Yanık Kalesi 9. Bölüm
– Ağa Konta Ondan Daha Zengin Olduğunu Göstermek İçin Tuzağa Düşmüş Oluyordu-
Kont, ihtiyarın bu saflığına içinden gülmüş, fakat dışından belli etmemişti:
– Kendim için değil, demişti; yeni evliler için bu evi tutacağım. Onları kale yakınında oturtursak birbirlerini sık sık görmeleri daha kolay olur, Diğer evli yeniçerilere, köylerdeki karılarının yanına gitmek için verdiğin müsaadeyi elbette Hasan’a da verirsin. Bu suretle iki genç de memnun olur. Tabii neticede onların babaları demek olan bizler de memnun oluruz. İşte ben düğünün bu köyde olmasını biraz da bu maksatla istemiştim.
İhtiyarın bu teklife nedense yüzü buruşmuştu. Kont, endişe ile onun yüzüne baktı:
– Acaba teklifini red mi edecekti?
Fakat korktuğuna uğramadı. Çünkü budala ihtiyarın yüzü başka sebepten buruşmuştu:
– İyi, hoş söylersin ama, bu bize hakarettir, dedi.
Kont ayağa sıçradı.
– Estağfurullah efendimiz, size hakaret etmek kimin haddine? dedi.
– Onlara ev tutmak istermişsin ya ?..
– Evet… Fakat ben bunu iyilik yapmak için istemiştim.
– Biz ne güne dururuz? Bir evladımızı evlendirdik. Elbette gelinimize de bir çatı bulacak kadar kesemizde altın var.
Kontun içi ferahlamıştı. İhtiyar, zenginlik yarışma çıkmıştı:
– Madem ki siz tutmak istiyorsunuz, öyle olsun. Maksat onlar rahat ve memnun olsunlar da…
– O halde bana tez köyün muhtarım çağırtın.
Muhtar kısa zamanda ihtiyar yeniçeri ağasının karşısında el pençe divan dikilmişti:
– Köyün en güzel evini boşaltıp bana kiralayacaksın…
Kaç para ise hemen bir seneliğini vereceğim.
Muhtar da bu yağlı fırsattan istifade etmek istiyordu. Hoş, yeniçeri ağası istese, köyün bütün evlerini boşaltabilirdi. Mademki şimdi o kendi ağzı ile para teklif ediyordu; o halde bundan azamî şekilde istifade etmeliydi:
– Aman efendim, dedi, bunun ne kıymeti var? Bu da bizim size bir hediyemiz olsun. Para filân istemez.
İhtiyar, elini tehdit eder şekilde kaldırdı:
– Sana ne diyorsam 0 olacak; Sen kim oluyorsun ki bize ikramda bulunuyorsun? Haydi tez yıkıl karşımdan. Git, hangi evi münasip görüyorsan sahibiyle anlaş, parasını gel söyle, hemen vereyim. Evi de bu akşam boşaltsınlar. Yeni evliler bu geceden itibaren o evde kalacaklar.
Muhtar tam bir şaklaban gibi:
– Aman bu, köyümüz için ne şeref! Kale muhafızının oğlu bizim de damadımız olarak köyümüzde kalacak. Biz onların uşağı olur, hizmetlerine bakarız, diyordu.
İşte Yanık kalesinin zaptı için hazırlanan tuzaklar böyle kurulurken, kale duvarında akıncı Ali ile akıncı ağası da bu düğünden söz açmışlar; Ali, ağasının Macar dilberine gönül kaptırdığını zannederek onu kaçırıp ağasına getirmek için gitmiş ve atını hazırlamaya başlamıştı.
Devamı var mı?