Masal Oku; Mutluluğun Adresi
Kral çok mutsuzmuş. Öylesine çok mutsuzmuş ki, hep sorarmış “Bir tek ben mi mutsuzum? Başka mutsuzlar var mı? Koskoca devletin kralıyım, ağzımdan çıkan kanun. Her istediğimi istediğim an yapıyorum. İstediğim her şeye sahibim yine de mutlu değilim. Neden, neden mutsuzum?” Diye hep kendi kendine söylenip duruyormuş.
Bir gün posta güvercinin ayağına bir mektup bağlamış. Kral, bu mektubu; mutlu olan kimseye göndermiş. Nasıl mutlu olunur, nasıl elde edilir? Kendisine öğretmesini istiyormuş. Fakat mektupta adres yokmuş. Güvercin, nerede mutlu bir kişiyi görürse hemen oraya konup mektubu mutlu kimseye verecekmiş.
Böylece; güvercin adresi olmayan mektubu alarak, uçmuş uçmuş ve bir şehre varmış.
Güvercin, bu şehirdeki mutlu insanın şehrin en büyük evinde oturan kimse olması gerekir deyip en büyük eve konmuş. Bu evin sahibi o şehrin en zengin adamı aynı zamanda da belediye başkanı imiş. O da kral gibi her şeye sahipmiş. Fakat güvercin şehrin en büyük evin sahibini hem düşünceli hem de mutsuz bulmuş. Yaptırdığı kaldırımların hemen bozulması ve yerine daha sağlam nasıl bir kaldırım yapacağını düşünüyor. Bu sebeple sıkıntılı bir haldeymiş ve bu sebeple mutsuzmuş. Bu sıkıntılı ve düşünceler içinde olduğu için ailesiyle geçireceği zamanı, işiyle geçiriyordu. Yani ev halkı da mutsuzmuş.
Güvercin burada mutluluğu bulamayınca, şehrin başka evlerine gideyim, normal büyüklükte olan bir eve gideyim. Belki orada bulurum diyerek güzel ve şehrin orta büyüklükteki bir eve konuyor. Bu evin sahibi o şehirdeki tek fabrika olan süt ve yoğurt fabrikasının müdürü imiş. O da, aynı belediye başkanı gibi düşünceli ve sıkıntılıymış. Fabrikadaki büyük buzdolabı bozulmuş. Bunun neticesinde sütler bozulmuş, yarına yoğurt yapılacak süt kalmamış. Üretimin aksayacak olması canını sıkıyor, ailesine bağırıp çağırıyormuş.
Güvercin, o evden de ayrılmış. Şehrin en küçük evine konmuş. O evin sahibi de fabrikada işçi imiş. O da bozulan buzdolabının kendisinin sebep olduğunu düşünüyormuş. Bu sebeple yarın işten atılıp atılmayacağını düşünüyormuş. O da mutsuzmuş.
Güvercin şehirde mutluluğu bulamayacağını anlayıp şehirden ayrılmış. Şehrin dışında bir çiftliğe konmuş. Bu çiftlikte sürü sürü inek ve koyunlar varmış. Burada çalışan birçok işçi varmış. Güvercin çiftliğe konduğu zaman çiftlik sahibini çok sinirli ve bir o kadar da üzgün görmüş. Gece, kurtlar çitleri aşıp, çiftliğe girerek 15 koyunu parçalamışlar. Bu yüzden çiftlik sahibi işçilerine; çiti neden sağlam yapmadıklarından dolayı kızıyor. Yarın, yine kurtların gelip hayvanları parçalamasından korkuyormuş. Bu yüzden çiftlikte herkes mutsuzmuş. Güvercin burada da mutluluğu bulamadan, dağlara doğru uçmuş.
Güvercin dağda küçük bir kulübe görmüş ve hemen onun üzerine konmuş. Bu kulübede yaşayan bir keçisinden ve üstündeki elbiselerinden başka bir şeyleri olmayan fakir mi fakir bir karı-koca yaşıyormuş. Bu karı-kocanın hiçbir şeyleri yokmuş. Fakat ne bulurlarsa onunla yetinip kanaat ediyorlarmış. İki gün önce yağan yağmurda evlerini su basmış. Fakat hiç üzülmemişler ve evlerinin bu hale gelmesine aldırmamışlar. Nasıl olsa bu yağmur biter evimizi temizler ve onarırız deyip yağmurun o tatlı sesini huzur içinde dinlemişler. Yağmur, evlerinin kasabaya tek bağlantısı olan köprüyü yıkmış. Üç gün sonraki pazara gidemeyecekler ve yoğurt satıp para kazanamayacaklar. Fakat pazara gidip para kazanmayacaklarına üzülmemişler. “Pazara gitmesek hayatın sonu mu geliyor? Bu pazar olmazsa gelecek pazara gideriz. Canımız sağ ya. Köprü yıkılırken üzerinde olsaydık ya da evimiz selden yıkılıp gitseydi ne yapardık?” Demişler mutluluklarını hiç bozmadan huzur içinde birbirlerine bakmışmışlar.
Güvercin en sonunda mutluluğu buldum diyerek çiftin yanına konmuş.
Mutlu aile güvercinin ağına sarılı mektubu görürler ve okurlar.
Bu mutlu karı koca krala şöyle bir mektup yazarlar:
“Mutluluk ne zenginlikte, ne malda mülkte, ne de makam ve mevkidedir. Mutluluk, ilk önce kendini ve hayatı sevmendedir. Dün yaşadıkların geçmişte kalmış, istediğin kadar düşün, sana bir faydası yok. Yarın gelmedi, geleceğe ait planlar gerçekleşmeden sevinmek veya üzülmek bir şeye yaramaz. Mutluluğun sırrı yaşadığın anı hissederek yaşamaktır.
Güvercin mutluluğun adresini bulmanın mutluluğuyla krala doğru uçup gitti.
Mesut AKDAĞ