Sabahattin Ali'den Seçmeler

“Köstence Güzellik Kraliçesi”nin Hikayesi

Sabahattin Ali Hikayeleri

Bu, Berlin’de her evin herhangi bir penceresinden zaman zaman sokağa dökülen bir piyano, bir ev müziği sesi değildi. Buralarda herhalde, içinde çalgı olan bir gazino bulunmalıydı. İçine girmek için değil, şöyle bir önünden geçmek için gözlerimle araştırdım, o zaman sokağın karşı tarafında ve biraz ileride ışıkları aşağıdan doğru sokağa vuran bir yer gördüm.

Burası bir bodrumdu. Dört ayak merdivenle inildikten sonra alçak bir kapı vardı. O anda kapıldığım bir merakla merdivenleri indim, kapıyı iterek içeri girdim.

Yüzüme içki kokusu ve ıslak bir hava çarptı. Girintili çıkıntılı bir salonun kenarlarına dağıtılmış masalarda kırmızı suratlı adamlar oturuyorlar ve zaman zaman iri bira bardaklarını dikiyorlardı. Bir köşede, yüksekçe bir yerde, dört kişilik bir müzik takımı (bir piyano, bir viyolonsel, bir keman ve bir davul), bu kabil müzikli yerlerin hiç değişmeyen ebedi parçalarını çalıyordu. Kapıya yakın boş bir masaya giderek oturdum. Girerken vestiyere benzer bir şey görmediğim için şapkamı ve elimdeki birkaç gazeteyi bir iskemleye bıraktım. Bir bardak bira getirdiler. Ben de etrafa göz gezdirmeye başladım.

Üzerlerinde mavi damalı örtüler bulunan masalarda, ekserisi işçi kılıklı insanlar oturuyor ve hızlı hızlı konuşuyordu. Müzik ara sıra altmış senelik bir vals çalmaya başlıyor, iriyarı herifler masalarındaki sarhoş kadınlardan birini alarak zıplamaya başlıyordu. Bu kadınlar, yüzlerinde bir bıkkınlık ve çürüklük ifadesi taşıyarak, ayaklarına basan bu bir gecelik hovardalara gülümsüyorlardı. Danstan sonra, viyolonsel çalan esmer adam, piyano ile beraber sanatını gösterdi. O zaman; pek de acemi olmayan eller, buraların en yüksek müzik seviyesini teşkil eden parçaları birbiri arkasına sundu. Her küçük gazinoda yüzlerce defa çalınan bu eserler: Bu Barkarol, bu Noktürn, bu Macar Rapsodisi ve Karmen… ve bunları çalanların yüzünü kaplayan mühim ifade beni buradan da kaçıracaktı. Fakat bu sırada içeriye garip bir adam girdi.

Kapı evvela hafifçe aralandı ve iki açık mavi göz salonda dolaştı. Sonra korkak adımlarla, küçük, zayıf bir vücut içeri süzüldü. Bakışları oradakileri incitecekmiş gibi, ürkek gözlerini etrafta gezdiriyor, bir yere oturmaya cesaret edemiyordu. Ben yanımdaki iskemleden şapkamı ve gazetelerimi aldım. Bunu görünce yüzünde bir teşekkür dolaştı ve yanıma oturdu.

Yakından oldukça yaşlı gibi duruyordu. Gözlerinin kenarı buruşuklar içindeydi. İncecik boynunda ta ensesine kadar uzanan çizgiler vardı ve kulak memeleri tüylü idi. Gözleri bana ilişince teşekkür etmek ister gibi sırıtıyor ve ince dudaklarının arasından sarı dişleri görünüyordu. Gazinonun iç taraflarına dikilen gözleri bir an parladı. O tarafa baktım. Uzun boylu bir kadın bize doğru geliyordu. Yaklaşınca Almanca selamladı:

-Hoş geldin Gravila!- dedi.

Önceki sayfa 1 2 3 4 5 6 7Sonraki sayfa

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu