Hikaye Oku “Nazi Paltosu” 2. Bölüm
Tek bir lambanın aydınlattığı sokağa adım attığında, kısa bir an durdu ve ortalığa hakim olmuş sessizliği dinledi. Her şey nasılda yerli yerinde ve olması gerektiği yerde duruyordu. Uzaklardan bir köpeğin havlama sesi duyuldu bir ara, sonra kesildi. Muhtemelen açlığı giderildiğinde gelen doyum hissiyle uykuya dalmıştı. Tek katlı gecekonduların yan yana sıralandığı sokakta en küçük bir yaşam belirtisi yoktu. Oysa saat hala gece yarısına gelmemişti.
Ağır adımlarla ilerledi ve mavi kapılı gecekondunun önüne gelince durdu. Kısa bir an anahtarı aradı yırtılmış paltosunun cebinde. Sonunda buldu. Deliğe soktu. Yağlanmadığından olsa gerek bir kaç denemeden sonra anca açıldı kapının kilidi. Parmak uçlarında yürüyerek salonun ışığını açtı. Elindeki poşetleri mutfağa koyup tekrar salona geldi. Bej renkli üçlü koltuğun kenarına oturdu.
Tek bir ampülün aydınlattığı salon, içeride yanan ışığa rağmen hala karanlık sayılırdı. Bakkaldan almıştı bu ampülüde. Bakkalcının en kalitesiz olanını verdiğinden şüphesi yoktu. Ama diretmemişti fazla. Zaten hiçbir zaman diretmezdi. Bu kadar ışıkta da yaşayabilirdi pekala.
Koltuğun haricinde salonda küçük bir sehpa, en köşeye yerleştirilmiş devasa saksının içindeki bir çiçek ve otuz yedi ekran televizyondan başka bir eşya yoktu. Sadelik. Bütün eve olduğu gibi yayılan muhteşem bir sadelik. Belki de minimalizm. Evet, bak oda olabilir. Her neyse
Salonda cansız eşyaların haricinde ilk dikkat çeken, üçlü koltukta yatan ve hızlı nefes alıp verişine dikkat ederseniz muhtemelen bir rahatsızlığı olduğunu düşüneceğiniz bir kadın yatıyordu. Öylece hareketsiz duruyordu. Yükselip inen göğüs kafesinden, sanki bir ıslık sesini andıran, kısık bir ses salona dağılıyordu. Elleriyle, ellerinden tuttu kadını. Önce öptü, sonra kokladı. Daha sonra hızla kalktı. Başka bir odaya geçti. Elinde bir kaç kıyafetle geri döndü. Kadının mırıldanması eşliğinde değiştirdi üstünü. Konuşmadı. Zaten konuşacak bir şeyde yoktu.
Mutfağa geçti ve poşetin içinden siyah renkte bir şişe çıkardı. Salona geri döndü. Tıpayı bir bıçak yardımıyla çıkarıp, şişeyi kafasına dikti. Şarabın boğazıyla buluşmasından sonda yüzünde küçük bir gülümseme belirdi. Kısa bir an. Sonra yine aynı durgun ifadeye büründü yüz hatları. Kapalı olan televizyonun camına kilitledi bakışlarını. Şişe bitti. Dilenci adam annesinin ayak ucunda öylece uyuyakaldı. O an zamanı durdurmak isteyebilirdi. Ya da zamanı geri alabilmek. Ama olmadı. Zaten olsaydı da yine bir hata yapıp mahvederdi her şeyi. Annesi her zaman böyle söylerdi.
‘ Mahvettin her şeyi. İşe yaramaz. Aptal çocuk’
Rüyasında bu hakaretleri duydu bir süre. Sonrasında ne oldu bilinmez, uykuya devam etti.
Yazar – Şahan Bilgin
hikaye, hikaye oku, hikaye okumak, hikaye okuma, düşündüren hikayeler, duygusal hikayeler, ibretlik hikayeler, ibretlik hikaye, duygusal hikaye, dilenci, dilenci hikayesi, beggar, dilenci hikayeleri, sosyal hikayeler, toplumsal hikayeler, toplumsal hikaye, sosyal hikaye,