Çocuk HikayeleriDüşündüren-Eğitici HikayelerMesut Akdağ

Hikaye Oku

Hikaye Oku

Hikaye Oku

“Özgürlüğünü Arayan Çocuk”

Hikaye Oku; Bahadır, kanepeye oturmuş, çok sıkılmış ve üzgün bir şekilde pencereden dışarıyı seyrediyordu. Bahadır, o kadar üzgündü ki üzüntüsünden kendinden geçmiş dışarıda oynayan arkadaşlarının kendisini çağırmak için el sallamalarını görmedi. O afacanlığını kaybetmiş, kederinden ağlayacak haldeydi. Hikaye Oku

Bahadır, derslerini bitirir bitirmez dışarıya çıkar, arkadaşlarıyla oynardı. Arkadaşları her oyunlarında mutlaka Bahadırla beraber oynamak isterlerdi. Çünkü Bahadır olmadığı zaman oyundan zevk alınmazdı. Fakat bugün Bahadır, evden dışarı çıkmamış, oynamak için arkadaşlarının yanına gelmemişti. Arkadaşları merak etmişler Bahadır’ın evinin önüne gelmişlerdi. Bahadır’ı pencerede dışarıya bakarken görmüşler, el sallamışlardı. Bahadır, arkadaşlarının kendisini çağırmak için el sallamalarını görmedi ve bağırmalarını da duymadı. Sonra arkadaşları Bahadır’a kızarak gittiler.

Halbuki, Bahadır çok üzgün olduğu için gözü hiçbir şeyi görmüyor, olduğu yerde öylece dalıp gitmişti. Bu sebeple arkadaşlarını görmemişti. Bahadır’ı bu kadar üzen olay, bugün annesinin onu sokağa çıkmaması ile cezalandırması idi. Halbuki Bahadır dışarıya çıkmasına izin verilmeyecek kadar suç işlememişti. Her gün okuduğu kitabı okumamıştı. Bugün öğretmeni çok ödev vermişti. Ödevini yapması uzun sürmüştü. Bu yüzden arkadaşlarıyla buluşup oynamaya geç kalmıştı. Ödevleri bitince hemen dışarı çıkmak için hazırlanıyordu.

Annesi, Bahadırı hazırlanırken görünce nereye gittiğini sordu. Bahadır da annesine, arkadaşlarının yanına gidip oynamak için dışarıya çıktığını söyledi. Annesi her gün okuduğu kitabı okuyup okumadığını sordu. Bahadır, “Hayır, okumadım anne, gelince okurum” deyince annesi, ona dışarıya çıkmama cezası verdi.

Bahadır’ın çok üzüldüğü ve kendisinin özgürlüğü alınan ve kendisine ceza verilmesine sebep olan olay bu idi. Bahadır’a göre kitabını okumaması dolayısıyla annesinin kendisine ceza vermesi ve dışarıya çıkmasını yasaklaması haksızlıktı. Çünkü okuduğu kitap ne bir ders kitabı ne de öğretmenlerinin verdiği bir kitaptı. Annesinin ödevlerinin dışında kendisini okumakla zorladığı bir kitaptı. Bu kitabın dersleriyle hiçbir ilgisi yoktu. Fakat annesi onu okuması için zorluyordu. Halbuki birçok arkadaşı kitap okumuyor hatta bazıları ödevlerini bile yapmıyorlardı. Bahadır, ödevlerini hiç aksatmadan en güzel şekilde yapıyor, öğretmenlerinden yıldızlı onur belgeleri alıyordu. Hikaye Oku

Kitap okurken arkadaşları çoktan dışarı çıkıp oyuna başlamış oluyorlardı. Bahadır hep geç kalıyordu. Arkadaşları da “Neden geç kalıyorsun Bahadır? Bak biz çoktan oyuna başladık. Şimdi senin yüzünden oyunumuzu bozup baştan tekrar başlayacağız.” diyorlar ve kendisine kızıyorlardı.

Bahadır, “ne yapayım. Annem kitap okumadan dışarıya çıkmama izin vermiyor. Biraz kitap okuyorum ondan sonra geliyorum. Lütfen bana kızmayın.” diyordu.

Arkadaşları, “Tamam tamam üzülme. Fakat bir daha geç kalma, yoksa bir dahaki sefere seni oyunumuza almayız.” diyorlardı. Her gün Bahadır geç kalarak arkadaşlarından bu sözleri işitiyordu.

Bahadır, kendi kendine “Ben arkadaşlarım gibi özgür değilim. Annem benim özgürlüğümü kısıtlıyor. Arkadaşlarım gibi isteğim şeyleri dilediğim zaman yapamıyorum. İstediğim gibi hareket edemiyorum. Canım istediği zaman dışarı çıkıp arkadaşlarımla gezemiyorum ve oynayamıyorum.” böyle düşünürken ağlamaya başladı.

“Ben özgür bir çocuk değilim. Evde katı kurallarla özgürlüğü kısıtlanan bir çocuğum. Neden ben de arkadaşlarım gibi oynayamıyor ve gezemiyorum.” diyerek hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Bahadır, böyle hıçkırarak ağladığı sırada dedesi geldi. Bahadır’ın ağladığını görünce birden korktu ve endişelendi. Bahadır’ın başına bir şey geldiğini zannetti. Bahadır’ın yanına gelip endişeli bir şekilde;

“Bahadır oğlum niçin ağlıyorsun. Bir şey mi oldu evladım. Düştün mü yoksa bir yerin mi yaralandı?” diye sordu.

Bahadır, “hayır dedeciğim. Ne düştüm ne de bir yerim acıyor. Hiçbir şeyim yok.” dedi.

“Peki neden ağlıyorsun öyleyse?”

“Ben özgür bir çocuk değilim dede”

“Nasıl özgür çocuk değilsin? Anlamadım.”

“Annem benim özgürlüğümü kısıtlıyor. Ben arkadaşlarım gibi istediğim zaman dışarı çıkıp gezemiyorum ve oynayamıyorum. Annem evde bana kurallar koyuyor. Derslerime çalışıyorum. Ödevlerimi yapıyorum. Bunları yaptıktan sonra bana zorla kitap okutturuyor. Dışarı çıktığımda da mahalleden uzaklaşmama izin vermiyor. Dışarıda fazla kalmama da izin vermiyor. İşte bu yüzden ben özgür bir çocuk değilim dedeciğim.”

Bahadır, dedesine sarılarak daha çok ağlamaya başladı.

Bahadır’ın dedesi, Bahadır’ı sımsıkı kucakladı. Biraz birbirleriyle sarılmış vaziyette kaldılar. Bahadır’ın ağlaması hafiften kesilmeye başlayınca “Sen arkadaşlarından daha özgürsün. Asıl özgür olan sensin.” Dedi dedesi.

Bahadır, ağlamasını birden kesti. Dedesinin kucağından kendisini bıraktı. Şaşırmış bir şekilde dedesine baktı. Hayretle “Anlamdım dede. Nasıl ben özgürüm? Arkadaşlarımdan daha özgürüm?” dedi.

Dedesi gülümsedi. Başını okşadı. “Evet, sen onlardan daha özgürsün. Çünkü, sen hayatını kurallar ile düzenli bir şekilde yaşıyorsun. Bu sayede özgür oluyorsun” dedi.

Bahadır, dedesinin bu sözlerine iyice şaşırdı. “Dedeciğim! Dediklerinizden hiçbir şey anlamadım. Şimdi kurallar bizi daha çok mu özgürleştiriyor? Kurallar bizim istediğimiz her şeyi engelleyip özgürlüğümüzü kısıtlamıyor mu?” dedi.

“İlk önce bir özgürlük nedir? Onu öğrenelim. Özgürlük, senin için nedir? Ne anlıyorsun özgürlük denince Bahadır?”

Bahadır hiç düşünmeden cevap verdi. “Özgürlük, dede, kişinin hiçbir baskı olmadan dilediğini yapıp istediği gibi yaşamasıdır.” dedi.

“Her istediğini istediği zaman yapmak öyle mi?”

“Evet dede. İnsan istediğini yapamazsa nasıl özgür olabilir ki?”

“Özgürlük zannettiğin gibi istediğini yapmak değildir.”

Dede, bir müddet suskun kalır. Bahadır’ın yüzüne baktı. Bahadır da meraklı meraklı baktı. Dede, Bahadır’ın başını okşadı. Sesini ciddileştirerek konuşmasına devam etti.

“Özgürlük evladım, bilmektir, öğrenmektir. Derslerinde başarılı olmandır. Evet, özgürlük, kişinin aklını bilgiyle donatmasıdır. Kabiliyetlerini geliştirip insanlık adına kullanmasıdır. Bilmek ve öğrenmek için de kurallara ihtiyaç vardır.”

Bahadır, iyice şaşırdı. “Nasıl bilmek özgürlük olur anlamdım dede?” dedi.

Dede gülümsedi sesini biraz yumuşattı ve konuşmaya başladı. “Kişi, bildikleri ile hayatını yaşar. Öğrendiği kadar da başarılı olur ve kazanır. Sen, derslerinde çalışkan bir öğrenci olup öğretmenlerinin anlattıklarını güzelce öğrenirsen büyüdüğün zaman iş bulmakta zorlanmazsın. Çok çalışıp iyi öğrenirsen güzel bir iş sahibi olursun. Böylece çok para kazandığın içinde tüm ihtiyaçlarını alırsın. Hiç kimseye muhtaç olmazsın ve kimseye de zararın olmaz.”

Bahadır hemen “Kimseye zararımın dokunmaması ile özgürlük nasıl olur?” dedi.

“Aferin Bahadır, güzel bir soru. Şöyle açıklayayım.” dedi dedesi ve devam etti.

“Şimdi senin güzel bir işin var. Çok para kazanıyorsun. İhtiyaçlarını ne yaparsın?

“Ben alırım.” dedi Bahadır.

“Ne kadar ihtiyacın olursa olsun ne yaparsın”

“Yine ben alırım.”

Neden sen alırsın? Babandan istemezsin?”

“Çünkü, çok para kazanıyorum.”

“İhtiyaçlarını kendin aldığın için kimseye muhtaç olmuyorsun. Eğer muhtaç olsaydın insanlardan isteyecektin. Onlar, ihtiyaçlarını karşılamak için senden bir şeyler isterler. Sen de onları yapmak zorunda kalırsın. İnsanlık onurun gider. İşte o zaman özgürlüğün elinden alınmış olur.”

Bahadır “Evet anladım dede. Özgürlük, insanın bildikleri ile yaşayıp topluma faydalı olmak. Fakat annem bana kurallar koyuyor. Bu kurallar yüzünden arkadaşlarımla güzel vakit geçiremiyorum. Bu kurallar sebebiyle annen benim özgürlüğümü kısıtlıyor dede.” dedi.

Bahadır’ın dedesi tekrar gülümser ve anlatmaya başlar. “Kurallar, bizim özgürlüğümüz kısıtlamaz. Hayatta bize lazım olacak şeyleri öğrenmemizi sağlar. Ayrıca İnsanlara saygılı davranmayı ve onların haklarına riayet etmemizi sağlar.”

Bahadır, “Annemin koyduğu kurallarla insanların haklarını gözetmemiz nasıl olur dedeciğim?”

“Şöyle anlatayım evladım.

“Kurallar, insanlık görevini aksatmamak için yapılmıştır. Mesela sokakta yürürken elindeki çöpü rastgele atamazsın.

Bahadır hemen “Evet dedeciğim bir çöp kutusuna atmamız gerekir.” dedi.

Niçin çöp kutusuna atman gerek?”

“Çünkü, sokağımız kirlenir. İnsanlara zarar vermiş oluruz.”

“Aferin oğlum. Bazen de kurallar bizim iyiliğimiz için yapılır. Mesela bugün annen sana sokağa çıkmama cezası verdi. Bu cezayı sana niçin verdi?”

“Kitap okumadığım için verdi.”

Eğer sen kitap okumazsan bilgili olamazsın. Bilgini arttırmadığın için derslerinde başarılı olamazsın ve güzel bir iş sahibi de olamazsın. Annen sana bu cezayı kitap okumayı hiçbir zaman bırakmaman için verdi. Şimdi anladın mı kuralların ne için konulduğunu Bahadır’cığım?

“Evet, çok iyi anladım dedeciğim. Teşekkür ederim.” 

“Aferin yavrum. Bundan sonra ne yapacaksın?”

“Annemin kurallarına uyuyacağım, derslerime iyi çalışacağım, her gün kitabımı okuyacağım ve özgür bir çocuk olacağım.” dedi sevinçle bahadır.

Dedesi Bahadır’ın başını okşadı “Aferin aferin aferin” dedi.

Mesut Akdağ                                                                                                     

hikaye oku, hikaye, deüşündüren hikayeler, eğitici hikayeler,öğretici hikayeler, ders veren hikayeler,

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu