Sabırsızlıkla geçen gecenin hikayesi farklıydı bu sefer. Bir bayram daha geliyordu. Heyecan yüklü yüreğimin ritmine gece ayak uydurmaya çalışıyordu. Bir türlü uyku denilen illet bana uğramamıştı. Saat on ikiyi çoktan geçmişti. Arefe gününü geride bırakıp Ramazan Bayram’ının ilk saatlerini yaşıyordum. Saatler bir türlü geçmek bilmiyordu. Duvarda asılı duran saat, 03:00 olmak üzereydi. Masanın üzerinde duran sigaramı alıp pencereme yöneldim. Çakmağı çakıp sigarayı yaktım. İçime çektiğim dumanı dışarıya savurdum. Bir yandan sigaramı içerken diğer yandan etrafa bakınıyordum. Çöp konteyneri yanında biri belirmişti. Sokak lambaları yetersiz kalmıştı, gördüğüm gölgenin yanında. Karanlıkta seçemedim yüzünü, delikanlının. Bir kaç dakikalık seyirden sonra, gencin etrafına bakıp emin adımlarla yürüdüğünü gördüm. Her adımı köşede duran çöp konteynerine daha çok yaklaşmasına neden oluyordu. Bir kaç adımdan sonra, çöp konteynerin önüne vardı. Başını kaldırıp bir sağa, bir sola bakındı. Gelen olmadığını fark edince, çöpü karıştırmaya başladı. Çöpten bir şeyler çıkarıp kaldırım taşının üstüne bırakıyordu, sessizce. Bir yandan da etrafa bakınıyordu. Yaklaşık beş veya on dakika sürmemişti ki bir sesle irkildi, o sese bende teslim olmuştum. Sesin sahibi ara sokaktan çıkan bir erkekti. Çöpü karıştıran delikanlı hemen karşı kaldırıma geçip sanki hiç bir şey yokmuş gibi oturmaya başladı. Adam uzaklaşmıştı epey çöpü karıştıran delikanlının yanından. Tekrardan çöp konteynerine yaklaştı delikanlı. Yaptığının tam aksine bu sefer çöp konteynerinin içine girdi. Ağzında duran el feneri, yol gösteriyordu. İşine yarar ne varsa dışarıya atmaya başladı. Girip çıkması arasında iki dakika bile yoktu. Yırtık pantolonun sol paçası ve sırtı paramparça olmuş, kazağını temizleyerek kaldırımın diğer ucunda duran çuvalları getirmek için yürüdü. Getirdiği çuvallara çöp konteynerinden çıkardığı demir, kağıt ve naylonu koymaya başladı. İki çuval kapanmayacak şekilde doldurulmuştu. Etrafına son kez bakıyordu. Avuçladığı çuvalları sırtına atıp karanlığın gölgesinde kaybolmuştu. Atlatamadığım şokun etkisindeydim halen. Çöp konteynerine giren çok kişi görürdüm günlük hayatta. Ama bilmiyorum rahatsız olmuştum. Çok kötü olduğumun farkına vardım o gece. Yeni aldığım elbiseleri saklayıp, günlük hayata giydiğim elbiseleri giyip çıkmıştım dışarıya. Saatin sekiz olduğunu telefonumun çalmasıyla fark ettim. Arayan annemdi, açmamıştım telefonu. Telefonumu kapayıp yola devam ettim. Kimselerin olmadığı bir yer arıyordum. Elbiseleri gıcır gıcır olan, ayakkabıları parlayan insanlardan uzak bir yer arıyordum. Bulamamıştım öyle bir yer. Saat akşamın yedi buçuğu olmuştu. Eve gitmek için yola koyuldum. Eve varmam için kapı zilinin tıngırdaması kalmıştı. Kapıyı abim açmıştı. Sorduğu soruları duymamazlıktan gelip uyumak için odamın yolunu tuttum.
Çok sevdiğim bayramların güzel olmadığını anladım. Halen seviyorum bayramları ama eskisi gibi mi ? Bilemiyorum. Kendime sormaya korkuyorum. İçimdeki burukluğun tarifi yok.
Şunu çok iyi biliyorum hayatım boyunca yaşayacağım bayramlar hiç masum olmayacak.
Ayıplıyorum kendimi, yapabilecek çok şeyim varken hiç bir şey yapamadığım için, ayıplıyorum. Keşke o zamana gidebilseydim.
Kirlenecek çok şey var, yeter ki temiz şeyler olsun.
Nice kirlenmiş bayramlarda buluşma dileğiyle, bir bayramı daha bekliyorum.
Çöp konteyneri temiz insanların ekmek teknesidir.
2 4.572 2 dakika okuma süresi
Ben hala anlamadım
Anlamadığın ne ?