Gökhan KarakeleşKorku Hikayeleri

Korku Hikayesi “Başıma Gelenler”

Korku Hikayesi

Korku Hikayesi “Başıma Gelenler”

Merhaba arkadaşlar. Ben Gökhan Karakeleş. Size başımdan geçen bir hikayeyi anlatacağım. Bu son zamanlarda başıma gelen kötü bir durumdur. Yıllardır korku ve fantastik hikayeler yazdığım için böyle şeylere çok inanan birisi değildim. Hatta çoğu zaman cinli hikayeler veya şeytanlı hikayeler yazan kişiler ile dalga geçtiğim bile olmuştur. Korku öğesinin bunun gibi birkaç şeyden ibaret olmasını hep yargıladım. Buna rağmen benimde kullanmışlığım oldu.

Uzatmadan yaşanılanlara geçeceğim. Ben yirmi bir yaşında üniversite okuyan bir kişiyim. Bunun yanında çoğunlukla hobiler edinip para kazanmaya çalışırım. Uzun bir süre aileden para almayı kesmiş ve sürekli yeni işler koşuşturmaya çalışan biriyim. Online sistemden sonra okulların açılmasıyla birlikte Denizli’ye taşındım. İki arkadaş ev tuttuk ve hem okul hem de işi birlikte götürmeye başladık. Kripto para ve e-ticaretten güzel paralar gelmeye başladı. Anlayacağınız güzel bir hayata başlayacağımızı düşündük. Sonra büyük bir işe girdik. Sonucu devasa büyüktü. Size şöyle anlatayım.

Balıkesir’de yaşıyorum. Çoktan internet üzerinden villa bakmaya başlamıştım. Arkadaşım ise en sevdiği arabalara bakmaya başlamıştı. İllegal bir iş yapmıyoruz fakat yeni keşfettiğimiz çok güzel bir işe başlayacaktık. Haftalarca araştırma yaptık. Bilgi birikiminden sonra işe başlamaya hazırdık. Bir hafta içinde altı arkadaşla birlikte çok güzel paralar kazanacaktık. Ardından güzel bir para ortaya koyduk. Altı kişiden neredeyse bir araba parası çıktı ve işe başladık. Belki az diyebilirsiniz fakat hepimiz öğrenciyiz. Konuyu uzatmayacağım. Hayalini kurduğumuz paranın yanına bile yaklaşamadık. Bir araba parası sadece altı kişinin bir haftalık yemek parasını karşılayacak kadar kâr etti. Bunun yanı sıra bütün işlerimiz tek tek patlamaya başladı. Bir arkadaşım üniversiteyi bırakıp psikolojik destek almaya başladı. Diğer ikisi ise büyük çöküşler geçirdi. Ben ise psikolojimi sağlam tutmaya çalıştım. Aslında her şey bundan sonra başladı.

Parayı yönetmekte iyi olduğum için diğer işlere başladım ve bir nebze kendimi toparladım fakat sürekli bir boğulma hissi yaşıyordum. Sonunda işimi yapamaz oldum. Sürekli olarak arkadaşımı avuturken çökmeye başladım. Evden çıkmak benim korkum olmaya başladı. Sosyal bir kişilikten asosyal bir kişiliğe büründüm. Sonunda ev arkadaşım stajı yüzünden memleketine döndü. Evde yalnız başıma yaşamaya başladım. Yalnızlıktan korkan birisi değilim. Bir dağ evinde bile birkaç yıl yalnız başıma yaşayabilirim. İş hayatının bunda çok faydası oldu. Buna rağmen evde sürekli boğulmaya başladım. Geceleri duyduğum garip nefes alma sesleri yüzünden birçok kez uyandım. Korkak bir kişiliğim olmadığı için sürekli ses kaynağını aradım. Kendi nefes sesimi kontrol ettim. Dışarıdan gelen sesleri kontrol ettim. Perde sesini bile uzun bir süre dinledim. Her seferinde sesli bir müzik açıp uyumaya çalıştım. Ses beynimin içinden geliyormuş gibi hiçbir zaman gitmedi. Bunun yanı sıra evimde hep bir toprak sorunu oldu. Evi her gün temizlememe rağmen masamın altı hep toprak içinde kalıyordu. Bu zamanlar evden çıkmadığım zamanlardı ve evin içinde ayakkabıyla gezmiyordum. Hiç sorgulamadım ama bir gün bir şeyler değişti.

İlk sınavların bitimiyle birlikte aynı gün valizimi toplayıp evime döndüm. Hiç aklımda yokken kuzenim aradı ve İstanbul’da gittiği bir hocayı anlattı. Kendisi benden yaşça büyük ve evli. Eşinde büyük bir sorun olduğunu garip sesler duyduğunu anlattı. Eşi, gece yatağa girdiğinde kendisine zarar vermesini söyleyen sesler duyuyormuş. Artık o kadar çok kavga etmeye başlamışlar ki boşanma durumuna gelmişler. Kendisi sürekli çalıştığı için bunlardan haberim olmamıştı. Kısaca hoca ile görüşmemi istedi ve reddettim. Kısaca böyle şeylere inansam bile asla uğraşmak istemem. Hepimiz var olduklarını biliyoruz ama hayatımıza asla katmak istemiyoruz. Bende böyle düşündüğüm için reddettim. Bir süre sonra aile baskısıyla birlikte kabul etmem gerekti. Sadece fotoğraflarımı ve sıkıntılarımı anlattım. Kısaca bana musallat olduklarını ve sağlığımın kötü etkilendiğini söyledi. Bana bir muska yazdı ve bir kağıt gönderdi. Bu kağıda makber ile dua yazılıydı. Bunu bir suyun içine atmam ve iki hafta boyunca sabah ve akşamları içmem söylendi. Denileni yaptım ve içtim. İçimde bir rahatlama oluştu fakat Denizli’ye döndüğümde yine her şey değişti.

Sanrılarım artmaya başladı. Ben FMF hastasıyım. Babamı da bu hastalıktan çok küçük yaşta kaybettim. Kısaca böbrek yetmezliğine sebep olan bir hastalık. Uzun bir süredir atak geçirmiyordum. En son on iki yaşlarında bu kadar sert geçmişti. Karnıma giren sancı bütün gün boyunca yataktan bile çıkmama izin vermedi. Sancılarım doğum sancısından bile daha üst düzeylere ulaşıyormuş. Bunu çok küçükken İzmir’de gittiğim bir doktordan öğrendim. Doğum sancısını bilmediğim için yorum yapamıyorum ama üç gün sadece zorla yemek yiyip tuvalet ihtiyacımı karşılayabildim. Sancılarım giderek arttı ve yok olmaya başladım. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak büyük çöküşler yaşamaya başladım. Bazı günler içimde oluşan yoğun ölüm isteğine zorla da olsa karşı koymaya çalıştım. Kısacası çok zor günlerdi. Buna rağmen bir gün annem aradı ve benimle bir kişiyi konuşturacağını söyledi.

Kendisi bu işlerle çok uğraşmış ve ailecek bu işin içinde olan bir kişiydi. İsim vermeyeceğim. Ben asla konuşmak istemedim. Hatta ailemle büyük kavgalar etmeye başladım. Kararıma karşı bir şey söylemediler. Bir kere sütten ağzım yanmıştı. İkinci sınavların başlamasıyla birlikte evde oturamaz oldum. Sürekli boğuluyordum. İçimde büyüyen yoğun bir kötü his vardı. Bundan kurtulmak için ölmek bile istedim. Sonunda valizimi toplayıp hızlı bir şekilde evi terk ettim.

Evime gelmemle birlikte yüzüm gülmeye başladı. Bu eve gelmemle birlikte ikinci günüm. Bu arada annem muskayı çıkarmamı ve balkona koymamı söylemişti. Denizli’de yaşarken bunu yaptım. Birazcık da olsa bunun faydasını görmüştüm. Şimdi size bugün olanları anlatacağım.

Bugün beni görmek isteyen kişi ile tanıştım. Kendileri ailecek bize geldiler. Kendisinin de benim yaşımda oğlu olduğunu öğrendim. Ben Haziran doğumluyum. Oğlu benden iki gün önce doğmuş. Neredeyse aynı saatlerde doğmuşuz. Ben bir saatin ardından benimle konuşan kişi olduğunu anladım. Bu kişiyi ilk gördüğümde kendisine karşı ısındım. Hatta ilk gördüğümde kendisine sarılıp saatlerce muhabbet ettim. Sonra kendisi söyledi.

Arkadaşlar olayın ne olduğunu bugün öğrendim. İsterseniz inanmayın ama ben şuan farklı hissediyorum. Kısaca benim bulunduğum yaşlarda sürekli kötü şeyler yaşayacakmışım ama bunun zirvesini gördüğüm için giderek azalıyormuş. 2024′ e kadar devam edecekmiş. Bunun ismini bile söyledi ama inanın bir saatte unuttum. Kısaca hayatımızın üç döneminde başımıza geliyormuş. Bunu birkaç kişiden de duydum. Belki sizin de başınıza gelmiştir. Hayatının bir dönemi çok acı çeken insanlar bir anda ferahlığa çıkıyormuş. Bu çocukken, orta yaşlarda ve yaşlılıkta oluyormuş. Kısaca Allah’ın bizi test etmesinin bir sebebiymiş. Çocukken başıma geldiğinde babamı kaybettim, bu hastalığa tutuldum ve kekeme kaldım. Şuan konuşmamda büyük bir sorun yok ama bazen hissediliyor. Şimdi ise param, sağlığım ve psikolojim  büyük ölçüde zarar gördü. Ardından gözümü kapattım ve bana dualar okudu. Ağrılarımı alması içinden bazı şeyler söyledi. Gözüm kapalıyken sürekli geçişen gölgeler gördüm. Bu bittikten sonra çok duygusal olup ağlayabileceğimi söyledi. Kendisi çok iyi bir insandı. Tamamen normal görünen ve saatlerce sohbet edebileceğim birisiydi. Bunun yanı sıra Hz. Ali’nin soyundan geldiğimi söyledi. Benim büyüklerim çoğunlukla Aleviydi fakat zamanla Aleviliği bırakmışlar. Bunun sebebi dedemin dedesini Hz. Ali’nin soyundan geldiğini düşünüp sürekli evinin önünde dua ediyorlarmış. Sonunda taşınmışlar ve bunu asla söylememişler. Ben bile sadece birkaç kez dedemden duydum. Bunun yanı sıra şunu itiraf edeceğim. Bazı hikayeleri yazarken tamamen rüyalarımdan yola çıkıyorum. Bunları ben söylemeden kendisi söyledi ve açıkladı. Rüyalarımda yüce bir varlığın bana üç gün içinde öleceğini söylediğini söylediğimde ise maneviyatta ölüp tekrar dirileceğimi söyledi. Eski benliğimden tamamen kurtulacakmışım.

Kısaca bir şey daha anlatayım. Bana muska veren hoca ve bunun gibi hocalar bazı cinleri köleleştirip muska ile gönderdiğini söyledi. Benim sesimi telefonda duyduğunda okuyarak bu cini azat ettiğini söyledi ve şuan inanır mısınız çok duygusalım. En son ne zaman ağladığımı bilmiyorum ama şuan kendimi tutuyorum. Üzerimde büyük bir ağlama isteği var. Sanki prangalarım çözülmüş ve özgür kalmış gibiyim. Bunları yazarken sürekli olarak başım ağrıyor. Sanırım daha fazla devam etmemeliyim. Bir daha böyle bir şey yazmayacağım. Bunu ilk ve son kez anlatıyorum. Bunu size anlatmamın nedeni; bilmediğiniz bir hocadan asla muska almayın. En güzel şey Ayetel Kürsi ve Yasin Suresi okumakmış. Asla böyle şeylerle uğraşmayın. İşiniz sadece Allah’la olsun ve dua edin. Daha fazla yazamayacağım. Sağlıcakla kalın.

Gökhan KARAKELEŞ

Korku Hikayesi, hikaye, dehşet hikayesi, cin hikayeleri, korku hikayeleri, dehşet hikayeleri, cin, musallat, korkunç

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu