Dini HikayelerMurat Canpolat

Dini Hikaye; “Tevafuklar”47. Bölüm

Dini Hikaye

Dini Hikaye; “Tevafuklar”47. Bölüm

Faruk, karaciğer ameliyatı olduktan birkaç gün sonra yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Uyanır uyanmaz yine o ezan sesini duydu. Ezanı okuyan öyle içten okuyordu ki, bunu duyup da etkilenmemek demek tamamen sağır olmak demekti. Ezanı huşu içinde dinledikten sonra başında bekleyen annesine dönerek:

‘Bu ezanı kim okuduğu biliyorsanız lütfen söyleyin. Okuyan her kimse öyle içten okuyor ki, sanki Bilal-i Habeş-i hazretleri (R. Anh) yattığı yerden kalkmış ezanı okuyor. O okunan ezandan o kadar etkilendim ki kendimi bir anda Asr-ı Saadet döneminde yaşıyormuş gibi hissettim’ dedi Faruk, yüzünden güller açarak.

Faruk’un iyileşmesini dört gözle bekleyen Fatma, onun gözlerini açması üzerine Allah Teâlâ’ya şükretti. Ardından gözleriyle yere bakarak Faruk’a:

‘Faruk Bey, Allah Teâlâ’ya şükürler olsun ki seni bize bağışladı’ dedi ve tam iyileşmesine sebep olan kişiyi söyleyecekti ki araya teyzesi girdi ve Fatma’yı susturdu.

Fatma’yı susturmasına bir anlam veremeyen Faruk, teyzesine sitemle:

‘Teyze, Fatma’yı niye susturdun. O tam da bana her şeyi anlatacaktı’ deyince Büşra:

‘Faruk, hele sen bir iyileş o zaman sana her şeyi açıklarım. Ezanı okuyanı da, sana karaciğerinden parça verip hayata tutunmana sebep olan kişiyi de. Ama şimdi sırası değil. O yüzden kendini fazla yorma ve iyileşmene bak’ dedi Faruk’a şefkatle dokunarak.

‘Teyze, mademki şimdi açıklamak istemiyorsunuz. Öyle ise Bilal-i Habeş-i hazretlerinin (R. Anh) hayatının anlatıldığı kitap alın da onun hayatını okuyup feyiz alayım ve onun gibi olmaya çalışayım’ dedi Faruk, Bilal-i Habeş-i (r. Anh) olan sevgi ve muhabbetiyle.

‘Peki, teyzesinin bir tanesi. Sen yeter ki iste. İçinde bu okuma ve öğrenme arzusu oldukça Allah Teâlâ’nın izniyle her türlü zorluğu yener ve hastalıklardan kurtulursun’ dedi Büşra, şefkatle.

‘İnşaallah teyze. Benim niyetim de zaten öyle. Umarım Rabbim (c.c.) de niyetime göre karşıma çıkarır ve beni düştüğüm şu durumlardan kurtarır’ dedi Faruk, umutla.

Annesi, oğlunun saçlarını şefkatle okşayarak:

‘Oğlum, bilsen beni ne kadar mutlu ettiğini. Senin bu hale düşmene bile sevinir oldum. Çünkü bu sayede doğru yolu buldun’

‘Haklısın anne. Demek ki gerçekten her şerde varmış bir hayır. Yüce Mevlam (c.c.) beni bu hallere düşürdü ki Ona yöneleyim. Sadece Ondan yardım isteyeyim, dedi ve hüzünlü bir şekilde. Keşke o meyhanede ki arkadaşlarım da doğru yolu bulsalar’ dedi Faruk, arkadaşlarının da doğru yolu bulma umuduyla.

Faruk, eski arkadaşlarını düşündükten sonra onlara ne olduğunu düşündü. Bu düşünceler kendisini öyle sardı ki kendisini içinden çıkılmaz hale getirdi. Annesi onun bu düşünceli halini görünce:

‘Ne düşünüyorsun öyle oğul’ dedi merakla.

‘Hiiç, eski arkadaşlarımı düşünüyorum. Beni bu hale getirdiler, ama bilmeden bana çok büyük bir iyilikte bulundular. O yüzden onlara ne olduğunu düşünüyorum. Acaba onlarda benim gibi doğru yolu bulabilecekler mi?’ dedi arkadaşları aklına gelerek.

Oğlunun, bu sözleri üzerine gülerek:

‘Oğlum, kendini daha fazla yorma. Onlara ne olduğunu sen iyileşince anlatırım’ dedi ve konuşmasını orada kesti.

Annesinin ve teyzesinin konuşmalarından bir şey çıkaramayan Faruk, kafasını kaşıyarak:

‘Aynı bilmece gibi konuşuyorsunuz. Biriniz burada neler olup bittiğini anlatmayacak mı?’ dedi neler olduğunu anlayabilmek için.

Onlar konuşurken araya giren Fatma, Faruk’un yanına yaklaşarak:

‘Faruk Bey, lütfen kendinizi daha fazla yormayın. Anneniz ve teyzeniz, siz iyileştikten sonra her şeyi açıklayacaklar. O zamana kadar biraz sabredin ve iyileşmeye bakın’

Fatma, bunları Faruk’a söylerken gözlerini yere çevirmiş ona bakmamaya çalışıyordu. Her ne kadar ona bakmamaya çalışsa da içinde bir ses ona bakmaya yönlendiriyordu. O da bu sese daha fazla dayanamayıp ona baktı ve o zeytin karası gözlerini gördü. Bu duygu karşılıksız değildi. Faruk da onun ela gözlerine bakıyordu. Bir müddet öylece birbirlerine baktıktan sonra gözlerini birbirlerinden ayırdılar.

Büşra, yeğeninin Fatma’ya bakışlarını görmüş, bu bakışlar gözlerinden kaçmamıştı. Birbirlerine bakışlarını ne manaya geldiğini anlamak için bunu her ikisine de soracak, böylece duygularını anlayacaktı, ama şimdi sırası değildi. Çünkü Faruk yeni hastalıktan kalkmıştı. Ona şimdi sorsa bile sağlıklı cevap alamayabilirdi. O yüzden şimdilik sormaktan vazgeçti. Zamanı gelince de soracak duygularını öğrenecekti.

Yazar: Murat Canpolat

HİKAYENİN BÜTÜN BÖLÜMLERİ 
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu