Ben de size başımdan geçen bir olayı anlatacağım. 1994 senesinde Muğla Üniversitesi’nde okuyordum ve üniversitenin bahçesindeki yurtta kalıyordum. Üniversite, şehirden 10 dakikalık bir mesafede, yüksekçe bir alana kurulmuştu. Kız ve erkek yurdu yanyana uzanıyordu. Kız yurdundan bir arkadaşım vardı.Gerçek ismini buraya yazmıyacağım. Kendisinden Sibel diye bahsedeceğim. Yurtta sürekli garip olaylar oluyor. Geceleyin derinden gelen tefli çalgı sesleri duyuluyor; ama nereden geldiği anlaşılamıyordu. Sürekli kafayı yiyenler çıkıyordu. Odalar, 6 kişilikti. Sibel’in oda arkadaşı her gece uykusundan, “Geldiler, geldiler!” diye çığlıklar atarak uyanıyordu. Rüyasında insana benzeyen ama bacakları keçi bacağı gibi olan kişilerin onu uyandırdığını söylüyordu. Kız, artık uyku uyuyamıyordu. Altı -yedi gündür uyumamıştı. Ne zaman göz kapaklarını indirse, o adamlar onu kolundan tutup karanlık bir çimenliğe doğru çekiyorlardı. Müzik sesleri, en çok Sibel’lerin odasından duyuluyordu. Tam da sabah ezanı zamanı. Günün ilk ışıklarla aydınlanmaya başladığı alaca karanlıkla da kayboluyordu. Çarşamba akşamı saat 23:00 civarında, Sibel’in arkadaşı, “Geldiler!” diye çığlık atarak yurdun üçüncü katından aşağı atladı ve öldü. Bu olay Hürriyet Gazetesi’nde yurtta intihar diye de çıkmıştı. Bunu üniversitenin büyük bir kısmı ve ben gördüm; çünkü ikinci öğretimler o saate dersten çıkıp durağa doğru yurtların önünden yürüyordu. Bu olay arkadaşımı çok sarstı. Uzun süre kendisine gelemedi. Yurtta cuma günleri banyo günüdür. Saat 22’de başlar ve 23’te su soğuduğu için kendiliğinden biter. Sibel, saat 23’te banyoya gitmiş. Uzun bir koridor gibi ve sağlı sollu duş bölmeleri var. Yalnız kapısı yok, girişler perdeli. Sibel de benim gibi ikinci öğretim. Su bitmesin diye hemen yurda geliyor. Odaya gidiyor kimse yok. Hemen malzemelerini alıp banyoya gidiyor. Banyoda 3 kabin dolu. 8 sağda 8 solda toplam 16 kabin var. Sibel de birine giriyor ve duş alıyor. Su ılımış bile. Hızlıca banyo yapıyor. Yavaş yavaş, diğer kabinlerden gelen su sesleri kesiliyor. Su, buz gibi oluyor. Sibel, havluya sarılıp çıkıyor. Son kabinden hala su sesi geliyor; ama su buz gibi olduğu için Sibel, herhalde açık unutulmuştur diye kabine gidiyor ve perdeyi açıyor. Şok oluyor; çünkü belden aşağısı keçi bacaklı olan bir kız yıkanıyor. Sibel, “İmdat!” diye bağırarak odasına koşuyor. Odada diğer bir arkadaşı banyodan yeni çıkmış kurulanıyor. Olanları ona anlatıyor kız arkadaşı anlamsızca gülmeye başlıyor ve “Böyle mi?” diyerek birden havlusunu açıyor. Sibel, dona kalıyor; çünkü onun da bacakları keçi bacağı gibi!.. Çığlıklar atarak televizyon odasına koşuyor. Diğer kızlar, onu sakinleştirmeye çalışıp odasına ve banyoya bakıyorlar; ama kimse yok. Daha sonra Sibel’in oda arkadaşı, diğer arkadaşlarıyla birlikte sinemadan geliyor. Son iki derse girmeyip sinemaya gitmişler ve daha yeni gelmişler. Kız arkadaşım, bundan sonra okulu bıraktı ve memleketi olan Manisa’ya gitti.
0 5.247 2 dakika okuma süresi
Bu hikayenin kişileri ve keçi bacağı yerine ters ayaklı Edirne de geçeni var
evet bende bahsettiğin hikayeyi okumuştum