Kalpten Bile Gıybet Etme
Cüneyd-i Bağdâdî rahimehullah’dan aktarıldığına göre, O başından geçen şöyle kıssa anlatmıştır:
“Bağdat’ta Şûnîziyye Mescidi’nde cenaze namazı kılmak için bekliyordum. Bağdat halkı da derecelerine göre oturmuş cenazeyi bekliyorlardı. Bir ara gözüm bir fakire takıldı. Üzereinde ibadet ehli alameti vardı. İnsanlardan bir şeyler dileniyordu. İçimden kendi kendime:
“Keşke şu adam kendisini dilenmekten kurtaracak bir iş yapsaydı onun için daha güzel olurdu” diye düşündüm. İşim bitince evime döndüm. Gece namaz kıldım ve virdlerimi okudum. Virdlerim bana ağır gelmişti. Uykum kaçtı biraz oturdum. Fakat oturduğum yerde uyku bastı, biraz uyumuşum. Rüyamda o fakiri gördüm. Onu bir tepsi içinde uzatmışlar ve bana:
– Onun etini ye, sen onun gıybetini yaptın, denildi.
– Ben dilimle onun gıybetini etmedim; sadece içimden geçirmiştim, dedim.
O zaman bana:
– Sen kalbinden geçirmek şeklinde de olsa, kendisinden bu tür işe razı olunmayacak kimselerdensin. Git adamdan helallik iste denildi.
Sabah olunca adam aramaya başladım. Onu su içine düşen sebze yapraklarını toplarken gördüm. Kendisine selam verdim. Başımdan geçeni anlattım. Bana künyemle hitap ederek:
– Ey Ebü’l-Kasım, bir daha böyle bir şey yapar mısın? Diye sordu. Ben:
– Hayır, yapmam, dedim.
– Bunun üzerine derviş;
– Allah bizi ve seni affetsin, dedi.”
İmam Yâfîî