Duyarsızlaşma
Bir çocuk doğdu. Gözlerini açar açmaz fani ve yalan dünyanın sillesiyle karşılaştı. Bir savaş ülkesinde doğmuştu, içinde kan ve kederin eksik olmadığı bir ülke. Çocuk küçücük yüreğiyle ne olduğunu anlamadan kocaman bir adam oldu, büyük fikirleri olan, büyük sorumlulukları olan bir adam. Elindeki bir parça ekmeğini paylaşıyor, yüreğindeki sıcaklığı paylaşıyor, bir savaş ülkesi küçücük çocuğu çocukluğundan, oyuncaklarından, en önemlisi gülüşünden alıkoymuş, kocaman bir yürek doğmuş aslında. Gerçek bir insan, merhamet sahibi, adaletsizlik içinde doğduğu halde, adaletten ödün vermeyen bir yürek. Gücü yetse bütün dünyaya adalet dağıtacak fakat sesi duyulmuyor. Feryatlarını, insanlıktan bi haber, sanki sonsuza dek dünyaya kazık dikeceklermiş gibi, hunharca katliam yapan caniler duyuyor. Ama onların yüreği kararmış, fikirleri satın alınmış, haksızlığa boyun eğmiş birer dilsiz şeytan. Kocaman yürek dünyaya açılmak istiyor, ummanlar gibi dalgalanmak istiyor, sevgi varken, insanca yaşamak varken, neden bu vahşet diye haykırmak istiyor, fakat belki de dilsiz şeytanları yok edecek, beki de huzuru orta doğuya getirecek, o melek o kocaman yürek kıyıya vuruyordu, bir yürek kıyıya vurmuş bütün yürekler onun yanında zerre kadar küçük … ve sonsuza dek uykuya dalıyor, günahsız kimseye kin gütmeyecek, kimseyi üzmeyecek kadar küçük, ama bütün insanlardan büyük bir yüreği vardı… yazamıyorum yüreğim acıyor ey insan …
Okuyucularımızdan Gelenler – Rabia Kara