Gökyüzüne Aşık Yıldız
Bir zamanlar, gökyüzünü tüm ihtişamıyla aydınlatan parlak bir yıldız yaşardı. Bu yıldız, hava karardığında ortaya çıkıp öylesine parlayan yıldızlardan biri değildi. Yalnızca gecenin en karanlık saatinde ortaya çıkar, gökyüzünü biraz olsun aydınlatabilmek için tüm gücüyle uğraşırdı.
Laf aramızda ama, bu yıldız ömrünü adadığı gökyüzüne aşıktı. Her gece gökyüzü onun aşkını anlasın, ona değer versin diye uğraşırdı.
Günün birinde gökyüzü onun bu aşkını anladı ve tüm yeryüzünü titreterek ona bir mesaj gönderdi.
” Ey yıldız, benim için parlayıp tüm gücünü tüketme! Bilmez misin ki aşkın karşılıksızdır? Bilmez misin ki benim kalbim yalnızca bir bulut için atar? Yeter artık yıldız. Karşılıksız bir aşk uğruna kendini harcama. ”
Yıldız bunun üzerine o denli üzüldü ki, içten içe kendini harcadığı için birkaç gün parlayamadı bile. Gökyüzünden vazgeçmeye çalıştı. Bu çaresiz aşk hastalığından kendini çekip kurtarmaya çalıştı.
Fakat, aşkından vazgeçmeye çalışan pek çok insan gibi o da bunu başaramadı. En sonunda çabalamaktan vazgeçti ve her zamankinden çok parlayıp gökyüzünü aydınlatmaya devam etti.
Ve günün birinde, yıldız, delicesine sevdiği gökyüzü uğruna bütün enerjisini harcayarak öldü; fakat gökyüzüne adadığı bir ömür için asla pişman olmadı. Aşkla geçen bir ömür, asla boş geçmiş sayılmazdı.
Derler ki, ne zaman gökyüzünde bir yıldız kaysa, gökyüzüne aşık yıldız bir anlığına parlar ve kayan yıldızı izleyen kişinin gönlünü aydınlatırmış.
Meryem Sude Küçükbaş