Hayırsızın Hikayesi
Köyün birinde, malı mülkü yerinde yaşlı bir hacı amca vardı. Bunun, evlere sığmaz, bağlasan durmaz biricik oğluna onca geniş bahçe ve tarlalar dar geliyordu. Büyük arazilere sahiptiler. Fındık, kümes, hayvan, dükkân dolmuş taşmıştı zenginlikten her yer.
Nerede zarar, ziyan, yanlış yatırım ve aksilik, hayırsız oğlu orda biterdi, nam salmıştı delilikten.
Elini neye attıysa kuruttu. Musibetin biri geldi biri gitti. Kümes yaptı tavuğu kaçırdı, dükkân açtı sermayeyi batırdı. İş yaparken aklı hep başka yerdeydi. Babasının midesinde hastalıklar karargâh kurdu. Bizim hayırsız ne uslandı ne de duruldu. Allaha şükür ki hiçbir kötü alışkanlığı yoktu.
Son çare babasının yanında çiftçilik yapmaya başlamıştı. Tarladan mahsulü traktörle taşıyor, ürünleri takip ediyordu. Baba yüreği bu dayanır mı? Onun, yanında daha iyi olacağına inandı.
Günler birbirini kovaladı. İşler yoğundu. Bir elinde telefon, diğer elinde direksiyon. Mesaj yazıyordu, acaba kime?
Yine böyle birgün araba tepesinde, telefon sol elinde, direksiyon sağ elinde, çuvalları yüklemiş, bayır aşağı iniyorken bahçeden, çabuk giderim dedi, kösteği çıkardı arka sağ tekerden, o ne hışım öyle? Bir anda hızlandı. Elma ağacına çaktı, son sürat yük arabasını. Sesleri duyunca delilik aldı hacı babasını. Kırdığı yumurta kırkı geçmişti yaramaz oğlanın. Sabır bir yere kadar. Tansiyonu otobana çıkmıştı hacının.
Hayırsız önde, hacı arkada tarlada milli boks maçı başlayacak. Eğer hacı bir yakalarsa bizim hayırsızı, dut hoşafı gibi haşlayacak. Neyse ki koşarken yerde çürümüş elmaya bastı, Allah! dedi… kayıp düştü hacı. Belinde inceden bir acı. Hayırsız bayırı seksenle çıkıyor korkudan. Hacı lanetler okuyarak ayrıldı tarladan.
Kaç gün geçti dönmedi. Kaçıp saklanmıştı babasından.
Köyün büyükleri devreye girdi de hacıyı ikna ettiler. Saklandığı yerden çıkarıp getirdiler, barıştırıp hacıya teslim ettiler. Meğer bizim hayırsızın derdi varmış. Açıkladı babasına, komşunun kızına sevdalanmış. Bunca aksilikler bundanmış. Aklını gönlüne takmış.
Hacı topladı aile büyüklerini, gidip istediler kızı. Düğün kurulacak, çağırdılar komşuyu ve sazı. Kız da ne kız? Tam bir akıl küpü. Ufak tefek, kara mara ama altın para. İki ayda yola getirdi hayırsızı. Babasının ıslah edemediği adamı mum etti elin kızı. Sanki o hiç hayırsız değildi. Sihirli bir el değdi baştan aşağıya değişti.
Çok mutlu bir hayata başladılar ailece. Hacının kulağı torun haberinde, müjdede.
Sen ne dersen de. Olmaz zannettiğin işleri bir anda hallediverir yaratan. O değil midir sonuçların içine sebep yerleştirip, dolaylı yollardan kendini hatırlatan. Özür dilemek zordur, affetmek kolaydır. Hiç vazgeçer mi baba evlattan? Allah’ın yoldan çıkardığını yola koyamaz üç yüz insan. Allah’ın yola koyduğu bir kulu da yoldan çıkaramaz beş yüz şeytan.
Sinan Korkmaz