Korku Hikayesi: “HALPİN FRAYSER’IN ÖLÜMÜ” 3. Bölüm
Rüyasında, perili ormanda karşısına çıkan hortlak, tıpkı annesi gibi görünen, ama bir o kadar da annesine benzemeyen o şey, çok korkunçtu! Yüreğinde ne sevgi ne de özlem duygusu uyandırıyordu; beraberinde büyülü bir geçmişin hoş anılarını getirmiyor, hiçbir duygusallık uyandırmıyordu. Bütün güzel duygular korku içinde boğulup gitmişlerdi. Dönüp ardına bakmadan kaçmak istedi, ama bacakları kurşun gibiydi; ayaklarını yerden kaldıramıyordu. Kolları iki yanında çaresizlik içinde sallanıyordu. Kontrolünü kaybetmediği tek şey gözleriydi ve onları da, hortlağın donuk gözlerinden ayırmaya cesaret edemiyordu. Biliyordu ki o hortlak, bedensiz bir ruh değil, perili ormanı istila eden en dehşetengiz varlıklardan biriydi; ruhsuz bir beden! Boş bakışlarında ne sevgi, ne acıma ne zekâ pırıltısı vardı ne de merhamet denilebilecek herhangi bir şeyden en ufak bir eser. Nedense hukuk argosunu garip bir biçimde hatırlayarak, ‘Temyize, yapılan başvuru sahte değildir,” diye düşündü ve bu, sankibir sigara ateşi bir mezarı ateşe vermiş gibi durumu daha da korkunç bir hale getirdi.
Sanki dünyadaki herkesin, geçen yıllardan ve günahları yüzünden saçlarının beyazlamasına yetecek kadar uzun bir sürenin sonunda, yarattığı canice dehşeti doruğuna çıkarma amacına ulaşan perili orman, bütün ses ve imgeleriyle bilincinden silindi. Bir adım ötesinde dikilen hortlak, bir vahşinin akıldan yoksun kötücüllüğüyle onu ölçüp biçti, sonra da ellerini ileriye doğru uzatıp, insanın kanını donduran bir vahşetle üzerine atıldı! Bu hareket, iradesinin zincirlerini çözmese de fiziksel güçlerinin serbest kalmasını sağladı; aklı hâla efsunluydu, ama güçlü bedeniyle çevik kolları ve bacakları, kendilerine ait akılsız, kör bir irade kazanmış, sağlam ve başarılı bir direnç gösteriyordu. Bir an için, bu ölü ile nefes alan mekanizma arasındaki bu anormal mücadeleyi, sadece dışarıdan bir izleyici olarak takip ediyormuş gibi seyretti; böyle şeyler ancak rüyalarda olur. Sonra, sanki atlayıp tekrar bedeninin içine girmişçesine benliğinin kontrolünü yeniden eline geçirdi, güç bela direnen ruhsuz bedeni, karşısındaki korkunç rakibi kadar tetikteydi ve birden ipleri elinde tutan şiddetli bir iradeye kavuştu.
Ama hangi ölümlü, rüyasındaki yaratıkla başa çıkabilir ki? Düşmanı yaratan hayal gücü baştan mağluptur, mücadelenin sonucu mücadelenin nedenidir. Bütün çırpınmalarına, boşa gittiğini hissettiği bütün çabalarına ve dayanıklılığına rağmen buz kesmiş parmakların boğazına yaklaştığını hissediyordu. Sırtı yere geldiğinde, tepesinde, uzansa dokunabileceği mesafede ölü ve gergin bir surat gördü ve sonra her şey karanlıklara gömüldü. Sanki uzaklarda çalınan davullara benzeyen bir ses, akın akın gelip üşüşen mırıltılar, hepsine susmaları için işaret veren tiz, uzaklardan gelen bir çığlık ve Halpin Frayser, rüyasında öldüğünü gördü.
AMBROSE BIERCE
Hikayenin 1. Bölümü İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 2. Bölümü İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 3. Bölümü İçin TIKLAYINIZ
Hikayenin 4. Bölümü İçin TIKLAYINIZ