Leylekler ve Kırlangıçlar
Leylekler ve Kırlangıçlar Üzerine Bir Adana Öyküsü
Küçüksaat’ten Büyüksaat’e doğru yürürken acıktığımı hissettim. Kazancılar Çarşısı’nda bir kebapçıya uğradım. Kebabın yanında bol yeşillik, ezme, çoban ve soğan salatası geldi. Şalgam suyunun ilk yudumu, boğazımdan geçerken dilimde keskin bir tat bıraktı.
Yemekten sonra yol üstündeki şekerlemeciden biraz portakallı lokum aldım. Ulu Camii’nin yanındaki parkta asırlık hurma ağaçlarının altında oturarak lokumlarından birer birer yedim.
Ramazanoğlu Konağı’nın zarafetine dalmışken Büyük Saat’ten gelen gonk sesi ile irkildim. Saat iki olmuştu. Eski Kız Lisesi’nin önünden geçerek Taşköprü’ye doğru yürüdüm.
Seyhan Nehri ile bütünleşen parktaki ağaçların kartpostalları andıran güzelliklerini biraz seyrettim.
Bir leylek, gökyüzünden süzülerek alçaldı, Yüreğir tarafına geçerek tarihi fabrika bacasındaki yuvasına kondu. Bir türlü üniversite tercihime karar verememiş, karar vermeme iyi gelir diye yürüyüşe çıkmıştım; ama hala bir türlü karar verememiştim. Herkes farklı bir şey söylüyordu ve bu yüzden aklım çok karışıktı.
Sabancı Merkez Camii’nden müzeye doğru yöneldim. Müzeden çıktıktan sonra Merkez Park’ta biraz soluklanmak için oturdum. Susamıştım, seyyar aşlamacıdan bir bardak aşlama aldım. Aşlamayı, diğer adıyla meyan kökü şerbetini içmeye başladım
Aşlamacı, elimdeki üniversitelerin tanıtım kitapçığına baktı. Sonra havada daire çizen leyleklere bakarak anlatmaya başladı:
“Buralarda anlatılan bir öyküdür:
Afrika’da kırlangıçlar, Çukurova’ya bir haberci göndermiş: “Git de bir bak bakalım, Çukurova’ya ilkbahar gelmiş mi?”
Ekinlerin boy vermiş olduğunu gören kırlangıç, müjdeyi vermek için hemen dönmüş. Dönüşte kırlangıç, haberci leylek ile Akdeniz semalarında karşılaşmış. “ Kırlangıç kardeş, Çukurova’da ekinler olmuş mu?” diye sormuş leylek.
Kırlangıç heyecanla:
“Sen ne diyorsun, bahar çoktan gelmiş bile, ekinler diz boyu olmuş!” demiş.
Bunu duyan haberci leylek, sürüsüne müjdeyi vermek için yarı yoldan dönmüş. Müjdeyi alan leylekler, kanat çırparak uzun bir yolculuktan sonra Çukurova’ya gelmişler, ama ne görsünler; ekinler daha yeni filizleniyor. ‘Hani Çukurova’ya bahar gelmiş, ekinler diz boyu olmuştu?’ diye kızmış leylekler, haberci leyleğe”
Kırlangıç aslında yalan söylememişti; çünkü ekinler kırlangıcın dizi boyu uzamıştı. Leyleklerin dizi boyu uzaması için biraz daha zaman gerekliydi.
“Sen, sen ol, başka kişilerin koşullarına göre tercihlerini belirleme.”
dedi aşlamacı, bilgece. Bu öykü beni kendime getirdi; artık içim aydınlık ve huzurluydu….
Adana Markasının Öyküleri Yarışması’nda Mansiyon Ödülü’ne layık görülmüştür.
Adana Ticaret Odası – Adana Markasının Öyküleri
Öyküyü Gönderen: Ramazan Sarıboğa