Beşikli Göl
Nihat Arkadaşımızın Göndermiş Olduğu Çok Güzel Bir Hikayeyi Paylaşıyoruz.
Zamanın birinde birbirini deliler gibi seven bir çift varmış. Bu çift fakir ama çok mutlularmış. Geçimlerini tarladan edindikleri mahsulden ve ineklerinin sütünden sağlıyorlarmış. Bu iki sevgilinin bir çocukları olmuş. Kara gözlü bir erkek çocuğu. Çocuklarını çok seviyorlarmış, adeta evlatlarının etrafında pervane oluyorlarmış. Günlerden bir gün bu çifti üzen bir haber gelmiş. Adamın askerlik göreviymiş gelen. Ayrı düşmekmiş onları üzen. Zamanı gelince Eşiyle helalleşmiş, sizi Rabbime emanet ediyorum demiş vatani görevini yapmak için görev yerine gitmiş.
Eşinin yokluğunda her işi kadın tek başına yapmış. Çok çalışmış. Evin ihtiyaçlarını tek başına çalışarak karşılıyormuş. Her türlü zorluğa katlanıyormuş. Yine günlerden bir gün ineklerini otlatmak için evinin alt tarafındaki büyük ırmağın olduğu bahçeye götürmüş. Yaşadığı yerin coğrafyası çok engebeli bir yermiş. Çok dik ve zorlu bir arazisi varmış. İnekleri otlatırken bahçede çocuğunun beşiğini sallıyor, ona ninni söylüyormuş. Zaman ilerledikçe komşuları hava bozdu yağmur yağmadan eve gidelim demişler. Kadın da komşu kadınlar gibi hazırlığını yapmış evine gitmek için çocuğunun beşiğini sırtına almış, hayvanlarını önüne katmış, yola çıkmış. Bir hayli gidince gürültülü bir ses fark etmiş, bu ses kadın ve çocuğunun sonu olmuş. Gelen ses yağmurla başlayan sel felaketiymiş, sel kadını alıp götürmüş, akarsuyun göle dönüştürdüğü Beşikli Gölün içine. Köylüler her yeri aramışlar ama kadının ve çocuğunun bedenini bulamamışlar.
Kocasına olup biteni anlatan bir mektup yazmışlar. Adam askerden gelmiş o da aramış ama bulamamış, sevdiğini ve yavrusunu. Gece yarısı eşinin içinde kaybolduğu göle gitmiş, ağlamak, hasretini dindirmek için ama orada bir mucize ile karşılaşmış. Gölün içinde eşinin yansımasını görmüş. Eşi, çocuğunun beşiğini sallıyor, derinden derinden beşiğin sesi geliyor şııık şııık diye. Eşi ninni söylüyor nenni yavrum, nenni nenni diye. Eşi bunu gördükten sonra her gece onları izleyip seslerini dinlemeye gidermiş o göle, hasret acısını dindirmek için. İşte o adam o göle gide gele, gide gele o gölün başında aklını yitirmiş sevdasından.