Alper Murat Kirpik Kısa Hikayeler

Kısa Hikaye “BİR GECE TUTULMASI”

Kısa Hikaye

Kısa Hikaye “BİR GECE TUTULMASI”

1.Bölüm 

Yaşlı bir coğrafya öğretmeni olan Rahmi sıradan bir günün ardından, güne ait son sigarayı içmek için balkona çıktı. Tahta sandalyesini saksıları devirmeden çıkarttı, oturmaya hazır hala getirirken çıkan sesten rahatsız olmadı, alışıktı. Alıştıktan ziyade bu ses de rutininin bir parçasıydı zaten. Küllüğe yönelip yanına koymak için uzanırken, küllüğü üzerine devirdi. Haliyle sinirlenince de bacaklarının arasından kayan küllük onu çileden çıkarmaya yetti.

Ama asıl karmaşa ondan sonra başlayacaktı da haberi yoktu. Yere eğildiğinde bir an başını gökyüzüne kaldırdı ve ay yerinde yoktu. Ay yerine dünyayı andıran bir cisim gökte tam da ayı her zaman izlediği yerdeydi ve çok yakındı. Ama dünyaya çok benzemesi onun şaşkınlıkla karışık korkuya kapılmasına neden olmuştu. Tüm dikkatini topladı ancak ne halüsinasyon görüyordu ne de bir benzetmeydi.

Bu düpedüz her gün kendi öğrencilerine bas bas bağırıp, “Daha yaşadığınız yerin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsunuz be aptal herifler!” diye anlatmaya gayret gösterdiği dünyaydı. Peki o dünyaysa ay neredeydi? Daha da önemlisi kendi neredeydi? Bir an tüm zihni sorulara boğuldu. Aklındaki sorulara cevap bulmak için, ilk önce sakinleşmeliydi.

Hemen sigarayı titreyen elleriyle zor bela çıkarıp (Ki normalde o yaşa gelmiş biri için gençlerden daha sağlıklı ve dinçti) 7-8 defa çakmağı çakıp, sigaranın zihnine dur emri vermesine geçte olsa imkan sağladı. Aklına haberleri açmak geldi ama televizyon 1 haftadır açılmıyordu. Nedeni ise torunlarının televizyon bağımlılığını, kendisinin çatlak bir ekran ile çözüme kavuşturmasından kaynaklıydı.

Kızının, karısının vefatından 1 hafta sonra aldığı telefon ise ikinci çözüm seçeneğiydi. Bir yeri arayabilir ya da internet haberlerine zorda olsa girebilirdi. Sigarayı hemen söndürdü. Apar topar içeri girdi. Cüzdan, kemer ve gözlüğün yanındaki telefonuna yöneldi ama telefon açıktı. Ekranda bir site açıktı.

Rahmi zor bela aramaları kabul edebilirken bunu kim açmıştı? Evde yıllardır tek yaşaması ise olayları daha da karmaşık hale getiriyordu. Ekrana doğru tekrar baktı, bir yazı vardı ve en üstte yazar kısmında kendi adı yazıyordu. Bu gece onun için zor olacaktı galiba ki artık dudakları da titriyor, gözleri kızarıyordu. Derin bir nefes çekip, yazarı olduğu o yazıyı okumaktan başka çözümü kalmamıştı o an için. Ve tüm korkularını toplayıp sesli bir şekilde okumaya başladı;

“Yaşlı bir coğrafya öğretmeni olan Rahmi sıradan bir günün ardından, güne ait son sigarayı içmek için balkona çıktı.”

2.Bölüm

“Rahmi Bey, Rahmi Bey, Rahmi. Allah Allah öldü mü ne yaptı bu adam böyle yerde ya.”

Konuşan kişi; karşı komşusu Nebahat’ın ortanca kızı evde kalmış Ayten’di. Sabahın köründe işe giderken karşı kapıyı açık görüp, bu adam kapıyı neden açık bırakmış diye paldır küldür içeri dalıp Rahmi Beyi yerde uyuyor halde gördü ve bu sözleri sarf etti.

Rahmi Bey gözünü açtı. Karşısında direk Ayten’i görünce Rahmi Bey hemen kendisinin çıplak olup olmadığını kontrol etti ve derin bir oh çekti. Geceden kalma değildi, zaten kendisine de yakışmazdı. Ayten: “Rahmi Bey amca, sonunda açtınız gözünüzü kapı açıktı, merak ettim girdim içeri, bir baktım yerdesiniz, dedim Rahmi Bey amcacım öldü mü ne oldu, valla çok korktum, iyi ki hemen uyandınız, neden yerde yatıyorsunuz?” dedi tam 4.2 saniyede. Rahmi Bey’in zihni sadece Ayten’in konuştuğunu algıladı kelimelerden bihaberdi.

Birden gece iki tane ay görüp, bir coğrafya öğretmeni olarak deliye döndüğünü hatırladı, bir hışımla ayağa kalktı, perdeyi hızla açtı ama sabah olmuştu. İki tane ayı bırak, bir tanesini bile göremedi. Döndü Ayten’e: “Gece olanları gördün mü sen?” dedi Rahmi Bey. Ayten ise “Ne gecesi?” diye cevap verdi. Bu soru Rahmi Beyin kalp krizi şıkkını seçmesi için yeterliydi. Ama Rahmi Bey dün geceden sonra bu soruyu boş bırakmayı seçti. Hiç bir şey demeden apar topar çıktı. Ayten Rahmi Beyin evinde kalmıştı ama. Gerçi onun ve diğer kardeşlerinin huyu oydu, evde kalmak.

Rahmi Bey arabaya atladığı gibi iskeleye sürdü. Kimse yoktu, her yer sessizdi. Ruhu bilmem kaç parçaya bölünmüş gibi ağrıyordu. Kendinin hangi paralel hangi meridyende olduğunu bilmiyormuş gibiydi artık. Saatini önüne alıp bekledi. Artık bu iki ay olma durumunu çözmeliydi. Kimseye de bu durumu anlatamazdı çünkü büyük bir delilik olarak algılıyordu bu yaşadıklarını. Geceyi bekleyip sorunu çözecekti.

Rahmi Bey 08:37 de beklemeye başladı. Saatine bakarken uyuya kalmış olan Rahmi Bey uyandığında saat 23:42 di. Bütün kemikleri tutulmuştu. Ama sıkıntı kemiklerinden daha büyüktü. Gece olmamıştı. Ya biri saatiyle oynamıştı ya da tüm dünya kuralları Rahmi Beyi rezil etmek için el birliğiyle kendini imha etmişti.

Tüm gücüyle bağırdı Rahmi Bey. Kısa bir süre ağladı, göz yaşlarını sildi, kimse ağladığını gördü mü diye sağı solu kontrol etti. Yavaş yavaş arabaya yöneldi. Arabanın içinde on saniyeye yakın boş boş bekledi. Bir sigara yaktı bir fırt çekti ve tüm olarak küllüğünde söndürdü. Eve gitmeliydi.

Eve geldiğinde kapı hala açıktı. İçeri girip kapısını üç defa kilitledi. Elini yüzünü yıkayıp tansiyon hapından iki tane attı. Dayak yemiş gibiydi. Artık deli olduğunu düşünüyordu. Bu durumu nasıl çözecekti den daha önemli bir soru vardı çözmek istiyor muydu?

Balkona çıktı. Gece ve gündüzün artık hiçbir yerindeydi Rahmi Bey. Hayatı gerçek kişiliğini sıkıştırmıştı köşede. Birden titremeye başladı. Rahmi Bey korkuyordu. Gece artık hiç olmayacak artık hiç saklanamayacaktı. Öğretmen doğruyu öğreten olmalıydı ancak onun doğruları erimiş ve kül olmuştu. Titremesinin yanı sıra yok olduğunu hissetti ve bir çocuk gibi korkuyordu. Ama onu korkutan ve köşeye sıkıştıran köpek değil onun gerçekliğiydi. Değişmez doğrularına ilk defa pranga vurulmuştu. Birden her şeyi bırakıp gökteki gece saati parıldayan güneşe baktı.

Olduğu yere yığıldı.

Rahmi Beyin yıkılışı geceyi doğurmak için yeterli bir sebepti. Güneş yerine geceyi ve iki dolunayı bıraktı. Rahmi Bey’in zihni prangalı bedeni ise gerçekler için yetersizdi.

Ertesi gün güneş batıdan doğdu ve geceyi de iki tane ay aydınlattı. Tüm düzen Rahmi Bey kendini kendinden özgürleştirene kadar böyle devam etti.

Alper Murat KİRPİK – Acayip Rüyalar Mecmuası

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu