Momo ile Mimi
Hava çok soğuktu evdeki ortam oldukça gergin geçiyordu. Bu durumun düzelmesi biraz zaman alacaktı ama sabırla beklemek en hayırlısı diye düşünüyorduk. Öylen olmuştu çöpleri bırakmayı unutmuştum. Hemen çöpleri balkondan aldığım gibi çöp kutusuna atmak için evden çıktım. Dış kapıda bir kıpırdama hissettim ama pek oralı olmadım. Çöpleri atıp döndüğümde kapıda siyah beyaz bir canlının hareket ettiğini farkettim biraz daha yaklaştım aman tanrım küçücük bir tavşan yavrusu içeriye zorla girmeye çalışıyor ama gücü kapıyı itmeye yetmiyordu. Durup hayvana baktım arkamı dönüp yürümeye başladım ama onunu çaresizliği beni o kadar etkilemişti ki bu duruma kayıtsız kalamadım hemen kapıyı açtım küçük tavşanı ellerimin arasına aldım.Etrafta kimseciler yoktu oda çok korkmuştu, nerden ve nasıl geldiği bilmediğim bir tavşan avuclarımın arasında bana mahsunca bakıyordu. Hızlı adımlarla hemen eve koştum. Tavşanı yavaşça salonun ortasına koydum Önce hiç kıpırdamadan durdu, sonra yavaş yavaş hareket etmeye başladı. Acıktığı her halinden belliydi. Somurtkan yüzleriyle salona giren Hasan ile Ayşe’nin yüzünde inanılmaz bir mutluluk belirmişti. Neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Sanki evdeki o soğuk ortamın yerini sıcak bir ortam almıştı. Birbirlerine dargın olan kardeşler tavşana nasıl davranmalı konusunda birbirlerinden fikir almaya “acaba açmı, su içtimi, nerede yatacak,” diye birbirlerine fikir sormaya başlamışlardı. Sanki kücük tavşan bizim evimize mutluluk getirmek için özellikle gönderilmişti. Küçük tavşana bir isim ve birde yuva yapmamız gerekiyordu. Hasan sıkıntılarını bir kenara koymuş gece boyunca küçük tavşana çok güzel bir yuva yapmış, MAMO’NUN evi diye kocaman bir tabela takmıştı. Bizim tavaşanın adı o günden sonra momo diye kaldı. Mamo evimizin neşesi mutluluğu olmuştu. Mamoyla birlikte evdeki gergin ortam tamamen yok olmuştu. Herkes momoyla ilgileniyor yaptıkları bizi inanılmaz derecede mutlu ediyordu. Hele yuvasından çıkartığımız zaman etrafımızda sıçraması koltuklara zıplaması yorulduğu zaman Ayşenin kucağında uyuması inanılmaz bir mutluluk veriyordu. Hasan okula gitmek için evden çıkmıştı. Okuldan eve gelmesi biraz gecikmişti ki kapının zili çalıdı gelen Hasan ve elinde de bir kutu ;
Bakın dedi mamoya ne aldım demeye kalmadan kutunun içinden çok sevimli yavru bir tavşan daha çıkmıştı. Mamo yalnızlık çekmesin diye ona bir arkadaş almıştı. Peki bunun adı ne diye sorduk. Hasana ona da Mimi adını vermişti. Mimi ürkek bir tavırla Mamoya yaklaştığında Mamo hemen Miminin tüylerini yalamaya onu bir anne şefkatiyle sevmeye başlamıştı. Evimizde kocaman bir aile olmuştuk. Onlar bizim evimizde bakıp beslediğimiz hayvanlar değil sanki bizden bir parça haline gelmiş evlat gibi sevdiğimiz birer varlık olmuşlardı. Gece Yarısı bile kalkıp, aç değiller, altları kirli kalmasın, mikrop olmasın, üşümesinler diye nöbetleşe büyüttük bu küçücük yavru tavşanları. Bu arada Mamo ile Mimi büyümeye başlamış kocaman olmuş ve yuvalarına artık sığamaz duruma gelmişlerdi. Bakımları da zorlaşmış artık doğaya bırakma zamanları gelmiş durumdaydılar. Ne yazık ki bizler onlara o kadar alıştıkki onlardan ayrılmak biz büyükler için az da olsa zor olsa da Hasan ve Zeynep için oldukça zor olacaktı. Anne iç güdüsüyle Hasan ile Ayşeyi yanıma çağırdım. Mamo ile Miminin artık bizimle yaşayamayacaklarını onların doğada yaşamaları gerektiğini besinlerini doğadan bulmalarını bizimle yaşarlarsa hayatlarının daha kısa olacağını anlattım. Onlarda bu durumu istemeye istemeye Mamo ile Miminin daha güzel doğayla iç içe bir yaşam sürmeleri için kabul etmeleri bizim işimizi biraz daha kolaylaştırmıştı. Pazar sabahı Mamo ile Miminin karınlarını doyurduktan sonra çok güzel bir dağın yamacında bulunan ormana götürdük. Onlarda doğaları gereği ortamı hiç yadırgamadan hemen etraftaki yeşilliklerde hoplaya zıplaya oynamaya başladılar etraftan onların kokularını alan diğer taşvaşnlarda gelip beraber bulundukları ortamdan uzaklaştılar.
Sevgili kardeşlerim, hayvanlardan gerçekten çok mutluluk duyduğumu, hayvan sevgisinin, insana, bulunduğu ortama, huzur verdiğini, sıkıntılarını üzüntülerini unutturduğunu, ama tüm hayvanların kendi ortamlarında yaşamaları gerektiğini, biz insanlar olarak onlara ne kadar güzel bir ortam hazırlasak bile, doğada yaşamaları onları çok daha mutlu ettiğini, Mamo ile Mimiyi doğaya bıraktığımızda anladık. Onlar mutluluktan sanki göklere zıplayarak gidiyorlardı.
Son olarak herkesin mutlu olduğu yerde yaşaması dileğiyle sevgilerimle…
Okuyucularımızdan Gelenler – Nazan Günenç
Gidip tavşan alıp büyütecem ve güzel bir yerde bende onları salacam