsinin canlarının sıkıldığını fark ediyordum. Kendi kendime: «Tabiî, çünkü o hepsinden hoş ve canlı… kıskanıyorlar.» diyordum. Hiç bir yerde eşine rastlamadığım nefis bir parfüm kokusu genzimi okşuyordu. Gözlerim hep ellerine kayıyordu. Biraz fazla uzun tırnaklı olan elleri çok güzeldi. Onları avuçlarım arasına alıp okşamamak için kendimi ne büyük bir kuvvetle tuttuğumu bir bilseniz!… Ama tuhaf değil mi, bu eller çok güzel olmakla beraber, bir kadın eli de değildi. Diğer kadınlar gibi güzelliklerini tamamlamak için durmadan hareket etmiyorlardı. Biraz gevşek ve tembel bir şekilde dizler üzerinde duruyorlardı.

Yapmacıksız ve dinlenen bir hayvanın ellerini hatırlatıyorlardı. Ve daha garibi, pırlantalı yüzüğü tersine dönmüştü, o bunun farkında değildi, iri elması avucuna dönük olarak muhafaza ediyor ve buna aldırmıyordu. Aynı zamanda kuvvetliydi elleri. Sofrada, sert kabuklu bir bademi iki parmağı arasında öylesine rahat bir şekilde kırdı ki…

Ben o bademi ancak ceviz kıracağı ile kırabilirdim. Ona hayretle baktığımı
görünce garip bir şaşkınlıkla bakışlarını başka yöne çevirdi.

Masada onun yanına oturmuş, büyük bir korkuya kapılmış gibi başka şeyle ilgilenemiyordum. Sofranın öbür başında Hunter’in annesi oturuyordu. İriyarı, çok şık bir kadındı. Ve cemiyet başkanı kadınlardaki otoriter anlama sahipti. Beyaz gür saçları çok hoş bir şekilde başına toplanmıştı. Kendinden emin bir tavrı olan bu kadınında diğer davetli kadınlar gibi gergin bir halde oturduğunu ve rahat olmadığını hissediyordum.

Bütün bunlar bulanık birer hayal gibi kafamda seyirler yapıyordu. Belki de
aslında doğru değildi, hepsi kendi tahayyülümdü sadece…

Hunter’in yanına oturan bir genç kız tam benim karşıma rastlıyordu. Bu çok asil ve güzel yüzlü, pırıl pırıl altın gibi sarı saçları olan bir kızdı. Halleri ve tavırları le Filadelfia yüksek sosyetesine ait olduğu, iyi bir aileye mensup bulunduğunu ortaya koyuyordu. Durumundan ve kendinden sat bir şekilde emin, cesaretli latif bir yaratıktı.

Yarı dumanlı kafam, karma karışık nişlerimle, hiç değilse normal bir yaratık olduğundan, kurtarıcı bir melekmiş gibi ona dalgın bir şekilde bakmaya başladım. Bütün dikkatimi bu güzel çocuk üstüne toplamak istiyordum. İçimde neden olduğunu bilmediğim bir hüzünle karışık minnettarlık duyuyordum ona.

Az sonra, yanımda oturan esmerle onun arasında vahşi bir rekabet doğmakta olduğunu hissettim. Hiç bir dostluk, belirtisi taşımayan bakışları masanın üzerinden yıldırım gibi birbirleri ile çarpıştı.

Bu süre zarfında karşımdaki kızın ihtiyatlı azametine hayran oldum. Yanımda oturan kadın ise ne azamet, ne gurur, ne de sıcaklık, hiç bir hissini açıklamıyordu. Sadece sakin ve dikkatliydi.

Birden sarışın kız canı yanmış, ya da çok üzülmüş gibi kıpkırmızı oldu. Sanki dikkatsizlikle ayıp bilgeye bakmışçasına gözlerini önüne eğdi. Bir kaç saniye ne yapacağını bilmez bir şekilde içinden mücadele ettiği ve gözlerine dolan yaşları güçlükle zapt ettiğini hissettim.

Yeniden kendini topladığı zaman bütün dikkatini Hunter’e verdi ve zoraki bir canlılıkla önemsiz şeylerden bahsetmeye başladı.

Sonra, masa komşumun Hunter’in yanındaki sarışın kızı korkunç bir şekilde kıskanmaya başladığını anladım.

Bunda haksızdı. Zira arkadaşımın yüzü, yanındaki genç kıza dönük olmakla
beraber sadece manasız bir nezaket gülümsemesiyle kaplıydı. Ama nişanlısınınkiler öylesine büyük bir kin ve hiddetle doluydu ki, patlamak üzere olan bir balon gibi şişip taştığını hissediyordum.

Önceki sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10Sonraki sayfa

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu