Bir Çin Masalı, “Karşılaşma”
Bir zamanlar Çin’de güzelliği kiraz çiçekleri kadar ferah, sevimli bir kız yaşardı. Evin tek çocuğu olmasına rağmen yalnızlık nedir bilmemişti. Yetim kalan kuzeni onlarla birlikte yaşıyordu. Kız bütün zamanını zeki ve yakışıklı kuzeniyle geçirirdi. Çocuğu çok takdir eden amcası da ileride onu damadı olarak kabul edeceğini söylemişti. İki çocuk bu sözü zihinlerine kazıdı ve gençliğe ulaştıklarında sevgileri aşka dönüştü. Ama ne yazık ki bu aşkı fark edemeyen tek kişi, kızın babasıydı. Bir memur kızla evlenmek isteyince, baba önceki sözünü unutmuş ya da artık önemsemiyor olduğundan bu evliliğe rıza gösterdi.
Kız güze kapılmış gibiydi. Aşkıyla evlatlık görevleri arasında bocalayarak derin bir kedere gömülmüştü. Delikanlı ise sevdiği kızın başkasıyla evlendiğini görmektense memleketini terk etmeye karar verdi. Amcası onu caydıramayınca, oğlana bir tekne ve para verip uğurlar diledi.
Delikanlı ertesi gün denize açıldı. Ancak kıyıdan henüz insan sesi kadar bile uzaklaşmadan gözlerinden yaşlar boşandı. Ağlamaktan öyle yoruldu ki, yolculuğunu günün ilk ışıklarına erteledi. Gece yarısı kıyıdan gelen ayak seslerini işitti.
– Kimdir o, geceyi bölerek yürüyen, diye seslendi.
Kız cevap verdi:
– Geceyi tamam kılmak için geldim.
Yeniden birleşen çift, kimsenin onlardan haber alamayacağı uzak bir diyara gitti. Mutluluk dolu beş yıl geçti, iki çocuklarıyla aydınlık günler yaşadılar. Bu mutluluğa gölge düşüren tek şey, ailesinden haber alamayan genç kadının üzüntüsüydü. Kocası bu beş yılın geride bıraktıkları öfkeyi silmiş olabileceğini düşünüyordu. Artık çocukların dedeleriyle ninelerini görme zamanı gelmişti.
Tekne memleketlerine vardığında, genç adam karısının ellerini öptü. “Onları nasıl bir ruh hali içinde bulacağımızı bilemeyiz.” dedi. Önden gidip duruma göz atacağını, onu teknede beklemesini söyledi. Eve varınca, amcasının önünde saygıyla diz çöküp af diledi. Şaşırdı ihtiyar:
– Sen ne diyorsun? Gittiğin gün kızım komaya girdi. Beş yıldır yatağında ve değil ayağa kalkmak bir kez olsun parmağını bile kıpırdatmış değil.
Genç adam ısrar edince, ihtiyar tekneye bakmaları için iki nedime gönderdi. Nedimeler kızı teknede, ışıl ışıl gözlerle onlara bakarken buldu. Aynı anda haberleri işiten komadaki kızın da gözlerinde ışıklar çaktı, kalktı, giyindi, tek kelime etmeden tekneye doğru yürüdü.
İki kız kıyıda buluşup birbirlerine sarılınca, iki beden birleşti. Tıpkı eskisi gibi gençlik ve neşe dolu tek bir bedendeydiler şimdi. Anne baba söylentiye yol açmamak için bu sırrı sakladı ve âşıklar birlikte kırk yılı aşkın mutlu bir yaşam sürdüler.
Melek Özlem Sezer – Masla Masal Matitas