Şengül, 3 çocuğunu bir trafik kazasında kaybetmiştir, ama çocuklarını büyütmek ve yetiştirmek için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Bir pazar günü çocuklarıyla bir parka gitmiş ve o parkta dikkatsizlik sebebiyle çocukları arabanın altında kalmıştır. O günden beri Şengül, üç çocuğunun özlemi için de kavrulmuş, yüreği acı ile dolmuştur. O üç çocuk, ona yalnızlığını hissettirmiştir. Haftada 1 gün çocuklarının kabrine gider ve özlemini giderirdi. Çocuklarının ölümünden;
1 yıl sonra;
O gün, onun için değişik bir gündü, sabah güneşiyle uyanmıştı, kapının önünde bir adam çiçek satarak, “güzel güllerim, menekşelerim, lalelerim var” diye bağırıyordu, hemen aklına çocukları geldi. Çünkü; çocuklarının adı da gül, menekşe, lale idi, koşarak dışarı çıktı.
Satıcıya sordu “kaç para,” diye?
Satıcı Şengül’e “5 lira abla,” dedi.
Satıcı ısrarla “papatyadan al,” dedi.
Şengül, “hayır sen bana gül, menekşe, lale ver,” dedi. Şengül acısını kimseye anlatmak istemez ve satıcıdan çiçekleri alıp, hemen eve gelip, çiçekleri toprağa koyup, suladı. Çiçekleriyle güzel günler geçirip, onlarla arkadaş gibi mutlu zaman geçirmeye başladı. Onları 3 evladının yerine koydu.
2 ay sonra;
Şengül sürekli her gün balkonda çiçekleri sulardı, aşağı mahallede oturan Mehmet bey, her gün Şengül’ü balkonda çiçek sularken, onu çiçeklerle konuşurken görürdü. Kapının oradan geçen Mehmet bey usulca seslendi;
Mehmet bey; “bakar mısınız,” diye?
Şengül; “efendim,” dedi.
Mehmet bey; “kusura bakmayın sizi her gün bu çiçeklerle konuşup, onlarla çok ilgilendiğinizi görüp, merak ettim,” dedi.
Şengül; “evet ama bu sadece beni ilgilendirir,” dedi.
Aradan geçen uzun bir zamandan sonra, Mehmet bey iki, üç gün o balkonlu evden hiç haber alamaz olur. Şengül’de artık balkona çıkmıyordur. İyice meraklanır. Sabredemeyip kapısına kadar gider. Ancak Şengül’ü göremez. Şengül’ün çocukları gibi büyüttüğü çiçekleri balkonda, çocukları gibi solup gitmiştir.
İyice yaşlanan Şengül hayatını kaybetmiş, çiçekleri ise onun mezarında canlanmıştır…