Mesneviden Hikayeler

Mesnevi Hikayelerinden; “Lokmanın Sadakati”

Mesnevi Hikayelerinden; “Lokmanın Sadakati”

Hikaye Oku; Zengin bir adamın Lokman adında bir hizmetçisi vardı. Hizmetçi dediysem de akılda vezirler padişahlar kadar üstün idi. Hikmet bilgisini adını aldığı Lokman (a.s) dan almıştı.

Lokman gece gündüz işlerini en güzel ve en çabuk bir şekilde gören gayretli birisiydi.

Bu sebeple efendisi onu oğullarından bile üstün tutardı. Lokmanın efendisi görünüşte onun efendisi idi ama hakikatte Lokman’ın kölesiydi. Çünkü ona akıl danışır, onun gösterdiği yoldan giderdi. Efendi bu durumun çok da iyi farkındaydı ama asla bu durumdan rahatsız değildi, Efendi de akıllı bir adamdı. Bu şekilde işlerini en güzel biçimde yönetiyordu.

Lokmanı hürriyetine kavuşturabilirdi, fakat Lokman da bu durumundan hoşnut olduğu için böylece yaşayıp gidiyorlardı.

Efendi, kendisine bir yemek getirildiğinde Lokman’ı çağırtır önce o yemeği Lokman’a sunarlar, efendisi de ondan sonra yerdi.

Bu sürede onun artığını afiyetle yer, bundan zevk alırdı. Lokman şayet işlerinden dolayı yemeğe gelmeye fırsat bulamazsa efendi de yemek yiyemezdi.

Bir gün Lokman’ın efendisine hediye olarak bir karpuz getirdiler. Hizmetçiye:

– Git, oglum Lokman’ı çağır.” dedi.

Lokman gelince efendisi, karpuzu kesip ona bir dilim verdi. Lokman, bu dilimi bal gibi, şeker gibi yedi. Hem de öyle lezzetle yedi ki Lokman’ın efendisi ikinci dilimi de kesip sundu. Öyle böyle karpuzu tamamen yedi. Yalnız bir dilim kaldı. Efendisi:

– ‘Bunu da ben yiyeyim; bir göreyim, bakayım, nasıl şey, herhalde tatlı bir karpuz.” dedi.

Çünkü Lokman öyle lezzetle, öyle zevkle, öyle iştahlı iştahlı yiyordu ki görenlerin de iştahı kabarıyordu.

Efendisi o dilimi yer yemez karpuzun acılığından ağzını bir ateştir sardı, dili uçukladı, boğazı yandı. Karpuzun acılığından adeta kendini kaybetti. Sonra:

– ‘A benim canım, böyle bir zehri nasıl oldu da tatlı tatlı yedin? Böyle bir kahrı nasıl oldu da lütuf saydın? Bu ne sabır? Canına kastın mı var? Niye bir şey söylemedin, dedi.

Lokman dedi ki:

– “Senin elinden o kadar rızıklandım ki, Utancımdan adeta iki büklüm oldum. Elinle sunduğun bir nimete; bu acıdır demeye utandım. Çünkü vücudumun bütün zerreleri senin verdiğin nimetlerinden meydana geldi. Bu kadarcık bir acıya dayanamazsam yazıklar olsun bana.”

Lokman sevgiliden gelen her türlü nimete ve belaya nasıl davranılması gerektiğini bu şekilde anlatınca Efendisinin ona olan sevgisi bir kat daha arttı.

Sevgiden acılar tatlılaşır, sevgiden bakırlar altın kesilir.

Hikayeyi Gönderen – Muhammet Ahmet

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu