Yine “BEN”
Okuyucularımızdan Gelen Hikayeler
Evet biliyorum yine ben suçluyum. Her zaman ki gibi benim dışımdakiler haklı, diyecek hiçbir sözüm yok. Hem zaten ben nerden bilebilirim ki neyin doğru neyin yanlış olduğunu. Hayatımı yöneten tek insanın ben olduğunu sanıyordum ama öyle değilmiş.Her şeyi benden çok daha iyi bilen, benim yerime karar veren o kadar çok kişi var ki, bir tanesinin bile aklına gelmek bilmiyor; kimin hayatını yönetiyorum, neden bu kadar içindeyim bu hayatın. O kadar çok “Ben” var ki içlerinde kayboluyorum sanki.
Tamam, herkes benim hayatımın içinde, onlar nasıl isterse öyle yapıyorum, bu bir seçenek değil benim için bir koşul, bu koşulu gerçekleştirmemem sonucunda ise kaybediyorum hem de hepsini! Beni neyin, kimin mutlu edeceğini bilmeden, bir gözyaşı akıtırken bunun ne kadar gereksiz olduğunu söyleyen insanlar ile birlikte yaşıyorum.
Hayatıma karışılmasından nefret ediyorum ama nefret ettiğim kadar da onları kaybetmekten korkuyorum. Kendi kararımla attığım bir adımda kendimi mutlu hissedebiliyorum ancak sadece bir saniye sürüyor. Ezberlediğim o kadar fazla söz var ki hepsi tekrar ediyor aklımın içerisinde, her defasında yakalıyor beni.
Beklediğim çok fazla an var, kimsenin olacağını düşünmediği ama benim kalbimle inandığım. Gülümsememden hoşlanmayan çok insan var ama o beklediğim anlar geldiği dakika da; ‘İnanmam yetti gördünüz mü?’ diyebilmenin hayali ile yaşıyorum. Sadece o ana bağlıyım artık. Öyle yapsam yanlış böyle yapsam aptal oluyorum, ne yapmalıyım o zaman, nasıl bir hayat seçmeliyim kendim için? Sadece benim kararlarım ile yaşamak varken neden başkalarının düşünceleri beni esir alıyor ve kukla gibi yönetiyor ?
Her anını paylaşmak istersin ya yakın hissettiğin insanlarla… Şimdi iki kere düşünüyorum, o duygu, o ‘korku’ beni tökezletiyor. Yasaklar sanki öğretmenimmiş gibi, öğütler sanki annemmiş gibi…
Ben kendi kararlarım ile mutlu olacağıma inanıyorum, kendimi kandırıyor olabilirim ama ileride iyi ki yapmışım diyebileceğim bir şey içinde adım atıyor olabilirim. Bırakın lütfen, bırakın da hayatımdan ders çıkartarak doğru yolu bulayım, bırakın da kendi kararlarım yüzünden ağlıyım sizin kararlarınız yüzünden değil. Kaybolacaksam eğer kendi hayatımda kendi gerçek yalanlarım ile kaybolayım, sizin bana yarattığınız yalan bir dünya da değil.
Asla tek bir ‘Ben’ ile yalnız kalamayanlar için konuşuyorum…Eminim hepimiz hata yaptık şimdiye kadar tarifi zor, dönüşü imkansız. Kimi kararları kendimiz verdik kimi kararları diğer ‘Ben’ler verdi ama sonra pişman olduk; iyikilerimiz de oldu keşkelerimiz de. Bir kere yanlış yapabiliriz ama eğer aynı yanlışı iki kere yaparsak bu hata olur ve haklı hiçbir yanımız kalmaz. Kendimizi dinleyelim, yalnız kalalım ve iki ‘Ben’nin konuşmasına izin verelim, sadece ikisi…
Çelişkili bir yazı fikrimce. Sevgi ile nefret yan yana olamaz. Olduğunu varsayarsak sağlıklı bir ruh hali olduğu düşünülemez. Zira sevdiği insanların tavsiyeleri hayatına olan müdahaleleri ve (çevresindekilerin sürekli haklı olduğu gibi aşağılık kompleksi ile) bütün bunların kendisinde nefret uyandırdığını, ayrıca bu insanları kaybetmekten korktuğunu belirtiyor yazan kişi… Anlayamadım ben, yanındaki insanları kırmamak için birşeyler yapıyorsan sen boyun eğmişsindir kararsızlığına ve aslında içinde yankılanan “ben kendim yaparım, ben bulurum, ben çözerim, karışmayın ben bana yeterim…” ruhunu körelten egonun seslerini duyup onu ruhundaki kararsızlıkla beslemişsin. Buradaki yazı da anladığım şey ruhu boğan aslında insanın çevresindeki koşullandırma değil, kişinin “İlkel benlik” duygusudur. İnsan olduğunu, muhtaç olan bir varlık olduğunu hatırla. Yeniden doğmak istesen bile yürümek için ya bir el gerekir insana ya da tutunacak bir yer. Sevgi ve saygılarımla …
aynı benim içim den geçeni anlatmışsın tebrik ediyorum.
Güzel bir yazı olmuş, başarılar dilerim.
Çok güzel bir yazı gerçekten çok da doğru. Süper olmuş