Hilal MavişKorku Hikayeleri

Korku Hikayesi; “Çınarlı Vakası”

Orada anlamını bilmediğim, Arapçaya benzeyen bir şeyler yazıyordu. Sanki kanla yazılmış gibiydi. Oldukça garipti…

“Sırtım da çok acıyor.” diyerek yine onlara döndüm, “Niye başımda bekliyorsunuz böyle, yoksa bir şaka mı yapıyorsunuz?” dedim.
O sırada Enes söze karıştı “Kalk bakalım, açalım sırtını.” dedi. Anlamamıştım ama kalktım ve sırtımı açtı.

Şaşkınlıkları yüzlerinden okunuyordu, Salim ve Necip koşarak odadan çıktılar. Ne oluyordu böyle…

Enes sanki aklımdan geçen soruyu okumuş gibi cevap verdi. “Hala anlamadın mı? Sırtın bildiğin derin bir şekilde kesilmiş, yatağında kan var. Ve duvarda kan rengi Arapçaya benzeyen bir yazı var. O duvardaki senin kanınla yazılmış. Hiç mi acı hissetmedin, uyanmadın bunlar olurken?”

Yatağıma döndüm, gerçekten de kan vardı…

Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu resmen. Bir beş dakika öylece kalakaldıktan sonra aklıma dün gördüğüm rüya ve sırtımda hissettiğim o acı geldi. Bunu Enes’e ve oradakilere anlattım.

Zaten korkuyorlardı, daha da korkmuşlardı. Bu çok belliydi.

Enes, Nazım ve Bekir haricinde herkes odadan çıkmaya başladı.

Dört kişi bir odada kaldık. Bunlar nereden çıkmıştı böyle, neden benim başıma geliyordu bütün bunlar, günahım neydi? Dayanamayıp ağlamaya başladım, üç arkadaşım da bana sarıldı. Enes, “Korkma, halledeceğiz bunları Allah’ın izniyle…” derken Nazım, “Biz hep yanındayız kardeşim.” dedi…

Bekir ise sessiz kalıp sıkıca sarılmaya devam etmişti.

Bu olayın üzerinden iki gün geçmişti.

Odadakiler bu olaydan kimseye bahsetmediler, yazıyı da cesaret edip kimse silememişti. En son Nazım ve Enes ellerine bez alıp yazıyı sildiler.

Ve gece ben uyurken başımda Nazım, Enes, Bekir ve oldukça cesur bir arkadaşımız olan Cüneyt sırayla nöbet tuttu.

Birkaç kabus dışında başıma bir olay gelmedi. Sonra aynı odada kaldığımız Süleyman, “Buna benzer bir olay, iki sene önce halamın kızının başına geldi. Kız uyandığında her yeri çizilmişti, sadece duvarda değil tavanda da kanla yazılmış yazılar vardı. Sonra bir hocaya gittiler. O hocanın yardımlarıyla bu sorunu halletmişler. İsterseniz hocanın numarasını bulayım, siz de gidin” dedi.

Onun yardımlarıyla hocanın numarasını aldık ve hocayı aradık. Bize vakit kaybetmeden gelmemizi söyledi ve adresini verdi.

Sonra müdüre çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın vefat ettiği yalanını söyleyip oradan ayrıldık, bize güvendiği için inandırmakta zorluk çekmemiştik.

Nazım, Enes, Bekir ve ben yola çıktık.

Hocanın verdiği adresteki (?) köyüne gelmiştik. Oradan geçen bir köylüye hocanın evini sorduk, yokuşu gösterdi “Oradan çıkıp dümdüz devam edin, orada küçük bir ev olacak” dedi.

Ona teşekkür edip tarif ettiği yere doğru gittik. Gerçekten küçük bir evdi. Kapıyı çaldık, karşımıza orta boylu, sakalsız, temiz yüzlü, başında takke olan bir adam çıktı.

Bu hoca olmalıydı, bizi içeri davet etti.

Ev iki odalıydı: Odanın biri mutfakla birleşik oturma odasıydı, diğeri de hocanın kaldığı oda olmalıydı.

Odada içinde bir sürü kitabın bulunduğu eski bir kitaplık, üzerinde Kur’an’ın açık olduğu bir rahle, eski bir radyo, üzerinde seccade olan sarı renkli bir sedir, küçük bir kilim ve üzerinde çaydanlığın olduğu küçük bir soba vardı.

Sedire oturmamızı söyledi ve bizlere çay koyup ikram etti. Onun bu sıcakkanlı misafirperver hali tedirginliğimizi bir nebze olsun azaltmışttı.

Kendi de çayını alıp oturduktan sonra başıma gelen olayları önce benden sonra arkadaşlarımdan dinledi.

Biraz düşündükten sonra kalktı ve kitaplığından birkaç kitap alıp onlara baktı. Yanımıza geldi. “Bu bir musallat… O kesin fakat büyü mü yoksa tamamen kişisel bir musallat mı bilemiyorum. Ve olayın öznesi sen olmayabilirsin. Bunu anlamamız için yapmamız gereken bazı şeyler var.” Dedi.

Önceki sayfa 1 2 3Sonraki sayfa

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

4 Yorum

  1. Yorumlarınızı bekliyorum.
    Eleştirileri de… İyi veya kötü yanlarını bilirsem kendimi geliştirebilirim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu