Fantastik HikayelerMurat Canpolat

Gizemli Yolculuk Hikayesi -Anahtar- 3. Bölüm

Fantastik Hikayeler

Gizemli Yolculuk Hikayesi -Anahtar- 3. Bölüm

Mektup bitince, artık yalnız olmadığını anlayarak ağlamaya başladı. Bütün çektiği çilelere sabretmesinin sonucunu nihayet alıyordu. Kendi kendine ‘sabrın sonu selamet’ diyerek çocuklarını yanına çağırdı sarıldı ve onlara:

– Çocuklarım, artık çektiğimiz çileler bitmek üzere, dedi ve onlara mektuptan bahsetti. Mektuba göre hareket edeceklerini söyleyip hazırlıklarını hızlandırdı. Hazırlıklarını tamamlayıp tam kapıdan çıkacağı sırada kapı tekrar çalındı. Kapı tekrar çalınınca bu sefer kapıya gelen kim diye merak edip kapıyı açınca öfkelenip üzerine yürümek istedi, ama bu düşüncelerinden vazgeçti. Çünkü biliyordu ki öfke bir kurdun ağacı yiyip bitirdiği gibi insanı yiyip bitirebilirdi. Bu yüzden kendine hâkim oldu ve ona:

– Ne istiyorsun? Derdin bizi bu evden attırmak mı? Merak etme zaten kalacak değilim. Çocuklarımı da alıp bu kasabadan ayrılıyorum.

Kapısına gelen kişi kocasına iftira atıp hapse düşmesine sebep olup orada ölmesine sebep olan kişiydi. Bu kişi üzgün, mahcup bir haldeydi. Başını yere eğmiş ayağıyla yeri eşeliyor, ne yapacağını bilemiyordu. Zehra Hanım, karşısındaki adamın bir şeyler söylemden öylece beklemesi durumunda sinirlerine daha fazla hâkim olamayıp adamın yakasını tutup silkeledi ve öfkeyle:

– Ne istiyorsun be adam? Ne diyeceksen çabuk söyle ve kapımdan defolup git.

Adam kafasını kaldırıp mahcup bir halde:

– Bana kızmakla çok haklısınız. Benim yüzümden kocanız hem işinden oldu hem de hapse atıldı,

dediğinde Zehra hanım onun sözünü keserek:

– Kocamı işinden ettin, onun hapse düşmesine sebep oldun. Bunlar yetmezmiş gibi kasaba halkını üzerime kışkırttın. Bundan dolayı nereye gittiysem her şey yüzüme kapandı. İş bulamadığımdan dolayı çocuklarım ve ben aylarca aç kaldık.

Adam, boynu bükük bir halde Zehra Hanım’ı dinledikten sonra:

– Zehra Abla.

Zehra Hanım, adamın abla demesi karşısında son derece kızarak ona bir tokat atarak:

– Hooşt! Ben senin nerden ablan oluyorum.

Adam, sözünün kesilmemesini rica ederek:

– Abla, bana ne desen haklısın. Yapmış olduklarımdan dolayı suçluyum. Bu yüzden senden özür diliyor ve hakkını helal etmeni istiyorum.

– Kocam öldükten sonra özür dilemen ne işe yarar ki.

– Çok haklısınız, benim yüzümden kocanız hapiste kahrından öldü. Bu yüzden çok suçluyum. Bütün yaptıklarıma rağmen pişmanlığımı dile getirerek sizden beni affetmenizi diliyorum. Eğer affedip hakkınızı helal ederseniz size söz veriyorum ki elimden geleni yapıp, en kısa sürede işleri yoluna koyacağım.

Zehra Hanım, bu sözler karşısında kalbi yumuşadı ve adamı affetmeye karar verdi. Bu kararını adama söylemek için şu sözleri söyledi:

– Pişman olduğun her halinden belli. Bu yüzden seni affedeceğim, ama bir şartla.

– Nedir o şartın?

– Kasaba halkına gidip her şeyi anlatacak, kocamın suçsuz olduğunu ilan edeceksin. Bu ilandan sonra kasaba halkı benden gelip özür dilerse, ancak o zaman sana hakkımı helal ederim.

Adam, Zehra Hanım’ın sözlerinden sonra hiç beklemeden geri döndü. Kasabada kim yaşıyorsa hepsine tek tek gidip suçunu itiraf edip hepsinden özür diledi. Kasaba halkı, Zehra Hanım’ın kocasının suçsuz olduğunu duyunca, başta çalıştığı iş yerinin patronu olmak üzere bütün kasaba halkı toplanıp Zehra Hanım’dan özür dilemek için evinin önüne gelip toplandılar. İçlerinden iftira atan adamı seçip kapısını çaldılar. Kapı açılınca iftiracı adam:

– Abla, kasaba halkına gidip her şeyi tek tek anlattım. Onlar anlattıklarımdan sonra gerçeği anladılar ve benim gibi onlarda yaptıklarına pişman oldular.

İftiracı adam konuşurken arkasındaki halk da yüksek sesle bizi affet diye bağırıyorlardı.

Zehra Hanım, halkın pişmanlığını görünce içi birazcık da olsa ferahladı. Eşinin de rahatladığını düşünerek onlara:

– Hepinize hakkımı helal ediyorum. Yalnız, bir daha bu işlere kalkışmayın. Bilip bilmeden kimseyi suçlamayın. Biri bir haber getirdiği zaman onun doğruluğundan emin olmadan karar vermeyin. Birbirlerinizin arkasından konuşmayın. Düşküne, yolda kalmışa yardım edin. Birbirlerinize karşı güler yüzlü olun.

Zehra Hanım konuşurken, halk hep bir ağızdan ‘söz veriyoruz’ diye bağırıyor seslerini duyurmaya çalışıyorlardı.
Zehra Hanım, konuşmasını bitirdikten sonra iftiracı adama dönerek:

– Sana da hakkımı helal ediyorum. Ama bir şartla.

– Nedir o şartın?

– Bana yaptığın kötülüğü bir başkasına yapma. Aklından kötülük bile geçirme. İnsanlara iyi davran ve onlara yardımcı ol. Bu söylediklerime uyarsan hakkımı helal ederim. Yok, uyamam dersen oda senin bileceğin, dedi ve kapıyı kapatarak yol hazırlığına başladı. Birkaç parça eşya alıp yola çıktı.

Yazar – Murat CANPOLAT

devamı için TIKLAYINIZ

 

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu