Sabahattin Ali'den Seçmeler

“Köstence Güzellik Kraliçesi”nin Hikayesi

Sabahattin Ali Hikayeleri

Sonra anlamadığım bir dilde konuştular. Kadın bir iskemle çekip oturdu ve konuşmasına devam etti. Ara sıra laf bitmiş gibi duruşlarından, muayyen bir mevzu etrafında konuşmadıklarını anlıyordum. Kadının tavrında garip bir melankoli vardı ve bu, onun zaten güzel olan yüzünü büsbütün cazibelendiriyordu. Fakat bu, eski ve metruk şatoların dış manzarasına benzeyen, biraz da ürkütücü bir cazibeydi. Gülüşleri insanda beraber gülmek değil, belki gözleri çevirmek, hatta kaçırmak isteğini uyandırıyordu. Bu gülüşlerin arkasında bir şey saklı gibiydi. Bütün bunlar toplu bir halde, insanı onun mukadderatına bağlamakta gecikmiyordu. Daha şimdiden zor zapt ettiğim bir merakla onun gideceği dakikayı bekliyordum. Hemen yanımdakine sormaya başlayacaktım. Halbuki o, sıska boynunu ileri uzatmış, gözleriyle karşısındaki kadına, mümkün olsa, onu ebediyete kadar bırakmamak ister gibi yapışmıştı. Kadının her sözünü sanki içiyor ve vücuduna bu sözler şiddetli bir mayi halinde giriyormuş gibi zaman zaman sarsılıyordu.

Biraz sonra kadın doğruldu. Elini yanımdakinin omuzuna vurduktan sonra ağır, fakat ahenkli adımlarla uzaklaştı. O zaman erkeğin gözlerinde biraz evvelki tatlı ve yalvaran bakışın yerini alev gibi parlayan bir ihtiras aldı. Ürperdiğimi hissettim. Hayatımda hiçbir erkeğin bir kadına bu kadar isteyerek, bu kadar deli gibi, bu kadar yeis içinde baktığını görmemiştim. Hiçbir şey sormaya cesaret edemedim.

Kadın ileride birkaç yaşlı ve şişman adamın yanına oturdu. Bunların halleri, evlerinden bir gecelik kaçamak yapan orta halli esnaf olduklarını gösteriyordu. Zaman zaman yanlarındaki kadını unutarak birbirleriyle münakaşaya dalıyorlar ve kadın bu sırada uyuklar gibi oluyordu.

Yanımdaki adamın gözleri hala o tarafta idi. Yavaşça, bir şey içmesini teklif ettim.

Hep o teşekkür etmek isteyen bakışı ile beni süzdü:

-Şarap içerim…- dedi.

Garsonu çağırdım. Yanımdakine şarap getirmesini söyledim. Tanır gözlerle ona baktı ve yanılmadımsa gülümser gibi oldu. Bu benim için pek de hoş olmayan bir gülümseme idi.

Yanımdaki bir bardak doldurup bir nefeste diktikten sonra zeki bir bakışla:

-Burada beni tanırlar- dedi ve ilave etti:

-Gene şarap ısmarlatacak birini buldum diye gülüyor!-

Hayretle baktım.

-Her zaman sizin gibi biri çıkmıyor…- dedi.

-Bütün gece bir şey içmeden oturuyorum. Barın sahibi de kızıyor…-

Gözlerini buğulamaya başlayan şaraptan biraz daha içerek:

-Marina da ısmarlayabilir, fakat sarhoş olmamı hiç istemiyor. Sonra beni eve götürmekte güçlük çekiyor.-

Gözleri tekrar kadına doğru kaydı ve deminki gibi alevleniverdi.

Zamanı geldiğini sanarak:

-Arkadaşınız mıdır?- dedim.

-Evet!- dedi. Fakat bu evette benim anlayamadığım bir şeyler de gizli gibiydi. Yüzüne baktım.

-İkimiz de Romanyalıyız!- dedi.

-Altı senedir de beraberiz…-

O zaman alelade bir vaka karşısında kalıvermekten doğan bir inkisara uğradım. Fakat birbirlerine karşı olan hallerini hatırlayınca, bu aleladeliğin arkasında başka şeyler, anlaşılmaz, karanlık birtakım şeyler bulunması lazım geleceğini düşünerek büsbütün meraklandım.

Önceki sayfa 1 2 3 4 5 6 7Sonraki sayfa

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu