Hikaye: “Sucuk Ağacı”
Erdem altı yaşlarında beyaz tenli şişko bir çocuktu. Evin en küçüğüydü. Babası çalışır, didinir ona çok iyi bakardı. Annesinin son eseriydi. Bir de ablası vardı. Et yemeyen Erdem aksine köfte ve sucuk düşkünü bir çocuktu. Bilhassa sucuğa olan düşkünlüğü anne ve babasını tebessüm ettiriyordu. Belki de kokusuna hayrandı. Yaşıtları bakkala gidince çikolata gofret alır Erdem sucuk beğenirdi. Çiğ çiğ yerdi pişirmeden anası. Bazen direk ısırır jelatinini dişleriyle sıyırırdı.Hikaye Öykü masal
Erdemin sucuk aşkı bitmek bilmiyordu. Sabah, öğlen, akşam… O iri çiğ sucukları nasıl koparıyordu öyle? Gün geçtikçe büyüyor eve köye sığmaz oluyordu yaramaz tosun. Ne tatlıydı. Karnını doyurunca battaniyesini alır yayar uyurdu. Seneler akıp gitti. Artık ergen bir çocuktu Erdem. Tam onbeş yaşına gelmişti. Sucuk aşkı geçmek bilmedi. Lise ikinci sınıfa gidiyordu. Bir gece rüyasında bir ağaç gördü. Dallarından sucuklar asılıyordu. Bu durum onu pek heyecanlandırdı. Rüyayı olduğu gibi anlattı annesine. Kadıncağız gülmekten perişan oldu. Erdem alındı kahkalara. Neden olmasın diye çıkıştı. Hikaye öykü
Babasının getirdiği her sucuktan bir parçayı ayırıp saksıda biriktirmeye başladı. Adeta sucuk tohumu biriktiriyordu. Kimselerin de haberi yoktu. Önce annesini sonra ona imkansız diyenleri mağlup edecekti. Sucuk ağacını bir şekilde tohumdan fidana yetiştirip büyütecek ve dünyada ilk olacaktı. Yaklaşık yarım kilo kadar sucuk parçası hazırdı. Güzel bir toprak getirdi bahçeden. Geniş saksıya yaydı. İçini açarak sucukları yerleştirip kapattı.
Hayattaki en büyük çılgınlığını yapıyordu. Hiç sucuk ağacı olur muydu? Dünyada görülmemiş. Yine de denemeye değerdi. Ekmek dikme işi bitmişti. Ellerini güzelce yıkadı. Allaha dua etti. Allahım dedi ne olur şu fidanı ayağa kaldır. Sonra da amin deyip oturdu. Deftere günün tarihini yazdı ve bazı notlar aldı. Aradan yirmi gün geçti. Saksının üzerinden toprağın içinden tam yedi dal çıkıyordu. Bir gecede değil yirmi günde bitivermişti.
İlk etapta başka bir ağaç gibi görünüyordu. Bu resmen sucuk ağacıydı. Dünyada eşi benzeri yoktu. Erdem heyecandan tepinmeye başladı. İçindeki kıpırtıyı daha ne kadar gizleyecekti? Saksıya sığmaz oldu ağaç. Büyüdü, büyüdü, büyüdü… Babasıyla götürüp bahçeye ektiler. Dalları kızılcık kadar esnek ve sağlamdı. Bir yılın sonunda sucuklar da olmaya başladı. Dallar yere yattı. Tombul tombul olgun sucuklar görenlerin iştahını kabarttı. Erdemin iştahına, keyfine diyecek yoktu. Hikaye
Annesi hem gururlu hem şaşkındı. Erdem her gün yiyeceği kadar sucuğu dallardan koparıp mutfağa getiriyordu. Lezzeti de harikaydı. İmkansızı deneyip başarılı olanlar kitabına adını yazdırdı. Kendini dinlemekten asla pişman olmadı. Eğer birinin ağzına baksaydı çiçek bile ekemeyecekti. Şimdi sucuk ağacı vardı. Olumsuz düşünenlere tokattan daha güçlü cevap verdi. öykü masal
İnsanoğlunun isteyip de yapamayacağı hiç bir şey yoktu bu dünyada. Vazgeçmek yerine ısrarla denemek her kapıyı açardı. Bunu yalnızca ısrarla deneyenler biliyordu. Doğanın Allah tarafından kulları için sakladığı anahtarı yalnızca ısrarla deneyenler bulabiliyordu. Bahanelerle yaşayanların kaderini sinsiler belirliyordu. Fesatlar değil miydi olmaz, yapılamaz diyenler? Onlara inananlar değil miydi mağlup olup yolu yarıdan terk edenler? Başarılı olanlar deneyenlerden çıkıyordu. Israrla, tekrarla, inatla… Erdem de ısrarla denedi. Başarılı oldu. Çünkü insanoğlunun isteyip de yapamayacağı hiç birşey yoktu. masal
Sinan KORKMAZ – Düzce
hikaye, hikaye oku, masal, öykü, masal oku, çocuk hikayeleri, başarı hikayeleri, kısa hikayeler, Sinan Korkmaz, başarı öyküleri,