Mustafa Söylemem

Hikaye Oku: “Görücü Usulü”

Hikaye

Hikaye Oku: “Görücü Usulü”

“Kız – erkek görücü görüşmesi, ne oldu anlamadım anlayan bana da anlatsın.”

Merhabalar bu gün sizlere şahit olduğum tuhaf bir hadiseyi anlatacağım. Pastanedeyim, şu magnolia denen meyveli sütlü tatlıdan yiyorum. Keyfim yerinde. İçeri bir çift girdi, kızın başı örtülü, erkeğin üstünde kravatsız bir takım elbise. Yirmilerinin sonu otuzlarının başlarında iki kişi. Oturdular, siparişlerini verdiler. Çiftle beraber iki başı örtülü teyze girdi, gençleri rahatça görebilecekleri kadar yakına, ama işitemeyecekleri kadar uzağa oturdular. Bilmeyenler için karşımda muhafazakar usulü görücülüğün gençleri karşılıklı görüştürme safhası gerçekleşiyordu. Teyzelerin aksine ben çifti rahatlıkla dinleyecek kadar yakındım, utanmadan dinledim. Sonuçta bir gün bende evleneceğim.

Neyse tanışma faslı, hoş beş, meslek, iş falan birkaç cümle konuştular. Oğlan dedi ki “Malum niyetimiz evlenmek onun için evlilikten beklentilerimiz neler onu konuşmalıyız. İkimiz de açık olalım, birbirimizi iyi anlayalım, malum kurulan çoğu yuva birkaç yılda yıkılır oldu, yuva kuracaksak sağlam temellerle kuralım.” Kız “Evet, bencede” dedi. Oğlan “Sen mi başlamak istersin ben mi başlayayım” diye sordu. Kızda “Bence sen başla” dedi. Oğlan çok net, güzel bir diksiyonla güzel bir biçimde konuşmaya başladı.

“Malum demir ne kadar sağlam olsada sürekli üstüne su dökülürse paslanır aşınır ve yok olur. Aile de daha doğrusu karı koca arasındaki muhabbette eğer onu aşındıran etkenler en baştan engellenmezse çürür, aşınır ve yok olur. Aileyi aşındıran etkiler üzerine çok düşündüm, bunlardan halledilmesi en kolay olanı aileler. Eğer bir kayınvalide sürekli gelinine ya da damadına karşı kızını-oğlunu dolduruyorsa o yuva gitmez. Bu konuda ailelerimizi uyarmalıyız. Onlara yansıttığımız problemlerimiz olursa bunu üçüncü kişilere anlatmak ya da bizi sen haklısın diyerek birbirimize karşı kışkırtmak yerine diğer taraftaki dünürleri ile görüşüp olaylarda hakem ve çözümcü rolü oynamalılar.”

Oğlan bir nefes alıp devam etti. “Günümüzde yuvaları mahveden bir diğer neden ise toplumsal anlayış. Bu anlayış ne yazık ki evilik içinde erkeği boğuyor. Evlilik içinde erkeklere dengesiz bir şekilde yükleniliyor. Eve yorgun argın gelmiş bir erkekten ev hanımı olan ya da yarı zamanlı çalışan hanımına ev işlerinde yardım etmesi bekleniyor. Kadınlar böyle acımasız bir beklentiye teşvik ediliyor. Halbuki iş dağılımının doğru olmadığı bir ortamda mutlu bir yuva olamaz. Nasıl iş yerinde tüm işler bir kişiye yıkılırsa kıyamet kopar aynı şekilde erkeklere her iş yüklenilirse erkek kendisine bu zulmü yapan karısına muhabbetini kaybeder. Unutma ki evlilik karşılıklı saygı sevgiden geçer, ben evimin erkeği olacağım, sen evinin kadını olacaksın. Feminist propaganda kadına ve erkeğe her işi yapabileceğini söyler, doğrudur, kadın da erkek de her işi yapabilir. Ancak bazı işler kadına daha kolaydır bazı işler erkeğe daha kolaydır. Yani evde perdenin takılması, musluk tesisatının, elektirik tesisatının, bilgisayar, televizyon ve diğer ev eşyasının tamiri, bahçenin temizlenmesi gibi güç veya teknik bilgi gerektiren işleri ben yaparım. Ancak benden kalkıp yerleri süpürmemi bulaşık yıkamamı bekleme. Eğer çok istersen keyfim yerindeyken hafta sonu yemek yapımına da yardım ederim. Ama dediğim gibi işte beni zaten yoracaklar. Evde benim bir huzurum, bir rahatım olmalı.”

Kız sakin bir biçimde dinlemeye devam ediyordu, genç bir an tereddüt ettiyse de konuşmasına devam etti.

“Günümüzde toplumun erkeğin başına bela ettiği bir diğer şeylerse bitmeyen özel gün hediyeleri, sevgililer günü, git hediye al, git yemeğe çık. Yıl dönümü, şu günü bu günü. Bu tür şeyler erkek üzerinde ekonomik bir baskı oluşturuyor. Pek çok erkek aman karımdan-kız arkadaşımdan laf yemiyeyim diye bu günlerde hediye alıyor. Ancak bu esnada borca giriyorlar. Zaten geçinmek zor, bu hediyeler ki ne yazık ki ucuz hediye alsan da kabahat oluyor. İnsanların ceplerini zorluyor. Borçlar bastırınca önemsiz şeyler için harcanan para huzursuzluk, mutsuzluk ve erkeğin karısına içten içe kırılması olarak geri dönüyor. Malum sözdeki gibi;

“Evde tuz kıt, herifle avrat zıt.”

Bence bunun yerine hediyeler özel günlerde değil erkeğin cebinin müsait olduğu günlerde alınmalı. Yanlış anlama sana hediye almayacağım demiyorum. Ama özel gün hediyeleri olmayacak, zorla, azar yerim korkusuyla alınmış hediyeler olmayacak. Sana beni mutlu ettiğin için müsait olduğum zamanlarda hediye alacağım.”

Kız yine sakin sakin dinliyordu devam genç devam etti.

“Günümüzde fark etmişsindir, erkekler eşlerine-kız arkadaşlarına seni seviyorum demiyorlar bunu demeye korkuyorlar. Çünkü dedikleri anda “Beni seviyorsan ispatla” tripleri görüyorlar. Eğer mutlu bir evliliğimiz olacaksa ben sana sevdiğimi istediğim gibi söyleyebilmeliyim. İstediğim gibi seni sevgiye boğabilmeliyim. Beni sarılmak istediğimde, öpmek istediğimde ya da yatakta reddedersen sana kalbim kırılır. Günümüzde mutsuz evliliklerin pek çoğunda kadınların yatak odasını kocalarına karşı bir silah olarak kullanılmasının etkisi çok büyük. Eğer öyle bir niyetin varsa en başından söyle olmadı diyelim bitirelim.”

Adam önünde duran tatlının yarısını yedi bu esnada kıza baktı. Baktı kız konuşmuyor sakin sakin duruyor konuşmaya devam etti.

“Unutma ki erkeğin de kadının da bir doğası var. Erkek doğası gereği çocuklarına şefkat gösterecek, kendisine sağlıklı çocuklar doğuracak cinsten kadını arzular. Kadın doğası gereği, kendisine ve çocuklarına ihtiyaçlarını getirecek, onları koruyacak erkeği arzular. Günümüzde kadınlar İstanbul sözleşmesi ve 6284 gibi yanlış kanunlarında yardımı ile erkeklerini itaat et rahat et noktasına getiriyorlar. Erkek kendi evinde otel odasındaki bir misafire dönüyor. Ailedeki pozisyonu aile reisliği pozisyonundan ne yapsa kabahat denilen bir pozisyona dönüyor. Adam kadının karşısında ezildikçe kadın doğası gereği erkekte aradığı gücü kocasında görmüyor. Ona sevgisi-sagısı azalıyor. Onu daha da eziyor, daha da sünepeleştiriyor. Açık konuşayım, ben bu döngüye girmek istemiyorum. Mutsuz bir evlilik yapmak istemiyorum. Senin hukukuna saygı göstermeye hazırım, ancak benim hukukuma da saygı gösterilmesini istiyorum.”

Kız ayağa kalktı, su bardağını kaldırdı ve adamın başından aşağı döktü. Adam hiç bozulmadı, sadece “Nerde seni kızdırdım?” diye sordu. Kız cevap bile vermedi. Yürüdü gitti. Açıkçası ne olduğunu bende anlamadım, çok şaşırdım. Adamın dediklerinde bana yanlış gelen hiç bir şey yoktu. Özellikle bayan okuyucular yazabilir mi, adamın dediklerinden hangisi yanlıştı, hangisi kadını böyle kızdırdı?

Mustafa Söylemem

Mustafa Söylemem

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Yani bence erkek kendine bir robot istiyor gibi.1 benim dunyama gore kadin erkek eşitdir.2 kadinda erkekde calisiyorsa ev islerinide birlikte yapmali bence. 3 kadinlar birazdan fazla duygusaldirlar bazi konularda ustune yuklenmemeli erkekler. Bazi şeylerlere mesela öpmeye sarilmaya hazir değil zamanida olabilir.Birde o erkek kadina gurur kirici birsey demiş yani özel gunlerde Hediye almam falan biz erkeklerden pahali bir şeý istemiyoruzki bize hediye degerli değildirki güzel icten bir şeýler soylese mutlu oluruz.Benim fikrim bu bence kiz dogru yapmis…Ben olsam hayvanmi istiyorsun falan derdim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu