Aşk
Aşk ‘diye başlık attım çünkü kimse aşkın ne olduğunu bilmiyor. Bitiriyor bizi aşk, anlamıyorlar yada anlamak istemiyorlar. Neden insan kendine böyle kötü davranıyor? Neden bu kadar acı çekmeyi seviyoruz? Bilmiyorum ama neden derken bile içim acıyor. Aslında canımızı acıtan acı değil, bizim düşünemiyor olmamız. Neden bu kadar yalnız kalmayı tercih ediyoruz, hiç sorduk mu kendimize? Ölüyoruz, bitiyoruz. Neden bunu kendimize yapıyoruz bilmiyorum? Her şeyi biz istiyoruz herkes her şeyi birinin üstüne atıp kurtuluyor. Peki ya kurtulamayanlar ne olacak? İşte asıl soru bu. Neden bir insan intihar eder yada etmeye kalkar, neden?
Çünkü bunu bize, yine biz yapıyoruz, kırıyoruz, döküyoruz, hiç düşünmeden aklımıza gelen her şeyi söylüyoruz. Bıkmadık mı insanları üzmekten, onları her seferinde hayal kırıklığına uğratmaktan. Ben çok yoruldum ama kimse anlamıyor, kimse dinlemiyor, kimse görmüyor. Tam “kalktım bu sefer kimse yıkamaz,” diyorsun, dediğin an hayat yapışıyor boynuna, nereyee diye tam kırıldığımız yerden bi daha kırıyor, ama öyle böyle değil. Haa bu sefer en başa dönmekle kalmıyorsun, bir daha kalkmaya cesaret edecek halin bile kalmıyor.
Bir yerde okumuştum sirklerde filleri küçükken ayaklarında bir kazığa bağlıyorlarmış. Filler ne kadar kaçmak isteseler de kaçamıyorlarmış. Bu yüzden fil artık kaçmaya çalışmamış, tabi seneler geçer, fil büyür artık o kazığın üç katı fazla güçlü olur ama hiç kaçmazmış, çünkü artık umudunu kaybetmiş ve vazgeçmiştir.
Burda anlatmak istediğim hiç kimsenin ama hiç kimsenin umudunuzu kaybettirmesine izin vermeyin. Bu hayatta bir tek cesaret taklit edilemez. Bu yüzden hiç kimsenin mutluluğu için kendi mutluluğunuzu ertelemeyin.